Media ~ Owen Henderson
《 ℋ 》
Burada, boş bir odada dikiliyorum
Seni orada gördüm ve kanım dondu
Beni o uzun Eylül ayına geri getir
Seni nasıl bırakacağımı bile bilmiyorumBen gençtim, aşkı bilmiyordum
Sen ise vahşiydin, bana yeterli gelmedi
Kalbimi bir başka aşığa verdim
Seni nasıl bırakacağımı bile bilmiyorumBeni bul, başka bir yer ve zamanda
Eğer yalnızca, eğer eskiden yalnızca benimsen
Ama ben çoktan bir başkasının kızıyım
Sanırım son şansımdı
Ve şimdi, bu son dansımız
Ellerimdeki çatlaklardan kayıp gittin
Bunun bittiğini söylemek zor
Ama ben çoktan bir başkasına aitimHey, biliyorum istemesen de hala beni seviyorsun
Ben de senin gözlerinde görebiliyorum
Sadece arkadaş olmak istemiyorsun
Kalbim, benim takıntımsın.
Ben seninim, her zaman seninim...《 ℋ 》
Uyandığımda deri koltuğun üzerinde yatıyordum. Aslında iki koltuk birleşmiş bir yatak görevi görüyordu. Üzerimdeki ince örtüyü belime kadar sıyırdım ve hafifçe doğruldum. Masanın kenarına yapıştırılmış renkli, küçük post-ıt gözüme çarptı.
'Sevgili müdiremizin bu kadar yorulmaması gerekiyor. Teklifim hala geçerli.'
Notu sinirle buruşturup rastgele fırlattım. Tam ne kadar düşünceli derken sözleri ve davranışları ona karşı sert tavrımı korumamı sağlıyordu. Yerdeki topuklularımı ayağıma geçirdim ve yattığım koltuktan gerinerek kalktım. Kırışmış eteğimle gömleğimi bir nebze düzeltmeye çalıştım.
Masadan bu haftaki görevli çizelgesini ve orkestra işlemleri için gerekli belgeleri yanıma alarak aralık kapıdan çıktım. Odamın kapısını kilitledim ve öğretmen asansörüne girdim. 4 kat merdiven inmek için çok gencim.
İçeri giren Mr. Henderson'ı görmemle ufak bir gülümseme verdim ve sıkıntıyla beklemeye başladım. Yakışıklı bir adam ama çok sıkıcı... Açılan kapıyla dışarı çıkıp bahçeye yürüyecekken kolumun hafifçe tutulmasıyla durakladım. Mr. Henderson'a soru dolu bakışlarımı diktiğimde, gözlerini benden kaçırarak saçlarını karıştırdı.
"Buyrun Mr. Henderson, bir sorunuz mu var?"
"Imm, bana Owen diyebilirsiniz."
Kaşlarımı çatacak gibi oldum ama karşımdaki adamın daha fazla gerilmesini istemedim. Ufak bir tebessüm gönderdim.
"Peki Owen, bana ne söyleyeceksin?"
Merakla baktığımda hala parmaklarıyla oynuyordu. Kolumdaki elini çekmemesiyle gerildim ve kolumu elinden kurtardım. Sıkıcı adam, konuşacak mısın? Uzun bir nefes aldı ve sonunda bana baktı. Evet yüzüme hatta gözlerime.
"Ben size-
"Bethany, nerdesin sen?! Her yerde aradım daha bakmamız gereken bir sürü sahne, kostüm işleri var ve ben sensiz bunları asla halledemem."
Aniden ciyaklamaya benzer bir ses duyduğumda arkamı döndüm. Olivia, ellerini beline koymuş sinirli bir şekilde beni azarlıyordu. Evet müdire olup da en yakın arkadaşınızdan azarlanınca sesiniz de çıkamıyor :)
"Owen'la konuşuyorduk, Olivia. Sen bahçede bekle beni bir iki dakkaya geliyorum."
"Owen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRE / H.S
Fanfictionyanıyorum, yanıyoruz.. oh, tanrım ateşlerin içinden yürüyoruz. • "Gözlerime iyi bak Beth, sana hak ettiğin sonu getirecekler." yavaş ve sessiz adımlarla üzerime yürürken, kısa bir titreme sardı vücudumu. Kokusu hafiften burnuma sızmış, başımın dönm...