Kalbin kırıkken seni buldum
Bardağın taşana kadar doldurdum
Seni yakın tutmak bu kadar sürdü
Seni kendi başına bırakmaktan korktumDüşersen seni yakalayacağım dedim
Ve eğer onlar gülerse o zaman onları boşver
Sonra sana diz çöktürdüm
Diz çöktükten sonra ayağa kalktın
Sadece bu yüzden benden faydalanabilirsinOrada doğrulmak nasıl hissettiriyor söyle bana
Çok yüksek hissediyorum ama bana sarılman için çok uzaktayım
Seni oraya götüren kişi olduğumu biliyorsunGökteki isim
Hiç yalnızlaştırıyor mu?
Bensiz yaşayabileceğini düşünüyorum
Bebeğim, seni oraya götüren kişi olduğumu biliyorsunNeden bilmiyorum
Bensiz yaşayabileceğini düşünüyorum
Bensiz yaşa...《 ℋ 》
Odamın kapısını kibarca açtı. Klasik gülümsemesini dudaklarına kondurmuş, üzerindeki o laubali tavrıyla beni sinirlendiriyordu. Elini belime koyup beni içeri ilerletmesiyle gözlerimden ateş çıkacak sandım. Kemikli ellerininin kıvrımını ceketimin üzerinden bile hissedebiliyordum. Sanki ciğerlerimin arasına küçücük bir kıvılcım bırakmış, her an büyümeye hazır gibiydi.
Sol kolunun arasından kaskatı kesilmiş vücudumu kurtardım ve masama doğru ilerledim. Koltuğuma otururken, ona da karşımdaki koltuğa oturmasını gösterdim. Rahat tavırlarla önümde yayılınca, birazdan vereceğim cezanın daha şimdiden içimde büyüttüğü heyecanla doğruldum. Gözlerim yeşillerle buluştu, ve çevredeki her nesne bulanıklaştı. Sanki tüm oda kaybolmuş, o ve içerisinde küçük parıltılar saklayan gözleri kalmıştı.
Kendimi toparlamak için saçlarımı geriye attım ve derin bir nefes çektim. Bacak bacak üstüne attığım için kısalan eteğimde bakışları uzun uzun oyalandı. Bacaklarımı masanın iyice altına soktum ve dikkatini çekmek için boğazımı temizledim.
"Yeni bir yıl ve yeni bir günde yine Styles odamdasın. Nedense hiç şaşırmadım."
Hafifçe kıkırdadı ve ellerini ensesinin altında birleştirdi.
"Beni görmek için bahaneler üretmenize gerek kalmıyor işte Bethany. Kendimi resmen senin için feda ediyorum!"
Elimi sertçe masaya vurdum. Hayır yani bu çocuk bir gün benden fena dayak yiyecekti orası kesin.
"Bana bak seni küçük! Bu seferki cezanı disipline bırakmadan sadece ben vereceğim. O yüzden korkmaya başlasan iyi edersin."
Hafifçe doğrulduğunda doğru yolda ilerlediğimi düşünmüştüm. Ayaklarını kahverengi, tahta sehpaya uzattığında ise çok yanlış düşündüğümü anladım.
Şeytan bile bu çocuğu görse pes ederdi!
Elimi alnıma vurdum ve umutsuz bakışlarımı ona gönderdim.
"Aslında ben size fikir verebilirim Ms. Evans. Siz benim ateşli ve sinirli müdirem olursunuz, ben ise yaramaz ve oldukça dominant olan öğrenciniz."
Duyduklarımla kulaklarıma kadar kızardığımı hissettim. Baştan çıkarıcı, boğuk sesi kulaklarımda yankı yapmaya başladı sanki. Kalbim bir maraton koşusuna çıkmıştı. Ellerim hafiften titredi.
Sinirden sinirden.
Boğazıma yapışan yumruyu yutkunarak gidermeye çalıştım. Ama bu, bu.. Gerçekten şaşkınlıktan anlık bir felç geçirdim veya suratım öyle bir hale gelmişti ki, Harry'nin endişeli bakışlarını görünce zar zor rahat nefes alabildim.
"Sen Styles, haddini çok fazla aşıyorsun. Şimdi düşüncelerini bir kenara bırak ve uyarılarıma kulak ver. Sınıfta yaptığın edepsizlikleri kesmen gerek!"
İsyan edercesine çıkan sesimle ayaklarını küçük masadan çekti ve ayağa kalktı. Ciddi yüzünü görünce ufak da olsa sevindim. Tişörtünü düzeltip masanın arkasından yanıma doğru ilerledi. Koltuğumu geriye doğru çekti ve parmağının ucuyla sıyrılan eteğimin çizgisine dokundu.
Eteğimi kıstırdığında, küçük çaplı bir kalp krizi geçirdim sanki. Gözlerimin önünde eteğimi hafifçe kıvırmış, bacaklarımın arasından bana bakan yeşilleri hayal ettim.
Aman Tanrım!
Elimle sol yanağıma sertçe tokat attığımda, gözleri kocaman açıldı ve tedirgin bakışlarıyla yanağımı süzdü.
"Ms. Evans sanırım pek iyi değilsiniz. Ama çok şanslısınız ki sizi hem iyi edecek hem de rahatlatacak bir teklifim var."
Sözleriyle gerildim ve hafifçe hala eteğimin ucuyla oynayan elini ittim. Hararetle ellerimi önümde sallayıp daha fazla yaklaşmasını engellemeye çalıştım.
"Hayır, hayır sakın Styles. Bak gerçekten benim düşüp bayılmamı mı istiyorsun sen?!"
Hayatımda görüp görebileceğim en melodik ve mükemmel kahkahayı attığında, sessizce onu izledim. Dudaklarımdan hayranlık dolu çıkan ufak mırıltılarımı tutamadım. Harry, neden bu kadar güzel gülüyorsun ki? Ellerimin üzerine ellerini bastırdı ve hafifçe yakınıma eğildi.
"Ama daha teklifimi söylemedim ki Bethany?"
Alt dudağını sarkıttığında bakışlarım pembelere kaydı. Islak ve öpülesi duruyorlardı. Yutkundum ve bakışlarımı kaçırdım. Soktuğumun kalbine hızlanmamasını söyleyeceğini kafama not ettikten sonra içime derin bir nefes çektim.
Evet o lanet olası nefesi çektim ve lanet olası kokusu ciğerlerime doldu.
"Tamam Styles, söyle bakalım neymiş teklifin."
Gerginlik içimde koca bir çığ misali büyüyordu. Neden mi? Ben bu çocuktan her şeyi beklerdim doğrusu! Bana gülümsedi ve ıslak dudaklarını diliyle daha çok ıslattı!
Sanırım geçmiş günahlarımdan Tanrı bana bu işkenceyi uygun görmüştü.
"Dediğiniz gibi sınıfta oldukça ahlaksız ve seks düşkünüyüm. Tam üç yıldır uğraşıyorsunuz ve ben sizin bu güzel bedeninizi daha fazla yormanızı hiç istemiyorum."
Yıllardır bu cümleleri duymayı beklediğim için bugünkü kaçıncı şaşkınlığı yaşadığımı unuttum. Erkeksi kokusu burnumdan ince ince sızarken aklımı toparlamaya çalıştım.
"Gençliğimin baharındayım ve bende düşündüm ki diğer öğrencileri ve öğretmenlerimi rahatsız etmek yerine, sizi rahatlatmanın daha uygun bir fikir olduğunu düşündüm. Ne dersiniz Ms. Evans?"
***
Bölüm sonu.🖤
Evet biliyorum bölümler kısa. Ama en azından okunma sayısı, vote ve yorumlar artana kadar sık ve kısa bölümler atmayı tercih ediyorum sanırım. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRE / H.S
Fanfictionyanıyorum, yanıyoruz.. oh, tanrım ateşlerin içinden yürüyoruz. • "Gözlerime iyi bak Beth, sana hak ettiğin sonu getirecekler." yavaş ve sessiz adımlarla üzerime yürürken, kısa bir titreme sardı vücudumu. Kokusu hafiften burnuma sızmış, başımın dönm...