2. Bölüm : Bana Bir Düş Borçlular
Sabah erkenden kalkıp önce babama kahvesini hazırladım. Daha sonra okul uniformamı giyip yatağıma oturdum. Aklıma ilaç almadığım geldiğinde homurdanarak komidine uzanıp kutudan bir tane tablet aldığımda babamın seslenmesiyle hızlıca tableti yutup odadan çıktım.
Ayakkabılarımı giyerken babam başımda bekliyordu. Çantamı yerden alıp kapıdan çıkacakken beni durdurdu.
"Hava soğuk montunu giy."
Artık kaç yaşıma gelmiştim bu tavırlarından asla vazgeçmemişti. Oflayarak partmantodan montumu alıp giydim ve onu beklemeden resmen koşturak merdivenlerden indim. Arabaya bindiğimde babam kısa sürede söfor koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı.
"İlacını almış mıydın?"
Evet anlamında birkaç mırıltı çıkartıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Okul binası görüş açıma girdiğinde arabanın durmasını beklemeden emniyet kemerimi çıkarttım. Durduğumuzda kapıyı açıp tam inecekken babam beni durdurdu.
"Gece geç gelebilirim yada hiç gelemem bu aralar yoğunum. Eve vaktinde git."
"Tamam."
"İyi dersler."
Arabadan indiğimde etrafıma bakmadan hızla binaya girdim. Kimseyle göz kontağı kurmamaya ayrı bir çaba gösteriyordum. Sınıfa girdiğimde kendimi podyumda yürüyormuş gibi hissettiğimden neredeyse koşarak sırama oturdum.
Sınıfım oldukça sessizdi. Okuldaki en başarılı sınıflardan biriydi ayrıca okul birinciside bizim sınıftandı.
Durum böyle olunca ben onların yanında oldukça hafif kalıyordum.Öğretmen sınıfa girdiğinde çantamdan defterimi ve kalemimi çıkartıp boş bakışlarla sınıf arkadaşlarımı(!) izledim. Herkes kendi halinde diyemezdim çünkü sürekli birbirleriyle temas halindelerdi. Durmadan birbirlerine laf atma çabalarıda vardı tabi ki.
Çantamdan blutooth kulaklığımı çıkartıp öğretmen görmeden kulağıma yerleştirip başımı sıraya koydum. Sayısalcı olarak felsefe dersi hiç geçmiyordu. Üniversite sınavında bana herhangi bir yararı olmayacağı için zihnimi boş bilgilerle doldurmamın bir gereği yoktu.
Omzumun dürtülmesiyle rahatsızca yerimde kıpırdanıp başımı sıradan kaldırdım. Korkuyla elimi yüzüme götürdüğümde hissetmiyordum.
Yüzüm felç mi olmuştu yoksa. Yanıyor gibiydi sanki, noluyor ?
Elimle yanağıma vurduğumda canımın acısıyla yüzümü buruşturdum. O kadar çok aynı tarafa yatmıştım ki yanağım uyuşmuştu."Özgür beş derstir uyuyor musun baygın mı yatıyorsun anlayamadım.
Öğretmen uyandır artık dedi."Gözlerim Filiz'e kaydığında ilk on saniye ne dediğini anlayamasamda söyledikleri nihayet aktarmalı olarak beynime ulaşmıştı.
"Hı?...şey...tamam uyandım...kaçıncı ders demiştin?"
"Öğle arası oldu. Gidip bir kahve içip kendine gelsen iyi olur."
Filiz yanımdan ayrıldığında elimi kulağıma götürüp kulaklığı çıkarttım.
İyi ki bir tanesini takmıştım yoksa akşama kadar uyuma potansiyelim vardı. Önce ayağa kalkıp lavaboya gittiğimde kimsenin olmaması beni rahatlatmıştı. Çünkü şuan sarhoş gibiydim. Yüzümü yıkayıp, ensemi de ıslattığımda kendime gelmiştim.
Elimdeki peçeteyi çöpe atıp kantine indim. Merdivenler o kadar uzun geliyordu ki gözüme asansöre binmediğime pişman olmuştum.Kahvemi alıp gözünü yavrusundan ayırmayan anne gibi dökmemek için bütün dikkatimi elimdeki bardağa verdim. İki elimle sıkıca kavradığım bardak titremeye başlamıştı. Neden çünkü benim elim titriyordu. Sınıfa bu şekilde dökmeden götürmem imkansızdı. Allah'ım lütfen bana bir yardımcı gönder. Beş dakika lütfen, bütün kullanmadığım haklarımı şu an burada kullanmak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEKA
Teen FictionBütün kalbinizle okuyup,hissetmeniz dileğiyle. Her şeyin başladığı yer,her şeyin yaşandığı,duyguların tamamıyla bedenini,ruhunu herşeyini ele geçirdiği... Ne kadar mantıklı davransan bile o seni kalbindeki duygularla yönetmesini bilse dahi seni asla...