Herkes birilerine ihtiyaç duyuyor. Bir şeyler anlatmak için, sarılmak için, sevmek için... Birbirlerinin dertlerini dinleyip onları sarmaya çalışıyorlar. Zamanla birbirlerine alışıyorlar ve aşık olmamak için bir neden görmüyorlar. Her hikayenin sonu güzel başladığı gibi, sonuda hüsranla bitiyor ve bu kısır döngü her zaman tekrarlanıyor. Yeni yaralar açılıyor, yaralar sarılıyor ve tekrar kanatılıyor. İnsanoğlu hiç akıllanmadan aynı kuyuya düşüyor ve her seferinde yardım için çığlık atıyor.
Bu devire değil, insanlara kırgınım ben...Sonra ayrıldı yollarımız. Sen virajlı yolları geride bıraktın, ben şarampole yuvarlandım.
Çok şey söyleyebilirdim sana gitmemen için, ama artık ellerini tutmak zor geliyordu bana. Beni bu insanlarla yalnız bırakıp giden birini nasıl sevebilirdim ki zaten. Sen benimle yürümemek için bahaneler arıyordun, ben ise seninle koşmaya hazırdım.
℘
Şu an hayatımın “bilmiyorum” evresindeyim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Biraz yoruldum sanki. Olmamasında bir hayır vardır diye diye çürüdüm gitti artık burda. Her seferinde kendimi bu noktada bulmaktan çok sıkıldım.Sorarlarsa, 'Ne iş yaptın bu dünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...