Yaşananların üzerinden iki hafta geçmişti ve ben kendimi yeni yeni toparlıyordum. Evde tek başına kalıyordum. Bu geçtiğimiz iki haftada Elena beni hiç yanlız bırakmamıştı. Hatta amcasından izin alarak bir hafta evimde kalmıştı.
Yeni bir gün için açtım gözlerimi. İçim bu aralar olduğu gibi yine huzursuzdu. Bu evde kalmak istemiyordum. Alışmıştım Büyükannemle yaşamaya. Artık tek başımaydım. Beni buraya bağlayan birşey yoktu.
Aklımda gitmek vardı. Gitmek ve intikamımı almak.. ama tek başıma nereye gideceğimi bilmiyordum.
Mutfaktan birşeyler atıştırdım. Odama gidip yatağı topladım ve üzerime sarı dizin bir parmak üzerinde bir elbise giyip saçlarımı topladım ve kalp şeklindeki kolyemi taktım. Bu kolye annemindi ve Büyükannem bana vermişti. Ordan bahçeye geçip tavukları bir kutuya koydum. 4 tanelerdi. Ben burdan gidersem kimse onlara bakamazdı. Ondan sonra Bahçedeki ağaçlardan bir sepet dolusu elma topladım. Aldıklarımı dışarı çıkardım.
Evin kapısını kilitleyip pazara doğru yola koyuldum. Karar vermiştim. Gidecektim buradan ama ilk Elenayla konuşmalıydım ve biraz yanıma para almalıydım.
Pazara gidip yanımda getirdiklerimin hepsini sattım.Elime baya para geçmişti. Ellerim boşalmış bir halde Elena nın evine yürüdüm.
Kapıya geldiğimde penceresine bir taş attım. Bunu ne zaman gelsem yapardım ve Elena benim olduğumu bilirdi. Yengesinin bağırması eşliğinde kapıdan çıkıp yanıma doğru geldi. Bu kadını hiç sevmiyordum. Ne zaman amcasına şikayet etmek istesem Elena engel olurdu çünkü zaten amcasının yanında kalarak ona yük olduğunu düşünür ve onu bu yüzden üzmek istemezdi. İyi yürekliydi işte.Gelirken yüzünde şaşırmış bir ifade vardı. Biliyorum neden şaşırdığını. Ben iki haftadır evden çıkmıyordum ve hiçbir yere gitmiyordum.
Bana "Briana evden çıkmana çok sevindim. Biraz kendini toparlamış gibisin" dedi. Bende "evet biraz daha iyiyim ama buraya sana birşey söylemek için geldim" dedim. Merakla bana baktı. "Ne söyleyeceksin?" dedi.
Bende derin bir nefes alıp cevap verdim "gidiyorum Elena" dediğimde hemen ardımdan "nereye gidiyorsun!"dedi hemen. "Buraya beni bağlayan birşey kalmadı artık. Ailemin katilini bulacağım. Belki de.. ablama ne olduğunu da bulurum" dedim.Elena Susup kaldı. birşey diyemedi. Biliyordu 4 senedir hep bahsediyordum bundan ama büyükannem vardı burada ve onu bırakıp gidemezdim. O artık yok.. benim de gitmeme engel bir sebep yoktu. Gidebilirdim artık.
Ben tekrardan konuşmaya başladım. " Elena ben çoğu eşyayı sattım. Bugün geriye kalan eşyalarımı toplayıp yarın sabah ayrılacağım burdan." dedim.
"Peki nereye gideceksin" dedi. Bunu bende bilmiyordum. "Bilmiyorum. Bir yola çıkayım karar veririm." dedim. "Tamam" dedi ve sarıldık.Yengesi Elenayı bağırarak çağırdığında sarılmayı kestik ve o evine gitti. Bende hüzünlü bir şekilde eve doğru gitmeye başladım. Elena gelmeyecekti. Belki bir umut gelir diye düşünmüştüm ama onu zorlayamazdım. Sonuçta burda amcası ve kurulu bir düzeni vardı.
Eve vardım. Anahtarla kilidi açtım ve eve girdim. Ev o kadar sessizdi ki hiç girmek istemiyordum.
Yavaşça mutfağa gittim. Kendime bir peynirli tost yaptım. Çayla beraber yedim. Ortalığı toplayıp odama geçtim.
Giysi dolabımın yanında sırt çantam vardı. Bi ara pazara gitmiştik ve bu çantayı orda görmüştüm ama çok pahalıydı. Çantaya baka baka önünden geçmiştim. Büyükannem 16. Doğum günümde bana bu çantayı almıştı. Çok sevinmiştim.Aklıma anılar dolunca gözlerim yaşardı. Kendimi ağlamamak için zorlayarak çantayı aldım oradan. İçi genişti o yüzden eşyalarım sığardı. Çok fazla şey götürmeyecektim zaten. İlk olarak paramı güvenli bir yerine koydum. Giysi dolabımı açtım ve sade olan açık mor bir elbisemi yarın giymek üzere ayırdım. Farklı renklerde 2 tane elbisemi de çantaya koydum. Bir bluz ve bir eteğimi de koydum. Bir tane hırka ve diğer giyecekleri de koydum son olarak pijamamı da koyduktan sonra dolmuştu çanta. İki tane tokamı küçük bölmeye koyup kapattım fermuarı. Üzerimdeki elbiseyi çıkarıp pijamamı giydim ve yatağa geçtim. Kendimi uykunun kollarına bıraktım..
Sabah kalktığımda geç kalktığını farkettim. Yatağımı toplayıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Çayı ocağa koydum. Kalan son yumurtalarla kendime omlet yaptım. Mutfaktaki masaya koyup diğer yiyecekleri de getirdim. Sıcak çayı da bardağa koyduğumda tıka basa yedim. Sonuçta yolculuğa çıkacaktım. Doyunca masayı topladım. Dişlerimi fırçalayıp odama girdim. Üstümü çıkarıp dün ayırdığım elbisemi giydim. Saçlarımı dağınık tek örgü yaptım. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirdim. Çantamı alıp son kere odama baktım. Unuttuğum birşey var mı diye. Bir şeyde gözlerim takıldı. Yatağımın yanındaki komodinde çerçevede bir fotoğraf vardı. Annem ve babamın fotoğrafı. Evlenirken çekilmişti. Annem gelinliğiyle çok güzel duruyordu. Babamın koluna girmiş kameraya gülümsüyordu. Babam ise anneme bakıp gülümsüyordu.
Ben ise anneme hiç benzemiyordum. Mavi gözlerim ve kahverenginin sarıya dönük saçlarımla aynı babam gibiydim. Annem yeşil gözlü ve sarı saçlıydı.
Acaba ablam kime benziyordu. Anneme mi yoksa babama mı? Annemle babamı hatırlıyor gibi oluyorum bazen ama ablamı hiç hatırlamıyorum. Keşke yanımda olsaydı..Fotoğrafı çerçeveden çıkarıp çantama koydum. Odamdan çıkıp dışarı çıktım. Kapıyı anahtarla kilitledim ve anahtarı saksının altına koydum.
Giderken arkama dönüp bakmayacağım diyordum ama dayanamadım. Dönüp 14 senemi geçirdiğim ve mutlu anılarla doldurduğum eve baktım. Sonra gözüm masaya takıldı. Soğuk olmayan zamanlarda hep büyükannem Marie ile oturup kahvaltı yapardık. Bahçede beraber ekin ekerdik ve çiçekleri sulardık. Bu sefer gözyaşlarımı durdurmadım ve ağladım. Büyükannemi çok özlemiştim.. Gözlerimi koluma silip yeniden arkama döndüm ve yürümeye başladım.Arkamdan birinin bağırdığını duydum. Bir kız sesiydi ve şöyle diyordu
"Bensiz nereye gidiyorsun!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Katil
FantasyAilesini öldürenlerden intikam almak isteyen bir kız ve kızın ailesini öldüren ama bunu hatırlamayan bir erkek. İkisinin yolu kesişiyor ve olaylar başlıyor..