bölüm: 1

80 6 0
                                    

'en güzel dans pisti cehennemdedir. bedenin acı ile kıvranır iken ruhun zevk ile salınır.' dedi yanındaki beden hafif bir kıkırdama ile. 'biliyorum Max, biliyorum..' dedi Lily, en mükemmel şarkıcılara taş çıkartır türden sesiyle ve ekledi, 'burası onun için kurulmuş baksana, ne de güzel görünüyor orada..' ikisi de kıkırdayarak şaraplarından birer yudum aldı. büyük bir avlu ve bir sürü ruh... şaraplarının tadını çıkartır iken onu izliyorlardı. inciler, zümrütler ve elmaslar.. avlunun duvarlarını süsleyen mozaikten soyut tablolar ve uçuk, egzotik bir kasvet havası katan kırmızı ışık altında; tam da Max'in dediği gibi ruhu ile salınan beden.. ince telli, yumuşak, açık kahverengi uzun saçları, dizlerinde siyah, incilerle süslenmiş, derisini tamamen gösteren tül elbise ile süzülen beyaz tenli melek.. bir müziğe ayak uydurması gerekmeden kendi müziğini yaratarak mekânı kutsayan melek.. elinde bir kadeh şarap ile...

Lily, son yudumunu da alır iken şarabındaki koyuluk onu ele geçiriyordu. arkasını dönüp kadehini tekrardan doldurmaya gitti. avlu tek bir ses ile yankılanmıştı. bir kadeh kırılışı ve bir düşüş.. arkasını dönemedi Lily. kendinde değildi, başı dönmeye başlamıştı anlamsızca ve karanlık..

gözlerini araladığında son bulunduğu yerden çok farklı bir yerde, mezarlığın ortasındaki o kuru ağacın oradaydı. başını eğemiyordu, boynunda bir baskı vardı. elleri boynuna varınca ancak anlayabilmişti. kalın halat, boynundan ağaca uzanıyordu ve tek desteği altındaki kırık odun tabure idi. bir anda karşısında o melek belirdi. lakin, öfkeliydi. yeşile çalan gözleri yerini kırmızıya bırakmıştı. dünyayı bile ısıtmaya yetecek derecedeki sıcak gülümsemesi yerini, dünyanın en soğuk ifadesi almıştı. 'senin yüzünden.. hepsi senin yüzünden..' dedi ağlamaklı bir sinir ile. bir anda sesini yükseltip yüzüne doğru bağırdı Lily'nin. 'hepsi senin yüzünden..!' altındaki tabure yerini boşluğa bahşetmişti..

♤♤

Lily nefes nefese terler içerisinde yatağında hızla doğruldu. alnından boncuk boncuk terler akıyordu kaşlarına doğru. elleri boynuna gitti. kalbinde öylesine bir ağrı vardı ki, öleceğini hissediyordu. dili damağı kurumuştu ama hareket edemiyordu. başına saplanan ani bir sancı ile inledi. duvarlardan tekrar kulağına gelen inleme sesine bir ses daha eklendi. 'senin yüzünden...' ağlamaya başladı Lily bacaklarını kendine çekti, elleriyle kulaklarını kopartırcasına kapatıp bağırdı, 'hayır, hayır..!' bedeni sallanıyor ve titriyor idi ondan habersiz. 'lütfen..' diyordu. 'lütfen.. yalvarırım sus..' ama susmuyordu ses. aksine, daha da şiddetleniyordu. bu sefer ellerini yumruk yaparak başına vurmaya başladı bedeni ileri-geri sallanır iken. 'kapa çeneni! ne olursun.. sus dedim sana..!'

bedeni ne ara ayağa kalkıp mutfağa girmişti bilmiyordu. ocağın yanındaki çekmeceyi açıp içinden bir bıçak çıkartmıştı. yüzünde bir gülümseme vardı. bu gülümseme.. çok farklıydı, bir zafer kazanmış gibiydi ama ne zaferiydi bu? neyin zaferiydi..? bedeni tuvalete ilerleyip kapıyı açarak klozetin üzerine oturdu. Lily ne yapıyordu? Lily kendine zarar veriyordu. kanını akıtıyordu o, kırmızı yoğun kanı.. Lily'nin hiçbir şeyden haberi yoktu.

keskin soğuk demir parçası derisine işler iken inledi Lily. her şeyin farkında idi artık ama engel olamıyordu. o, bunu ona bilerek yapıyordu. görmesine izin veriyordu, acı çekmesini istiyordu. ürkütücü bir melodi takılmıştı kulağına. 'bunu hak ediyorsun. acı çekmeyi..' diyordu. hak ediyor muydu Lily gerçekten bunu? acı çekmeyi, ağlamayı.. 'lütfen..' yalvarmaktan başka çaresi yoktu. bedeni artık güçsüzleşiyordu, ev soğumuştu. bilmem kaçıncı yarıktı tenini aralayan. en son bedeninden bir şeyin ayrıldığını ve etrafın daha da soğuduğunu hissetmişti Lily, bedeni tuvaletin soğuk fayansını bulur iken.

♤♤

doktor evinden telefonunu ve anahtarlarını alarak ayrıldı. evinin kapısını kilitleyerek arabasına yöneldi, kilitlerini açıp sürücü koltuğunda yerini aldı ve kontağı çevirerek son hız yola koyuldu. soğuk terler döküyordu, büyük, çok büyük bir korku vardı bedenini ele geçiren.

varacağı yere geldiğinde arabasını bir yere park ederek çıktı ve aralık paslı bahçe kapısını açarak merdivenleri tırmanmaya başladı. olağan hızı ile ilerler iken lanetler okuyordu uzun basamaklara. oysa ne suçu vardı bu basamakların..

katına geldiğinde hemen kapısının önünde yerini aldı ve kendisinde bulunan yedek anahtarlar ile açtı. telaşlı hali ile odaları aramaya başladı. ona sesleniyordu, her cevap alamayışında daha da korkuyordu yatağı henüz yeni bozulmuştu, eski kahverengi duvar kağıdı, minik bir televizyon, birkaç komodin ve dağınık yatak ile duvarlardan yankılanan çığlıkları duyuyordu doktor. son çare aralık tuvalet kapısını araladı yavaşça. korkuyordu göreceklerinden, şahit olacaklarından. yerde kanlar içinde uzanan beden ile şoka girmişti. başından ayaklarına uzanan soğukluk, onu nefes nefese bırakırken bir hayret ve acı vardı.. koruyamamıştı meleğini, halbuki.. saatler önce kahkahalar ile ayrılmıştı ofisinden.

o soğukluğun ardından bir acı hakimiyet altına almıştı doktoru. boğazına bir yumru inmişti. o öyle bir yumru idi ki, sanki etrafı dikenli teller ile çevriliydi bu yumrunun. her hareketinde canını yakıyordu. yutkunmaya çalıştı, kurumuş boğazını nemlendirmek adına ama nafile.. sol yanına giren ağrı onu nefessiz bırakmıştı, kısa bir süre.

önündeki bedene uzandı ve başını kollarına aldı. beyaz tenine dökülen koyu kahverengi tutamları arkaya ittirdi. sanki tüm dünyanın yükü omuzlarında idi ve tüm benliği bir uçurumun kenarında intihara hazırlanıyordu. beyni işlevini yitirmiş idi. bedeninin sol tarafı uyuşmuştu. boynundan koluna uzanan ince bir acı vardı.

bunu neden yapmıştı? bu beden her gece neler yaşıyordu? neden.. melek gibiydi oysaki.. tam bir melek.. doktorun gözünden bir damla yaş süzüldü baygın bedene doğru. canı yanıyordu, kalbi acıyordu. onu kaybetmekten korkuyordu..

siren sesleri gelmeye başladığı an doktor bedeni tamamen kucağına aldı ve tedirgince adımladığı basamakları tekrardan hızla adımladı. gücü olmayan baygın bedeni sedyeye yatırıp ambulansa bindi. doktorlar işlerini yapar iken tamamen onu izliyordu. ve asla elini bırakmıyordu. çünkü, bir beden ne kadar baygın veyahut bilinçsiz olsa da sevgiyi hissederdi. elini tutuyordu doktor onun, tek bir cümle vardı aklında ve dilinde zikrettiği, 'yanındayım Lily, seni seviyorum..'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Güneş'ten sonra...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin