05

1K 83 29
                                    


Şarkıyı dinleyerek okursanız sevinirim çünkü en sevdiğim şarkı♡︎

Finn's Pov

Okulun ilk günü,ilk ders

"Jack sana yemin ederim ki o!" Dedim."Finn belki hala halüsinasyon görüyor olabilirsin.Ya da sadece benzettin,olamaz mı?" Dedi Jack.Ona inanmıyordum.Her şeyiyle aynıdı.Bakışları,yüz hatları,gözleri,dudakları...(finn yavaş amq)

Bu arada bundan sonra şu parantezdekiler benim konuşmalarım onlarıda şaaparsınız eheheh


Onun o olmadığına inanmamam için hiçbir sebep yoktu.Neredeyse dersin tamamında Millie'yi izlemiştim.

Bence en doğal hakkım sonuçta hala sevgiliyiz-resmi bir ayrılık konuşması yapmadığımıza göre evet hala sevgiliyiz-Onu izlemek bana zevk veriyordu.

(şerefsiz işte ya)

Onu o kadar çok özlüyordum ki şu an onu gidip öpesim vardı.Bir şey yapmalıydım.Ani bir cesaretle defterimden bi parça kağıt koparıp "Okuldan birlikte çıkalım mı?Konuşmamız lazım."

Yazdım.Acaba tuhaf karşılar mıydı merak ettim.Ama şu an tek planım buydu ve yapacak hiçbirşeyim yoktu.Ona gerçekleri anlatamazdım.Belki benden kaçardı,belki hayatı alt üst olurdu,belki...belki intihar bile edebilirdi.

Bu yüzden başka bir yol izlemem lazımdı.Onunla ne konuşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.Notu yazıp ona seslendim.

"Pişşt Millie!"

Onun ismini söylemeyi bile o kadar özlemiştim ki...

Hemen bana döndü.Ve donakaldı.Yoksa...yoksa beni hatırlıyor muydu? "Alacak mısın?" Dedim.

"E-evet" Dedi.Notu elimden aldı.Ona dokununca bir tuhaf hissettim.Gerçi ona dokunduğumda hep bir tuhaf hissederdim.Ama bu faklıydı.

Gerçekten çok farklıydı.

Sanki aileniz sizden telefonunuzu almış,yıllar sonra geri veriyor gibi-tamam tamam bu tuhaf bir örnek oldu-işte tuhaf yani.Arkasını döndü ve şöyle dedi:

"Tamam."

O anki sevincimi anlatacak kelimeler bulamazdım.Ama ne diyecektim.Asıl sorun buydu işte.

Kendi çapımda bir beyin fırtınası yapmaya başladım.Belki Jack'den de yardım alırdım ama o salağın tavsiyeleri ne kadar işe yarardı bilmiyorum.

Tam zil çalmak üzereyken gözüm yine Millie'ye kaydı.Kıpkırmızıydı.Sadie'nin saçından bile daha kırmızıydı.Hemen ona seslendim.

"İyi misin,yüzün kıpkırmızı olmuş da...Bir lavaboya git istersen."

Bir an bana bakakaldı.Belki de benden etkilenmiştir ha?(egoist şerefsizzz)
Gerçi bir kere etkilendiyse bir daha etkilenir.Tabi değişmediyse.

"T-tamam gidiyim."

Hemen hocadan izin alıp lavaboya gitti.Acaba ne olmuştu?Belki de kazadan sonra bir hastalığa falan yakalanmıştır...Bunları düşünmek bile içimi ürpertiyordu.

Ders bitmişti ve Millie hala gelmemişti.Sadie sevgilsi Noah'ı da alıp lavaboya gitti.Bu arada Iris de ortalıklarda yoktu.Acaba Millie'ye bişey yapmış olabilir miydi?

Ondan her şey beklenir sonuçta.Millie'yi orada bırakamazdım.Benimde gitmem lazımdı.Jack'i de çağırmaya gittim

"Hey Jack,Millie'ye tuvalette bir şey olmuş olabilir hadi gel bakalım,yüzü kıpkırmızıydı." Dedim."Tamam." Dedi Jack.

Ondan ve Noah'tan başka doğru dürüst arkadaşım yoktu.Gerçi Noah artık çoğu zamanını sevgilisiyle geçirdiği için onunla hiç takılma fırsatı bulamıyordum.

Jack'le tuvalete gittiğimizde Millie'yi yerde bulduk.Hemen yanına gittim ve ismini bağırmaya başladım.Bu sırada neredeyse tüm sınıf buraya toplanmıştı.

Iris kaltağına(galiba artık direk iris yazmayıp kaltak yazcam) ne olduğunu sordum.Millie'nin tuvalete girdiği an bayıldığını söyledi ve "BEN YAPMADIM!" Diye çığırdı kaltak."Tamam sana sen yaptın demedim zaten!" Dedim.Boş bir şekilde bana bakakaldı.

Bu kız gerçekten çok gerizekalı.

Bir çocuk Millie'yi kucağına alıp onu revire götürmeye çalıştı.Kucağına aldığında sırtındaki yarasına dokundu.Evet,benim yüzümden olan yaraya.Millie çığlığı bastı.O an artık söylemem gerektiğini hissettim.

"Millie'nin sırtında yarası var biraz daha yukarıdan tut!"

Selammmm
Bu bölüm 3.bölümün Finn versiyonu gibi bişey oldu.
Sizce birdahaki bölümde ne olsun? Sizin istediğinizi yapıcammm❤️
İsteyenler yoruma yazabilir :)

lost souls | fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin