bölüm şarkısı; lauv - never not
mutlaka dinleyerek okuyun ♡Sevdiğiniz herhangi bir şeyin hayalini kursanız dahi bazen imkansız olduğunu bilirsiniz ve kendinizi içten içe mutsuz sona hazırlarsınız. Farkında bile olmadan beyninize dikte ettiğiniz düşüncelerle beklentinizi düşük tutarak acınızı en hafife indirgemeye çalışırsınız. Ya da imkansız oluşuna inanmayıp bir süre sonra kendinizi o kadar kaptırırsınız ki, kafayı sıyırma noktasına çoktan gelmiş olursunuz.
Evet, normal insanların bu konuda iki seçeneği vardır. Fakat ben öyle bir durumun içindeydim ki, kendimi ne kadar hazırlarsam hazırlayayım sonumu tahmin etmek çok zordu. Kafayı sıyırmak üzereydim ama aynı zamanda tüm gerçekleri kabullenip kendimi en kötüsüne hazırlıyordum. En kötüsü, tüm tahminlerim de yanılıp onunla konuştuğum düşüncesine körü körüne inanmaktı. Saf değildim. Onu gördüğüm ilk andan itibaren her şey şüpheli geliyordu. Hem ne bekliyordu, hayranı olduğum kişinin sesini tanımayacağımı mı? Onu nefesinden bile tanıyabilecekken hem de... Yine de bildiğim halde söylemesini bekliyordum. Bir bakıma bu onun hayatıydı ve beni hayatına ne zaman dahil edeceğine yalnızca o karar verebilirdi.
Kesinlikle sarmal bir döngü içerisindeydim. Mutluluktan kalp krizi geçirebilecekken, olgun davranışlar sergilemem ve onun sevgisine güvenmem gerekiyordu.
Tanrı aşkına, imkansızı yaşıyordum.
Şu an ki konumum da Jimin'in staj yaptığı, Taehyung'un da çıkış yaptığı şirketin tam da içerisinde bir yerlerdeydi. Elbette Jimin'in yardımıyla çıkarttığım ziyaretçi kartım sayesinde sorunsuzca giriş yapabilmiştim. Sonunda bir işe yaramıştı.
Burada değillerdi. Anlaşma için gelmelerine hala bir ya da iki hafta olduğunu biliyordum. Jimin gidiyorum diye bağırdığı anda ona benimde gidip gidemeyeceğimi sorduğumda, onaylamasıyla büyük şirketin içinde bulmuştum kendimi. Onu hissetmek adına...
Düşüncelerim içerisinde kaybolurken bir zamanlar onun dolaştığı koridorlarda, dans ettiği salonlarda geziniyordum. Ellerimi büyük ve tüm odayı kaplayan aynaların önündeki tahtalarda gezdiriyor, gözyaşlarımın dökülmesine izin veriyordum. Şimdi burada olsa, diye düşünüyordum. Şimdi burada olsa, atlasam kucağına, soluyabilsem kokusunu, beni kandırdığını düşündüğü için kendini zeki sanmasıyla dalga geçsem... Ah, duygu yoğunluğumun had safhasındaydım. Bu kadar duygusal olmamın sebebi yıllardır hayranı olduğum adam için miydi? Kendime soruyordum ama sorulması gereken sorunun bu olmadığını da biliyordum.
"Burada ne yapıyorsun Kookie?"
Jimin uzun zamandır beni arıyor gibiydi. Nefesleri sık hissediliyor, bedeni terli gözüküyordu. Yakışıklı olmadığını söyleyemezdim. Idol olmak için yaratılmış gibiydi.
"Sadece- Sadece dolaşıyordum. Neden geldin? Çalışman gerekmiyor mu?"
Kapıyı kapatıp yanıma yaklaşırken bir bebek gibi gülümsedi. Yumuşak yüz hatları benimde gülümsememe sebep oldu. Çoğu zaman atışsak dahi o benim en yakın arkadaşımdı. Hatta bir arkadaştan çok kardeşim gibiydi.
"Minik bebek duygulanmış mı? Agu bugu." Yüzümü kavrayan ellerinden kurtulmaya çalıştım. Aptal bir insandı.
"Kes şunu."
Geri çekilirken gülümsedi.
"Sana da yaranılmıyor. Yemek yiyelim demek için gelmiştim. On beş dakika sonra yemekhane kapısında buluşalım."
Ağzının suyu akmış gibi davranırken gerçekten bir aptal gibi gözüküyordu. Onu dövsem yakın arkadaşlık kurallarını ihlal etmiş olur muydum?
"Tamam. Şimdi git ve dünyayı kurtar salyalarınla."
Çıkmadan önce, "Konuşacağına nefes egzersizleri yap. Az sonra öleceksin haberin yok." dedi.
Orta parmağını göstermesiyle odadan çıkması bir oldu. Gülüşüm boş salonda yankılandı birkaç saniyeliğine. Ne dediği üzerine kafa yormadım bile. Ben de ardından çıkarken on beş dakika içerisinde ne yapabileceğimi düşünüyordum. Boş boş dolaşmaktan sıkılmıştım.
Koridorda sırayla asılı olan çerçeveleri incelerken gördüğüm tanıdık yüz beni güldürdü. Yirmili yaşlarının başında gözüken Taehyung, Namjoon'un kucağına bir bacağını atmış kollarını da bedenine dolamıştı. Dudakları büzülüyken ve saçları yeşile çalan bir maviyken öyle sevimli gözüküyordu ki, yanımda olsa bir saniye durmaz öperdim özenle çizilmiş yüzünün her bir noktasını.
Bir sonraki çerçeveye geçtiğimde Yoongi ve Taehyung'un yan yana durmasının bile kanımın ters yöne akmasına sebep olduğunu fark ettim. Bunun milyonuncu fark edişim olduğunu bilmem tekrar güldürdü beni. Harika idollere sahiptim.
İlerledikçe değişen fotoğraflar bittiğinde yemekhanenin önünde bekleyebileceğimi düşünerek koridorun sonuna gelmiştim. Aşağı inmek için köşeyi döndüm fakat dönüşümle birlikte çarptığım beden biraz gerilerken, kaslı göğsüne çarpan kafamı ovuşturdum. Sızlayan kafam bana şu durumda bile onu hatırlatırken kendime gelmek için kafamı salladım. Sert göğsü ve benden uzun bedeni olmasaydı bu kadar hızlı döndüğü için onu dövebileceğimi düşünürken konuşmasıyla gözlerim büyüdü.
"Ödeştik sanırım."
O an ela gözleri öyle güzel baktı ki bana, ışıltısı sendelememe sebep oldu. Ensesine kadar uzanan kahverengi saçlarına ellerimi dolayıp ömrümün sonuna kadar bırakmak istemeyişime sebep oldu. Dudaklarına dudaklarımı yaslayıp nefesim olmasını istememe sebep oldu. Yanaklarını okşayıp onları sonsuz öpücüklere boğma arzuma sebep oldu. Sebep olduğu öyle çok şey vardı ki... Benim yapabildiğim tek şey ise anında ortaya çıkan gözyaşlarımı yanaklarımda ağırlarken boynuna atlayabilmek oldu.
Kolları sanki en başından beri oraya aitmişcesine belime dolandı. Gülüşünü duysam dahi onunda duygulandığını biliyordum. Omuzlarını sıkıca kavrayan parmaklarım saçlarına karışırken aldığım çilek kokusu gülümsememe neden oldu. Dilemiştim. Tam on dakika önce bunları yapabilmeyi dilemiştim. Bunun gerçekliği bedenimi titretti.
Ben bu anın gerçekliğini sorgularken burnunu saçlarımda, boynumda gezdirdi. Bal damlayan, parmak uçlarımın dahi buz tutmasına sebep olan sesiyle mırıldandı.
"Daha fazla uzak kalamazdım. Sen bu kadar güzelken ve ben bu kadar aşıkken, senden daha fazla uzak kalamazdım."
🍓
BEĞENDİNİZ Mİ BEĞENDİNİZ Mİ
siz o kadar güzelsiniz ki... şu okunma ve oyla taekook da #1 olduk resmen 🥺
çok çok çok teşekkür ederim 💖senin için, catyoong 🍓💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kim taehyung | taekook ✓
Fanficsonra seni ne kadar sevdiğime şaşırırsın belki, belki şımarırsın, belki şımardıkça azalırsın da belli olmaz benim sağım solum. şımarır mısın? aşk şımartır mı seni? kimi şımartmamış ki. şımar zaten, beni ipleme her haline şiirim ben. bilmezsin sihiri...