4

7.7K 609 380
                                    

Flashback, 6 ay öncesi

Harry çok gergin hissediyordu. Ortada bir şey de yoktu, sadece sürekli bir şeyler yaşadığından üstünde her zaman gerginlik vardı. Üstelik gördüğü rüyalar da onu kötü etkiliyordu.

Arkadaşlarına bir şeyler anlatıp onları rahatsız etmek istemiyordu. Bu yüzden her şeyi kendi başına atlatması gerekiyordu. Biraz nefes alması gerektiğini düşünüp Astronomi Kulesi'ne çıkmaya karar vermişti.

Görünmezlik pelerinini alıp yatakhaneden çıktı. Astronomi Kulesi'ne geldiğinde Draco Malfoy'u görmeyi beklemiyordu. Geri dönecekti ama unuttuğu bir şey vardı. Draco çok zeki birisiydi.

"Geldiğini duydum Potter şu aptal pelerinini çıkartabilirsin."

Harry gözlerini devirip pelerinini çıkarttı. Draco ona dönüp bakmamıştı bile. Üstünde siyah bir ceket vardı. Saçları rüzgar yüzünden dağılmıştı. Sadece otururken bile nasıl asil durabiliyordu?

Harry yerine oturacakken Draco dönüp ona baktı. Harry onun alay edeceğinden emindi ama neden böyle bakıyordu ki?

"Niye bu halde geldin buraya?"

Harry şaşırmıştı. "Neyim varmış Malfoy?"

"Ancak senin gibi bir aptal bu kadar soğuk havada kısa kolluyla buraya gelmiş olabilir Potter." dedi Draco gözlerini devirdikten sonra.

Onun için endişelenmiş miydi? "Üşümüyorum." diye fısıldadı Harry. Draco'nun inanmıyormuş gibi bir ses çıkarttığını duymuştu.

İkisi de bir süre birbirlerinden uzak, hiç konuşmadan orada oturmuşlardı. Harry onun konuşmamasına şaşırmıştı. Normalde Malfoy asla susmazdı ki. Üstüne üstlük onun için endişelenmişti. Merlin karşısında dikilse ancak bu kadar şaşırabilirdi.

"Benim için endişelenmene şaşırdım Malfoy."

Draco ona dönüp güldü. Harry belki de ilk kez onun gülerken ne kadar güzel olduğunu anlamıştı.

"Senin için endişelenen yok Potter. Sadece aptallığını yüzüne vurmak hoşuma gidiyor."

Harry bu dediğine sinirlenmek yerine güldü.
"Tabii." diye mırıldandı.

Draco ise sen akıllanmazsın der gibi kafasını sallayıp önüne döndü. Harry ona bir sanat eseriymiş gibi bakmıştı. Belki kafasını ona çevirse görebilirdi. Görmediği için içinden Merlin'e teşekkür ediyordu Harry.

Bunca zaman Draco'ya bu kadar dikkatli bakma gereği duymamıştı. Önüne döndüğünde kafasını sallayıp kendine gelmeye çalıştı. O onun düşmanıydı. Draco Harry'nin kafa sallamasını görmüş olacak ki kahkaha atmıştı. Harry tekrardan ona döndü.

"Sana burada kafa sallama konusunda başarılar Potter. Ben gidiyorum."

Harry ona bakıp kafasını sallayınca Draco hızlı adımlarla orayı terketti.

Harry cidden şu zamana kadar Draco onunla dalga geçmesin diye belli etmese de üşümüştü. Draco'nun önceden oturduğu tarafa çevirdi kafasını. Şimdi gülümsüyordu.

Ayağa kalkıp oraya doğru gitti. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da belli etmişti demek ki. Draco ceketini bırakmıştı. Eğilip ceketini aldı.

Üstüne giydiğinde ona biraz uzun gelmesi daha da gülümsemesine sebep olmuştu. Ceketi koklayınca kokusunun ne kadar güzel olduğunu anladı. Ona dair her şey çok güzeldi.

Harry önceden Draco'nun oturduğu yere oturdu. Onun oturduğu yere gider gitmez içi ısınmıştı zaten. Böyle hissetmesi hiç normal değildi. Gay olma ihtimali vardı, bunu kendisi de biliyordu. Ginny onunla bu kadar ilgilense bile ona hiçbir zaman başka gözle bakamıyordu.

Gay olsa bile Draco'ya aşık olmak istemiyordu. Onlar düşmanlardı, asla birlikte olmazlardı. Yine de onu düşünüp ceketini bırakmıştı değil mi? Harry ofladı. Kahkahası aklından çıkmıyordu.

O gittiğinden beri kaç saattir burada oturuyordu onu bile bilmiyordu. Havanın aydınlanmaya başlamasıyla kalkıp yatakhaneye gitti. Arkadaşlarını endişelendirmek istemiyordu.

Harry yatakhanesine geldiğinde ceketi çıkartıp özenle katladı. Tekrar kokladıktan sonra bavulunun içine yerleştirip yatağına yattı.

O zaman anlamıştı. Draco Malfoy harika birisiydi ve kolay kolay aklından çıkacak gibi değildi.

Günümüz
Draco Jack ile konuşmayı sonunda kabul etmişti. Jack'in odasında konuşuyorlardı. Daha doğrusu o konuşuyor Draco ilgilenmiyordu. O hala kendini haklı görür gibi konuşurken Draco dayanamayıp bağırdı.

"Yeter! Kapa çeneni artık dayanamıyorum. Daha fazla böyle devam edemem."

Jack şaşkınca ona bakarken üstüne ekledi.

"Babamın benden çok seni sevmesinden nefret ediyorum! Sürekli başkalarıyla görüşüp ben haksızmışım gibi davranmandan nefret ediyorum! Ben bunlara yeterince katlandım anladın mı Jack? İstersen babama beni şikayet et. Seve seve senden nasıl ayrıldığımdan bahsedeceğinden eminim. Bana zarar vermesi hoşuna gidiyor çünkü değil mi? Seni daha çok sevmesi hoşuna gidiyor."

Jack inanamazmış gibi ona bakıyordu. Draco'nun sinirden gözleri dolmuştu ama hala konuşuyordu.

"Babama şunu da söyle. Artık sadece gündelik zamanda senden uzak durmayacağım. Gerekirse savaşta da senin karşında olacağım."

"Sen ne dediğinin farkında değilsin Draco." Jack Draco'nun kollarını tutmuş sarılmaya çalışıyor Draco ise onu ittiriyordu. En son odaya Pansy girmiş Jack'i savurmuştu.

"Anlamıyor musun sen hala seni istemediğini? Draco'dan uzak dur. Sana yemin ederim ona yaklaşırsan seni kendi ellerimle öldürürüm. Bilirsin, bunu yapmaktan çok keyif alırım."

Pansy Draco'yu kolundan tutup odadan çıkartmış sonrasında da Draco'nun odasına götürmüştü. İçeri girdikleri gibi ikisinin de birbirine bakıp gülmesi bir olmuştu.

Hermione Gryffindor Ortak Salonu'na çok heyecanlı bir şekilde girdiğinde Harry ve Ron şaşkınca ona baktılar. Hermione yanlarına gelince hemen Harry'e sarılmış gülmeye başlamıştı. Ron'un onun bu hallerini garipsemeye vakti bile olmamıştı. Hermione Harry'i bırakır bırakmaz ona sarılmış sonra hemen geri çekilip ortalarına oturmuştu.

"Hermione ne oldu?"

Ron'un sorusuna Harry de cevap bekliyor gibi ona dönmüştü. Hermione de Harry'e döndü ve kocaman gülümsedi.

"Ayrılmışlar Harry! Tüm Hogwarts bunu konuşuyor."

Harry duyduklarını algılayamamış gibi duraksadı. Aklında tekrar ediyordu. Ayrılmışlardı. Harry ikisine dönüp gülümseyince Ron bile onun bu haline gülümsemişti. Harry birden aklına gelmiş gibi Hermione'ye döndü.

"Onu gördün mü Herm? Üzgün müydü?"

Hermione onun bu sorularına gözlerini devirdi. "Evet Harry gördüm. Hiç de üzgün gibi değildi. Daha doğrusu rahatlamış gibi duruyordu. Tabii Pansy ondan daha mutlu gibiydi."

Harry bu sefer tatmin olmuş gibi gülümsemiş ayağa fırlamıştı. "Acıkmadınız mı siz hala? Hadi ortak salona gidelim!"

Bu bölümün asıl amacı flashback sahnesi olduğundan devamını çok uzun tutmak istemedim o yüzden böyle bir bölüm oldu

𝐅𝐚𝐥𝐥𝐢𝐧𝐠 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin