6

7.8K 659 930
                                    

Harry Gryffindor Ortak Salonunda arkadaşlarıyla oturuyordu. Hermione onların güzel bir çift olabileceğini düşünse de Ron hala Fred'in daha iyi bir fikir olabileceğini düşünüyor gibiydi.

"Harry şimdi siz resmen flörtleşiyor musunuz?"

Harry iç çekti. "Bilmiyorum Ron, sadece birlikte kaymakbirası içtik o kadar."

Hermione gözlerini devirdi. "Evet kaymakbirası içtiniz, gülüştünüz ve sana atkısını verdi. Kesinlikle Malfoy'un herkese yapacağı hareketler gibi duruyor."

Harry gülümsedi. Gerçekten Draco'nun atkısını ne kadar sevdiğini bilmeyen yoktu. İnsanlara dokundurtmazdı bile. Harry, Jack onun atkısını düzeltmeye çalışınca Draco'nun düzeltmemesi için ellerine vurduğunu hatırlıyordu.

İksir dersine geldiklerinde Profesör Snape iksirler için ikili gruplara ayrılmaları gerektiğini söylemişti.

Pansy hemen Blaise'in yanına geçmişti. Jack ise, aman nereye geçerse geçsindi canım!

Draco eş arar gibi sınıfa göz gezdirirken yanına birinin oturduğunu görüp ona döndü. Harry olduğunu görünce sevinse de belli etmemeye çalıştı.

"Arkadaşlarımız hep beraber eş oluyor ve ben iksir dersinde berbatım. Bence eş olabiliriz?"

Draco onun sesinin bu kadar masum çıkmasını beklemiyordu. Uğraşmak istese de şimdi uğraşmayacaktı.

"Olabiliriz Potter."

Harry gülümseyip önündeki kitabı incelemeye döndü. Gülümseyince ne kadar güzel oluyordu! Yeşil gözleri ışıldıyordu. Bazen utandığında yanakları kıpkırmızı oluyordu. Saçları her zaman dağınıktı. Acaba saçlarına dokunmak nasıl hissettirirdi?

Draco Harry'nin kafasını kaldırıp ona bakmasıyla düşüncelerini bir kenara itip ciddi bir yüz ifadesi takındı. Harry ona doğru eğilip kulağına fısıldadı.

"Ben hiçbir şey anlamıyorum."

Draco ona bakıp surat astığını görünce gülüp önündeki kitabı aldı. Yavaşca malzemeleri önüne çekti. Bu sefer izleme sırası Harry'e geçmişti.

Draco'nun saçları geçen seneye göre oldukça uzamıştı. Birkaç parçası yüzüne düşüyordu. İnce, zarif elleriyle birkaç şey kesip kazana atıyordu. Yüzü odaklandığı için ciddiydi. Arada yazılanı anlamak için kaşlarını çatıyordu. Harry buna gülümseyip duruyordu.

Draco son bir malzeme katıp ona döndü.
"Hadi karıştır bakalım mükemmel iksirimi."

Harry kaşlarını çattı. "İksirimizi demek istedin sanırım Malfoy."

"Tabii beni izlerken çok yardım etmiş oldun iksire."

Draco iksirin bir kısmını Snape'in değerlendirmesi için ufak bir şişeye doldurdu. Üstüne de isimlerini yazıp yapıştırdı.

"Nasıl yapıldığını öğrenmek için izledim seni. Çok da yardımcı olmuşum işte!"

Draco şişeyi onun eline tutuşturdu. "Sen beni izlerken dikkatim dağılıyor Potter."

Sınıftan çıkmadan da ekledi "İksiri masaya bırakmayı unutma sakın!"

Harry bir süre elindeki şişeye baktı. Adları yan yana yazılınca ne kadar güzel durmuştu. Şişeyi Profesör Snape'in masasına koyunca onun iksire şaşkınca bakması onu çok eğlendirmişti.

Harry, Ron ve Hermione koridorda yavaş yavaş yürüyorlardı. Harry'nin aklında sürekli Draco'nun dediği şey yankılanıyordu. Onu izlerken dikkati cidden dağılıyor muydu?

"Harry, biraz konuşalım mı?" Harry arkasını dönünce gelenin Cedric olduğunu anlayıp gülümsedi. Arkadaşlarına sonra geleceğini söyleyip Cedric'in yanına ilerledi.

Bahçeye çıkmışlardı, hava harikaydı. İkisi de konuşup gülüşüyorlardı. Cedric gerçekten iyi birisiydi, oldukça da yakışıklıydı. Tabii onun kızlardan hoşlandığını herkes biliyordu.

Draco onları görünce bir an sinirle onlara baktı. O çocuğun Harry'nin yanında ne işi vardı? Bir de Harry ona bu kadar gülüyordu! Hiç de komik bir çocuğa da benzemiyordu.

Pansy Draco'yu görmüş olacak ki kahkaha attı.
"Draco! Potter'ı mı kıskanıyorsun?"

Draco Pansy'e dönmedi bile. Gözlerini o ikisinden çekemiyordu."Ben kimseyi kıskanmam Pansy."

Pansy bu dedikleriyle eğlenebileceğini bildiğinden devam ettirmeye karar verdi. "Çok yakışmışlar bence. Hem Cedric yakışıklı çocuk."

Blaise de gülerek onu onaylayınca Draco sinirle onlara döndü."Ne zaman bu kadar zevksiz oldunuz siz!"

Pansy ve Blaise ona gülüp dururken Cedric Harry'nin yanından ayrılmıştı. Harry arkasından sırıtmıştı. Draco gerçekten delirecekti.

Bir hışımla kalkıp Harry'e doğru yürüyünce Harry gerilmişti. "Ne işin var senin onunla Potter?"

Harry şaşkınca konuşmaya başladı. "Cedric ile yakınız. Neden bu kadar sinirlendin ki?"

Draco'nun gözlerindeki hayal kırıklığı Harry'i üzmüştü. Niye böyle bakıyordu ki şimdi?

"Yakınsınız." diye tekrar etti Draco. Harry kahkaha atınca daha da sinirlendi.

Harry bir anlık cesaretle Draco'nun yüzünü okşamaya başladı. Draco az daha sakinleşmiş gibi duruyordu.

"Yakın arkadaşız yani. Quidditch maçı için bana şans dilemek istemiş. Hem ne kadar harika bir insan olsa da benim hoşlandığım başka biri var."

Draco'nun gözleri şaşkınlıktan büyümüştü. Harry onun bu haliyle ne kadar tatlı olduğunu düşündü. Tabii bunu Draco'ya asla söylemezdi çünkü o hiçbir zaman tatlı olduğunu kabul etmezdi, biliyordu.

"Bana kim olduğunu söylecek misin?" Harry ona söyleyemezdi ki! Ne diyecekti yani? Malfoy o sensin falan mı? Asla yapamazdı.

"Bak ne diyeceğim," Harry söze girdi ama devamını nasıl getireceğini bilmiyordu. Draco'nun sorarcasına bakışları onu daha da geriyordu. "sonuçta sen benim randevumu bozdun değil mi? Bana bir randevu borçlusun! Belki o zaman sana söylerim."

Draco gülünce Harry de gülümsedi. Hala yüzündeki ellerini çekmemişti ve gittikçe kalbinin eridiğini hissedebiliyordu Harry. Draco'nun da öyle hissettiğinden haberi yoktu.

Draco Harry'e doğru eğildi. "Kim olduğunu söylemene gerek kalmadı zaten Potter. Ben çok zeki biri olduğumdan anladım ama tabiki bozduğum randevun için seninle randevuya çıkabilirim."

Draco Harry'nin burnuna ufak bir öpücük bırakıp geri çekildi. Harry kıpkırmızı olmuş bir şekilde arkasından bakıyordu. Bu çocuk gerçekten onda kalp bırakmamıştı!

𝐅𝐚𝐥𝐥𝐢𝐧𝐠 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin