0.1

47 12 3
                                    

Başladığınız tarihi buraya bırakırsanız sevinirim :)

Siz: Yine intihar etmeye kalkmışsın Taha.

Siz: Söz vermiştin...

Taha: Ben daha kendime verdiğim sözleri tutamıyorum.

Taha: Sözlerime güvenme.

Siz: İlaçlarını kullanıyor musun?

Taha: Yoo

Siz: Niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun Taha?

Siz: Hani bir şeyleri düzeltmek için uğraşacaktın?

Taha: Umutsuz vakayım dediğimde bırakacaktın benimle uğraşmayı.

Taha: Benimle ilgilenmek zorunda değilsin.

Taha: Zaten benimle niye konuşuyorsun bilmiyorum.

Siz: O kadar iyi biliyorsun ki her şeyi.

Taha: Özür dilerim. Senden de özür dilerim.

Siz: Özür dilemeni istemiyorum. Sadece yaşamaya devam et istiyorum.

Siz: Lütfen.

Taha: Deniyorum zaten.

Taha: Ancak bu kadar oluyor.

Siz: Sana yemin ederim her şey düzelecek.

Siz: Sen yeter ki biraz çaba göster.

Taha: Benimle ilgilenmeyi bırak.

Taha: Bana acımayı bırak.

Taha: Bana yazmayı bırak Zeynep.

Taha: Yüzüne bile bakmıyorum niye hâlâ bana yardım etmeye çalışıyorsun!?

Taha: Seni sevmiyorum bile niye beni seviyorsun?

Taha: Niye bana iyi davranıyorsun Zeynep? Benden ne istiyorsun?

Taha: Ben sadece ölmek istiyorum niye mâni oluyorsun?

Taha: SENDEN NEFRET EDİYORUM ANLAMIYOR MUSUN?

Taha: Özür dilerim.

Siz: Üzülmedim zaten.

Siz: Vallahi bak.

Telefonu kapatıp yorganı üzerime çektim.

Üzülmemiştim.

Gözyaşlarımı sildim.

......

Sabah okul servisimi kaçırdım.

Aslında bilerek oldu.
Okula yürüyerek gitmek istedim. Kulaklığımdan gelen Kaan Boşnak'ın sesiyle yürümeye başladım.

Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşten sonra okulun bahçesine varmıştım. Dersi kaçıramamak için hızlıca okula yürüdüm. Sınıfa girdiğimde hocanın daha gelmemiş olmamasıyla rahatlayarak sırama geçtim.

Yaklaşık beş dakika içinde herkes yerlerine yerleştiğinde Matematik hocası sınıfa girdi. Kafamı sıraya koyup dersi dinliyormuş gibi yaparak kırk dakikayı geçirdim. Gerçekten sabah sabah matematik dinleyecek kadar çok mu seviyorsunuz bu hayatı?

"Hoca bir daha ki ders gelmiyormuş gençler. Ders boş!"

Duyulan haberle sınıftakiler gereksiz sevinç gösterileri ile sınıftan çıkarken oflayıp gözlerimi yumdum.

Bok gibi bir gün bugün de.

Yanıma bir miktar para alıp kantine indim. İlk tenefüs olması nedeniyle sıra beklerken önüme geçen kıza sinirle baktım. Anlık sinirle kızı omzumla ittim. Çünkü neden olmasın?

Öfkeyle bana dönen kız bağırmaya başladı. "Ne ittiriyorsun kızım!?" Yüzüme masum bir gülümseme göndererek arkamı işaret ettim.

"Arkadakiler ittiriyor. Ben bir şey yapmadım."

"İyi de arkanda kimse yok ki."

Histerik bir gülüşle kıza bakmayı sürdürdüm. "Hadi ya. Öyle mi olmuş?"

Kaşlarını çatıp önümden çekildi. Ben de tostumu alıp bahçeye ilerledim.

Az önceki davranışımdan dolayı kötü bir insan sanmayın beni dostlarım.

Sadece insanlar tarafından zarara uğramadan yaşamını sürdürmeye çalışan on yedi yaşında bir lise son sınıf öğrencisiydim.

Tabii istenmeyen ot burnunuzun önünde bitermiş dostlarım. Bunu benimle uğraşmak için geldiğine emin olduğum beşli arkadaş grubuna bakarak rahatlıkla söyleyebilirim.

"Hâlâ hayattan nefret mi ediyorsun bücür?"

"Hayattan değil sizden nefret ediyorum Mert. Anlatabiliyor muyum?"

Küçük bir kahkaha atıp eliyle saçlarımı karıştırmaya kalktı. Buna izin vermeden bileğini tuttum. "Eline, ayağına mukayyet ol çocuk."

Bileğini elimden çekip sert olduğunu düşündüğü bakışlarla bana baktı. Oysa ki beyinsiz gibi görünüyordu.

"Nasıl konuşuyorsun sen benimle?"

"Nasıl konuşmamı beklerdiniz Mert Hazretleri? Defol git tepemin tasını artırma benim."

Diğer çocuklardan biri elimde ki tostu alıp çöpe basket attı. Oturduğum banktan kalkıp çocuğum bacağına tekme attım.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?" Diye yükseldiğimde Mert kolumdan tutup saçlarımı karıştırdı.

"Ben bir şeyi istediğimde buna engel olamazsın. Bunu öğrenemedim mi Zeynep?"

Sinirden ağlayacak raddeye gelmişken dirseğimi karnına geçirdim. "Bana zor kullanıldığında şiddete meyilli hâle geliyorum. Sen de bunu öğren şerefsiz!" Diyip bu sefer bir de bacağına vurdum.

Diğerleri üzerime doğru gelirken sıçmıştım dostlarım. Ama oradan kurtarıcımın geldiğini gördüm. Hayır, hayır. Taha'yı falan görmedim. Gelen canını yediğim okul müdürümüzdü.

"Ne oluyor gençler?"

Çocuklardan biri elini koluma atıp beni kendine çekti. Bir gün çok fena dayak yiyeceklerdi benden.

"Arkadaş ile şakalaşıyoruz hocam." Diyip kolumu sıktı. Bu hareketi susmam gerektiğini falan söylüyordu sanırım. Ama ilgilenmedim.

"Yoo hocam. Beni dövmeye kalkıştılar."

Şevket müdür Mertleri odasına götürdü. Giderken biraz tehtide maruz kalmam çokta önemli değildi dostlarım. Bu da hayatın heyecanı işte.

Büyük ihtimalle bundan da yırtacaklardı ancak en azından şimdilik onlardan kurtulmuştum.

Sarsak adımlarla okul binasına yürürken onu gördüm.
Zaman büküldü, yerçekimi yok oldu. Kuşlar takla atmaya, insanlar anlayışlı olmaya başladı.

Kalbim durdu.

BİLEKLERİNİ KESEN ÇOCUK İLE SAÇLARINI KESEN KIZ//YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin