Engel Olamadığım Gözyaşlarım

29 1 0
                                    

Merhaba! Bu ilk bölümüm gördüğünüz üzere. Bunu yayımlarken beklentimin olmadığını bilmenizi isterim. Sadece yazmak istediğim için yazıyorum ama umarım beğenirsiniz ve okumaya devam edersiniz. Sizleri seviyorum. Yakında görüşürüz...

Ne yapacağımı bilmez bir şekilde etrafıma bakıyorum. Evet gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. Yutkunuyorum ve ağlamamak için kendimi zorluyorum ama gözyaşlarım bu çabama karşı galip geliyor. Kendimden iğreniyorum. Bu iğrenç şeyi , söylemeye bile dilimin varamadığı laneti ben ablama nasıl yapmıştım , nasıl? Ve gecenin karanlığı içinde olan denizin dalgalı sularına bakarak "Bunu nasıl olur da yaparım? Bunu nasıl olur da ablana yaparsın Zeynep? Ha söylesene." diyerek kendime bağırıyorum. Şu an ölmek dışında başka hiç bir şey istemiyorum sanırım. İnsanların bana olan anlamsız bakışlarını yok sayıyorum. Gözyaşlarım artıyor , gözyaşlarımla birlikte hıçkırıklarımda artıyor
. Hiç bir şey yapamıyorum , elimden hiç bir şey gelmiyor. Tek dileğim zamanı geri alabilmek. Küçükken ablama "Ben zamanı seninle olduğum ana götürerek seninle tekrar oynamak , vakit geçirmek istiyorum. Okula gitmeni istemiyorum. Benimle kal istiyorum. Beni bırakmanı istemiyorum." derdim. Evet ona çok düşkündüm. O da bana karşı "Sana bir sır vereyim Zeynep. Zaman senin elindedir. Onu istediğin gibi kullanabilirsin. Ve emin ol ben hiç bir zaman seni bırakmayacağım fıstığım." der ve göz kırparak çıkardı evden. Ben de gerçekten zamanı istediğimiz gibi kullanabiliriz diye her gün o gelene kadar düşünürdüm. Ama şimdi büyüyünce anladım ki olamaz , olmaz. İstesek de olmuyormuş. Bunu öğrenmiş oldum. Öğrenmemiş olmak isterdim. Keşke büyümeseydik , keşke büyüyüp canımın parçasına böyle bir hata yapmasaydım.

~

Gitmek zorundaydım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama bildiğim tek şey gitmek zorunda olduğumdu. Daha fazla kimsenin canını yakmak istemiyordum. Yeteri kadar yakmıştım. Ayaklarım benden bağımsız bir şekilde ilerlemeye başladı.

~

Aşıklar sahilinden Sakarya Caddesine kadar geldiğimi fark ettim. Buralarda ne çok anımız vardı ablam ile. Ama şimdi hepsi yabancıydı ve en kötüsü buna benim sebep oluşumdu. Aşıklar sahilinden dönerken kendimizi şımartmak için hep Limon Cafe'ye girer waffle ve limonata alıp sanki ilk defa tatmışız gibi mest olurduk. Gülümsedim , anılarımız aklıma gelince. Kendimden tekrar nefret ettim. Bunlar olmamalıydı , benim güzel ablam bunun acısını yaşamamalıydı. Zorlanıyordum ve engel olamadığım gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıp dudağıma geliyordu. Onun ardından Ağustos ayının serin esen akşam rüzgarı ıslak yanaklarımı kurutuyordu ve bunun etkisiyle omuzlarıma kadar gelen kahve rengindeki düz saçlarım uçuşuyordu. Ağustos ayının ortalarındaydık. Sinop'un rüzgarı serttir ve Sinop'un rüzgarına alışıktım ama içimdeki o hisse alışık değildim. Bu hissi ilk defa tadıyordum. Keşke hiç tatmış olmasaydım.

~

Evet gelmiştim. Yaklaşık yarım saat geçmiş olmasına rağmen bana yıllar geçmiş gibi geliyordu ama gelmiştim işte Gelincik'e. Bizim küçüklüğümüzün geçtigi Gelincik Mahallesi. Evimizin olduğu mahallemize.

~

Ama giremezdim eve... Sonsuza kadar girmemeliydim. Gitmeliydim. Ve hemen yolun kenarındaki dolmuş durağına geçtim gitmek için. Yaklaşık iki dakika sonra dolmuş geldi ve otogara gitmek üzere yola çıktım...

~

Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra biletimi aldım ve otobüsümü aramaya başladım. Beklediğimden çok daha kısa sürdü. Koltuk numarama bakarak nerede oturacağımı buldum ve vakit kaybetmeden bana ayrılmış olan koltuğa geçip oturdum. Elimde ne bir çanta ne bir bavul hiç bir şey yoktu. Ruhum ve ellerim bomboş gidecektim. Montumun cebinde sadece cüzdanım ve telefonum vardı.

~

Ne olmalıydı? Bilmiyordum. Bir kaç hafta öncesine kadar her şey daha farklıydı. Şimdi hiç bir şey düşünmeden yola çıkıyordum. Buradan gitmem gerekiyor. Hâlâ sadece bunu biliyorum. Vicdanım böyle rahatlamayacaktı bunu biliyordum ama şu an gitmek dışında hiç bir seçeneğimin olmadığını da biliyordum ve bu yüzden gidiyordum. Gerekli uyarılar görevliler tarafından yapıldıktan sonra otobüs hareket etmeye başladı.
Ankara'ya...

Umarım beğenmişsinizdir. Beğenmediyseniz de canınız sağolsun. Öpüldünüz!

HATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin