İltuğ Bey torunuyla yapacağı av için oldukça heyecanlıydı. Belki o buruşmuş suratından ve ak saçlarından geriye kalanları kanıtlama fırsatı yakaladığı için mutluydu. Yüzü gülüyordu, "İşte evlat, senin aldığın nefes kadar geyik avladım ben. Yerinde olsam iyi dinlerdim,buralarda dedenden iyi avcı yoktur." konuşurken gülüyordu. Ildız bir an acaba yayı gerip ok atabilecek mi diye düşündü. "Dedem, umarım elimiz boş dönmeyiz, yoksa getirmemizi umdukları geyik yerine sofrada biz oluruz" dedi alaylı bir şekilde. İltuğ Bey -beyliğinden beriye kalanıyla- " Beni bilmemde , o sofrada sen kesinlikle olursun." dedi. Bu arada bozkırın otlaklarından çıkmış, ormanın karanlığına doğru ilerliyorlardı. İltuģ bey birden çömeldi ve "şşt işte orada"dedi. Ildız dedesinin işaret ettiği yere doğru baktı, bir şey göremedi ama hala gözleri oradaydı. Dedesi "İşte, artık karşımıza bir geyik çıkarsa nasıl davranman gerektiğini biliyorsun." dedi yüksek sesle bir kahkaha attı. Ildız dolandırılmanın acısını yaşıyordu. Halbuki yayını çıkarmış, sadağından okunu eline almış olmayan bir geyiğe doğru germeye hazırlanıyordu. Afallamıştı, birden dedesi gözden kayboldu. "Dedee!" Diye seslendi Ildız, ses veren yoktu. Endişelendi birden, koşmaya başladı etrafa bakınarak . "Dede!" diye bağırıyordu. Koşarken birden yere kapaklandı,dedesinin o kahkahasını tüm yurt duymus olmalıydı. İltuğ Bey, gülmekten nefessiz kalmıştı. Öksürdü ve Ildız'ın taklidini yapmaya başladı " Düdeea, nerdesin" Ildız'ı kaldırdı ve şöyle dedi "Artık ormanda deli danalar gibi koşturursan başına gelecekleri biliyorsun aslanım" Ildız bozulmuştu ama belli etmedi "Haklısın dede,daha dikkatli olmam gerekirdi."
Ildız çok ağırbaşlı, dürüst ve saygılı biriydi. Tek çocuk olarak büyümesine rağmen 8 yaşında hiçbir şımarıklık, yaramazlık belirtisi yoktu. Çevresi tarafından bu iyi huylarından dolayı çok sevilen bir gençti Ildız. O akşama kadar dedesiyle vakit geçirdiler, dönmeye yakın dedesi dala konan bıldırcını gözünden vurarak marifetini göstermeyi bildi. Okunu çıkarmadı yaşlı adam, tüm obaya İltuğ Bey daha yaşlanmadı göstermeliydi.
İltuğ Bey'den sonra boyun en yetkilisi kardeşi Saka Bey'di. Onunda iki erkek oğlanı vardı, ikiside yirmisini geçmiş , erlerle beraber düzenli olarak talim yaparlardı. Tapgaç ve Kapgan kardeşler diye bilinirlerdi cevrede, büyük olan Tapgaç evliydi ve dört yaşlarında bir erkek oğlanı vardı.
Obaya vardıklarında Kapgan onları karşıladı. "Amca, saygısızlık etmek istemem ama tüm boyu bir bıldırcınla mı doyuracaksın?" Dedi gülmemeye çalışıyordu.
Saka Bey çadırdan çıktı, "İltuğ, evet biliyorum torununa avlanmayı öğretirken iyi av yapamadın değil mi?"
İltuğ cevabı yapıştırdı " Senin oğlan bıldırcını beğenmemiş kardeşim, eh gitsin bıldırcını gözünden vuran bir babayiğit bulsunda getirsin karsıma."
Saka Bey dedi " Oo , kardeşim yay germeyi unutmamış, 55. ad gününü daha dün gibi hatırlıyorum. Bakalım daha ne kadar o yayı gerebileceksin kardeşim."
İltuğ bozuntuya vermedi " Sen kendini çocuk mu sanırsın hala, sende en az kırk varsın değil mi kardeşim?"
Kahkaha seslerini ,kendilerine doğru gelen atın nal sesleri bastırmıştı. Gelen bir Türktü ancak hangi boya mensub olduğunu anlayamadılar başta. Adam gür sakallı,iri vücutlu biriydi. Hızlıca atından indi ve dizini yere vurarak selamladı boy beyini. "Beyim, Hanımızın emridir. Obanızda yapılması planlanan ad toyunun iptali gereklidir. Sonraki baharda tüm boybeylerini erleriyle birlikte Ötüken'e bekler."
İltuğ Bey bu ani gelişme karşısında dilini yutmuşa döndü. Ulağın uzattığı mektubu aldı ve eliyle gitmesi gerektiğini anlatan bir işaret yaptı. İltuğ bir kaç subayını durumla alakalı bilgilendirdi. Ayrıntılı bilgi almak amacıyla Kapgan'ı Ötüken'e göndermek en akkıllıcasıydı. Hazırlanması için sabaha kadar zaman verildi. Kapgan söylenenleri başıyla onayladı, çadıra hazırlanmak için geçti. Herkes dağılınca Ildız dedesine yalvarmaya başladı " Dede lütfen bende Kapgan amcayla Ötüken'e gideyim. Söz, yaramazlık yapmam."
İltuğ bey "Amcan izin verirse benden de izinlisin evlat." Ildız koşarak amcasının çadırına girdi. Biraz sonra çıktı, yüzündeki gülümsemeden onay aldığı anlaşılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göğün Oğulları
Ficción históricaÜstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutu vermiş, düzene soku vermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Or...