Jimin tüm metal eşyalarını ve avukat kimliğini gardiyanın uzattığı sepete bıraktıktan sonra uğursuz bir bip sesiyle kontrol kapısından geçti. Bir gardiyan ona eşlik edip görüşme salonuna doğru yolu gösterirken Jimin biraz gergindi. Kızın anne olmaktan bihaber annesi, görüşmek istediği insanların başında gelmiyordu.
On tane icra davasının üstünde çalışmayı yeğlerdi şimdi. Yoongi'yle dosyaları değiştirdiği için biraz pişmandı. Muhtemelen Yoongi olsa davalara girer, olaylar onu üzse de, bu kadar işin içine girmezdi. Zaten Jimin'i hep tüm davalara duygusal yaklaşmakla, tüm davaları kişiselleştirmekle suçlardı. Jimin ilk defa ona hak veriyordu, kalbini taşlaştırmalı, yoluna bakmalıydı belki de. O yaralı, şanssız küçük kıza herkes nasıl sırtını döndüyse o da öyle kulaklarını tıkamalıydı. Ama Jimin'in yapabileceği bir şey değildi bu. Ben insanım diyenin, yapabileceği bir şey değildi.
Ağır metal kapı gıcırdayarak açılınca Jimin pis bir güneş ışığının doldurduğu geniş görüşme salonuna süzüldü. Gardiyanın arkasından "25 dakikan var." deyişini duydu.
Kadını yine geçen geldiğinde oturduğu masada buldu. Yüzünde yine umursamaz bir ifade, sırıtışa benzer bir şeyler vardı. Jimin sandalyeyi çekip karşısına otururken ifadesizdi, biran önce konuşup kestirip atmak istiyordu bu işi.
"Devlet çocuğun velayetini senden alabilir. Bunu istiyorsan yazılı beyanın gerekiyor."
Kadın sahte bir heyecanla gözlerini kocaman attı. "Kalem ver. O kızdan kurtulmak için roman bile yazarım!"
Bazı insanlar vardır, diğerleri onları öldürseler, işledikleri günaha değmeyeceklerini düşünürler. Jimin bu kadının da o insanlardan olduğunu düşünüyordu. Tüm kemiklerine kadar nefret ediyordu kadından.
"Neden o zaman? Neden bu dünyaya getirdin onu?"
Kadın omuzlarını silkti. "Bir hataydı. Ben de istemedim, aldırmak istedim. Ama ona bile param yetmedi. Bizim gibilerin yaşama hakkı bile yoktur, bir de başka birine mi yaşama hakkı verecektim. Başımdan al şu kızı."
Jimin önüne bir kağıt bıraktıktan sonra kadının dosyasına baktı. Çocuk istismarı tek suçu değildi. Ufak tefek hırsızlıklar, küçük çaplı kavgalar, yaralama. Amma da belalı çıkmıştı. Çocuğu almak en mantıklısıydı zaten.
Kadın yazdıklarını bitirdikten sonra Jimin dosyayı toparlarken konuştu. "Ay sonunda görülecek davayla Moonah senden alınacak. Ama sen çocuk istismarından burada yatmaya devam edeceksin. Bye bye özgürlük! Umarım burada çürürsün."
Ve sandalyesini hızla itip ayaklandı ve kapıya adımladı. Bu uğursuz yeri arkasında bırakmak istiyordu.
_______________________________
Zili aralıksız çalan Jimin çok yorgun hissediyordu. O sırada kapı hızlı açıldı ve uzun boylu adam Jimin'den daha yorgun bir ifadeyle gülümsedi. "İçeri gel, sana sıcacık bir yeşil çay doldururum."
Mevsim dönmüş, sözde bahar aylarına çoktan gelmişlerdi ama yine de hava hala soğuktu. Jimin sıcacık eve adımını attı ve bir anda koridordan hızla koşarak gelen birisi bacaklarına sarıldı.
"Jimen Amca!"Jimin eğilip şefkatle kızı kucakladı. "Benim güzel kızım! Nasılsın bakalım."
Namjoon gülerek mutfağa yönelirken seslendi. "Hop. Şunda anlaşalım ki o benim kızım! Sonunda benim de bir kızım oldu!"
Jimin kıkırdayıp kucağındaki kızın saçlarını okşadı. "Bu baban, harika bir adam değil mi Minseo? Moonah Abla nerede?"
"Benim odamda Jimen Amca. Ben ona boyalarımdan verdim ve resim yapmasını istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh!Baby Series: Baby Angel ✔
FanfictionJimin'in amacı bu çocuğa kalıcı bir yuva olmak değildi. Ama annesi, Sosyal Hizmetler, bu çarpık toplum, bu küçücük kıza çocukluğunu borçluydu. Jimin'in amacı çocuğun güzel bir aileye sahip olması için aracı olmaktı. Bunu yapabilirdi, en azından bunu...