{3} Two Strangers

1.9K 176 45
                                    

Çalar saatin sesinin son derece sinir bozucu olduğuna kanaat getiren Jimin son hız yataktan fırlayarak saati kapattı.
Gözlerini ovuşturarak etrafa bakındı. Sahi niye bu saatte uyanmıştı ki?

Telefonun aniden çalmasıyla irkilerek telefonu eline aldı. Ekranda yanıp sönen isim kısa ve öz bir konuşmanın habercisiydi.

"Söyle canımın içi."

"Kes. Büroya gelmedin."

Jimin kısa bir kahkaha patlattı. "Özledin mi Yoongi? Gelmedim çünkü bakmam gereken bir çocuk var. İzinliyim, homeoffice."

Yoongi'nin homurdandığını duydu. "Şu yedilinin birinden daha çocuk bakmakla ilgili bir şey duyarsam şoktan öleceğim. Olay ne?"

"Ne olacak, bana kilitlediğin davadaki çocuk. Yanına yerleştirilen aile bakamıyordu, geçici bende kalacak. Annesinin davası görülene kadar."

"İyi. Görüşürüz sonra."

Jimin afalladı. Bir yorum yapsaydı bari. "Görüşürüz." diyerek telefonu kapattı.

"Ruhsuz yahu bu adam. Ruhsuz!" diye söylenerek ayaklandı. Yatağını kapatıp mutfağa gitti. Sessizce su kaynattı, kahvaltı hazırladı.

Sonra Moonah'nın kaldığı oturma odasına girip çocuğu uyandırmak için ona doğru ilerledi. Aynı zamanda için cız etti. Kız bacaklarını karnına çekmiş, dertop olmuş, son derece savunmasız uyuyordu.

Burnundan çıkan cılız nefesi saçlarını uçuşturuyordu. Yaşından en az iki yaş daha küçük gösteriyordu. Jimin iç çekti.

Kızın yanına adımlamış ve uyandırmak için nazikçe omzunu sarsmıştı ki kız bir anda irkilerek uyanıp ağlamaya başladı. Jimin ne yapacağını bilemeyerek donup kaldı. Kız duvarın dibine büzülmüş, gözlerini kapatmış ağlamaya devam ediyordu. Jimin yere çöküp oturdu.

"Benim. Burada kimse sana zarar vermeyecek. Sakin ol lütfen."

Kız içini çekerek karşısındaki adama baktı.
Sonra yavaş yavaş büzüldüğü yerden doğruldu. Jimin tekrar konuştu. "Kahvaltı etmek ister misin? Seni bu yüzden uyandırdım."

Kız belli belirsiz başını salladı. Yataktan inip Jimin'den olabildiğince uzak bir noktada durdu. Jimin uzaklaşınca o da bir adım atıyor, ancak Jimin durursa o da duruyordu. Bu şekilde yavaşça mutfağa kadar geldiler. Jimin masaya oturup çocuğa da gelmesini işaret etti. Kız güvenli mesafeyi koruyarak masanın kenarına ilişti. Jimin kahvaltılıklardan ve yaptığı kreplerden kızın tabağına koyarken elini ona doğru her uzattığında kızın irkilip kendini kapattığını fark etmişti.

Bazı izler silinmezdi, son derece kalıcı olurdu. Kızın travması ve korkuları da ne kadar geçerdi bilinmezdi.

Jimin çocuğun daha rahat olabilmesi için sohbet açabilmeyi denedi. "Hiç arkadaşın var mı? Ya da var mıydı?"

"Yok."

Pekala bu fazla net olmuştu. Jungkook çocukla iletişim kurmak istiyorsa, net cevaplı sorular sormamasını söylemişti. Daha uzun bir cevap alma ihtimalini bulunduran bir soru düşündü.
"En sevdiğin oyuncağın neydi. Sana bir tane alalım. İster misin?"

"Oyuncağım yoktu."
Çocuk tekrar başını eğip tabağıyla ilgilenmeye başladı. Jimin çocuğu biraz kendi haline bırakmaya karar verdi. Biraz alışınca elbet konuşurdu, her şey iyi olurdu.

Kahvaltıdan sonra her şeyi topladıktan sonra çocuğun ortadan kaybolduğunu fark etti. Telaşla etrafa bakınıp tam seslenecekken, çocuğun uyuduğu odanın kapısının kapalı olduğunu fark etti. Odanın kapısını yavaşça açıp içeri baktığında çocuğun öylece oturduğunu gördü.

Oh!Baby Series: Baby Angel ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin