İçeri girer girmez eskilerin havasını hissettiren bir mekandı. Kare yerden yükseltmeli bir sahnede kullanılmadığı belli olan eski bir mikrofon vardı. Sahnenin iki yanında da kirişler vardı ve oralardan uzanan neredeye 10-11 civarı ip ve üzerlerinde farklı çiftlerin fotoğrafları. Orada bizimde olmamızı çok istemiştim. Ve sen aklımı okumuş olmalısın ki mekandan ayrılırken bir fotoğraf için, dünden hazır olan beni, ikna ettin.
Önce bir kaç kahvaltılık şey atıştırdık. Sonradan buranın sadece tatlı çeşitleri yaptığını öğrenmiştim. O atıştırmalıkları sen hazırlamıştın. Sonra etraftakilere uyarak dans etmeye başladık. Bu konuda çok iyiydin. Ben ise biraz zorlanıyordum. Hem dansta iyi değildim hem de bacağım bu konuda bana hiç yardımcı olmuyordu. Fakat sen bu konuda herkesten öndeydin ve dansımızı kurtardın. Ve biliyor musun ? Oradaki kimse şortum olmasına rağmen bacağıma iğneleyici bakışlarından bir tabak sunmadı. Ya kendilerine sakladılar ya da bunu bir farklılık olarak değerlendirmediler.
Yeniden yerimize oturduğumuz da masada büyük bir pasta ve yanında farklı çeşitlerde ilgi çekici tatlılar vardı. Pastayı kesmeden yemeye başladığında çok güzel gözüküyordun. Küçüklüğüne dönmüş gibiydin adeta. Ben sana bir kez daha dalmışken, bana döndün ve hala her şeye şehvet dolu gözlerle bakışımı süzüp gülmeye başladın. "Yine daldığını söylemeden önce yemeye başlarsan iyi olur" Tanrım cevap veremeyeceğim yerden vurdun. Bende görüldü atmayı tercih ederek yemeye başladım.
Bir yandan yiyor bir yandan da burayla ilgili şeyler anlatıyordun. "Burası annem ve babamın yeriydi. Yani her şeylerini burada yaparlardı. Düğünlerinde ki pasta ve diğer tüm yemekler de buradandı. Tanıştıkları ilk zaman ikisi de farklı biriyle buluşmak için randevuya gelmişti. Kasada konuşup birbirlerinin numaralarını almışlar. O zaman bile çok çapkınlarmış. İnanabiliyor musun ?" İkimizde gülmeye başlamıştık. Sen anlattıklarına gülüyordun ben ise senin gülüşüne. Yine çok güzeldin. Ya da tanışmamızdan itibaren gözüme güzel gelen tek insan sen olmuştun, bilemiyorum.
Çatalına aldığın bir parça keki bana uzatarak övmeye başladın "bunu yemeden buradan çıkmayacağını bilemen gerek bu benim favorim."
"Senin beğendiğin şeylerin kötü olma ihtimali yok biliyorsun değil mi ?"
"Hadi ama sadece şunu ye şuan dikkat dağıtmak için kötü bir zaman"
Dikkat dağıtmak mı ?"Pekala hikayeme döneyim"
"Tabii"
"Onların tanışmasının üzerinden iki ay bile geçmeden beni yapmaya karar vermişler. Dokuz ay sonra da hayatlarının tamamen değiştiğini söylüyorlar. Ama onlara göre erken doğmuş olmamın güzelliklerini şimdi görüyorum. O yamaca köpeğiyle gelen çocukla yaşım aynı olmasaydı ne yapardım bilemiyorum"
Burada araya ben giriyorum, şaşkın bir şekilde.
"Yaşımızın aynı olduğunu nereden biliyorsun ? Sormadın bile."
"Taktığın o bileklik okulumdaki neredeyse herkeste var. Ve kullanan kişilerin neredeyse hepsi benim yaş grubumdan. Üst sınıflarda ya da altlarda görmedim pek"
"Güzel"
"Güzel olan nedir ?"
"Dikkatli birisin. Adını değiştirdiği kişinin aptal olmasını kimse istemez."
"Kesinlikle aptal değilim"
"Değilsin. Ama bakalım hipotezin doğru mu ?"
"Pekala 11. sınıfım"
"Önemli olan sınıf değil yaş. Kaç doğumlusun"
"2003"
"Yani 17 oluyorsun"
"Daha olmadım 14 Ekim doğum günüm"
"Bildin"
"Yani sende 16 yaşındasın"
"Bir hafta önce doğum günümü"
"Yani 2 Mart"
"Evet"
"Bunu kutlamamız lazım"
"Şuan yediğimiz onlarca pasta bunu kutlamak için diye düşünebiliriz. Bu bana uyar"
"Ama bana uymaz. Bu bizim ilk buluşmamız olmalı senin doğum günü kutlaman değil"
"Bu da bana uyar"