Koro eşliğinde tabiat ananın bestelediği şarkıyı ellerinden geldiği kadar en iyi şekilde söylemeye çalışırmışçasına cıvıl cıvıl şakıyan kuş sesleri, yakında ölecekleri kısa ömürlerinin varlığı yokmuşçasına özgürce kanat çırpan mavi ve mor kanatlı kelebekler uçuşuyordu. Huzurlu ılık rüzgarın, genç adamın yattığı ince kilimin üzerinde, etrafında çevrili olan saydam tülleri uçuşturuyor, her gelişinde rüzgarın habercisi olan, nereden geldiği belli olmayan bir zil ve tahtaların birbirine nazikçe vurarak melodik bir ses çıkarması; yakınlardan gelen suyun sesi ve mor lavantaların birbirlerine değmesiyle çıkan seslere karışıyordu.
Alev topu, gökyüzünde en görkemli yerini almışçasına aydınlatmadığı bir nokta dahi kalmazken güneş ışınları, teninizi yakmıyor ve aynı minik sinek ısırıkları gibi teninize işliyordu morötesi ışınları.
Yattığı ince kilimin altındaki çimenler sırtına işlerken doğruldu, okyanus gözlü genç adam. Çevresinde uçuşan tüllerin ardındaki nefes kesici doğanın manzarası ile gözlerini ovuşturdu. Buradaki oksijenin varlığı bile farklı iken ciğerlerine çekti, havayı. Ayaklarının dibindeki sonsuz lavanta tarlaları ve yer yer şeftali ağaçları bulunurken; devler tarafından kemirilmiş gibi duran yemyeşil dağlarla çevrili doğanın ortasında akan şelalenin uzaktaki sesi, Giyuu'nun kulaklarına havada süzülerek geliyordu.
Ayağa kalktığında üzerindeki kıyafetlerin farklı olduğunu gördü: Günümüzden uzak geleneksel siyah bol bir kimino giyiyor, üzerinde ise hafif, uzun bir ceket, yarısı kırmızı yarısı ise geometrik desenli idi. Altında ise üzerindeki siyah kiminosuyla aynı bol bir şalvarı baldırlarından beyaz, tozluğa benzer bir sargıyla bağlanmıştı.
Tüllerin arasından geçip muhteşem doğayı önündeki ince engelin kalkmasıyla yeniden etrafını incelemeye koyulmuştu.
"En son, okyanusa düşüp bilincimin kapandığını hatırlıyorum lakin buraya nasıl geldim?" düşünceleri ile ensesinde toplu olan saçlarını ve salık olan uzun perçemleri tatlı rüzgarda dalgalanırken ayaklarını yumuşacık toprakta adımlamaya başladı. Bulunduğu cennet gibi doğa, sanki tüm damar yollarındaki tıkanıklığı açmış, sigaradan ötürü yıpranmış ciğerlerinde tek bir zehirli hücre bile bırakmamış, ruhu ve zihnini allak bullak ederek tonlarca ağırlığı söküp atmıştı, sanki. Giyuu, olduğundan daha genç, ve ilk defa yaşamı bu kadar yaşıyor gibi hissediyordu.
Morun en güzel tonuna sahip olan uzun lavantaların arasına karışıp elleriyle nazikçe lavantaları okşar iken, "Onun gözlerinin rengi, hiçbir lavanta da olmayan bir tondaydı." sözleri zarif dudaklarından çıkarak doğanın seslerine karışırken.
Zihnine yeniden sevgilisi geldiğinde, kısa süreliğine onun varlığını unutturmuş olan peşi sıra gelen vaziyetler sonrası neredeyse hissetmediği kalbi, yeniden 'hey ben de buradayım' diyerek sanki bulunduğu göğüs kafesinde, ona bağlı olan damarlardan sökülerek yerçekimi kanunlarına hakaret ederek düşmek istercesine ağırlaşmıştı. İnce kaşları çatılmış, beyaz yüzündeki ton iyice kağıt rengini almıştı. Ellerini göğsüne götürerek kalbinin olduğu yerdeki kumaşı sıktı. Yeniden nefesi daralıyordu ve çevresindeki doğa bunu umursamıyor gibi dursa dahi yaklaşan kara bulutlar, güneşi perdelemek ve sahneye çıkmak üzereydi. Fırtına kopmadan önceki sessizlik, kuşları hatta şelalenin akışını dahi durdurmaya yetmişti.
"Sonunda uyanmana sevindim, hoş geldin." koyu, kalın ve bir o kadar eşsiz, dolgun ses Giyuu'nun kulaklarına dolar iken kara bulutlar gökyüzünden silinmiş; çiçekler daha da gürleşmiş, suyun sesi daha da yankılanır olmuştu. Giyuu, kafasını yerden kaldırıp karşısındaki adamın lavanta gözleri mavilikleriyle yapboz parçası gibi uyumla birbirlerine oturup tık sesi çıkarması ardından, yeniden daha o komut vermeden hareket eden ayakları ile karşısındaki adamın bedenine kollarını doladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
okyanus uykusu | sabigiyuu
Fanfic"Sana öyle ihtiyacım var ki ölebilirim Seni öyle seviyorum ki, İşte bu yüzden seni ne zaman istesem Tek yapmam gereken hayal etmek." ☾ All I have to do is dream - The everly brothers [kimetsu no yaiba | sabito x giyuu | modern au]