intro.

23 3 2
                                    

yıllardır kimsenin ayak basmadığı bir tavan arası.

havasına bir insanın soluğu karışmamış, toz tanelerinin birbirleri üzerine binerek minik kasırgalar yarattığı yer. canlılığa dair bir tane bile belirti yok. yıllardır olmamış. her gün değişen bu dünyanın içinde, bu oda aynı kalmış.

dünya üzerinde bir cehennem gibi. değişime muhtaç olan aciz insanların bir haftadan fazla dayanamayacağı bir atmosfer.

ama bu cehennemin bile bir konuğu var. dünya üzerinde gerçekten de yalnız bir yer yokmuş demek ki; insan nereye giderse gitsin, zihninin sessizliğine kavuşamayacak. geceleri uyuduğu yatağında yalnız olduğunu sanıp kendini avutacak.

ama konumuz insanlar değil. bu tavan arasının konuğu insandan çok daha üstün bir varlık.
bir duygu.
bir tanrı.
umut.

zamanında yaptığı şeylerin cezasını bu tavan arasında çeken duygu. kendi evreninden kovulmuş, bu kocaman aynanın içine hapsedilmiş ve insanların vicdanıyla yüzleşmek için dünyaya sürülmüş bir duygu. tanrılıktan kovulmuş bir tanrı.

umut duygusunu yaratan kişi olmasına rağmen, şimdi aciz bir insanın bedenine sahip.
gidebileceği yerlerin sınırı olmamasına rağmen, bu aynada sıkışıp kalmış.
bir zamanlar yönettiği insanların yardımına muhtaç.

güzel, harika bir hikaye başlangıcı. umut duygusu cezasını çekerek insanlara tekrar kavuşuyor ve sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar. herkes o gece mutlu uyuyor ve hikaye böyle bitiyor.
ne güzel olurdu.

bu hikaye öyle değil. "beceriksiz" bir tanrıdan bahsediyoruz, insanlara vermesi gereken şeyi verememiş.
unutulmakla yüzleşen, her sabah varlığı eksilen bir tanrı.

bunu düzeltebilmek için insanlara ihtiyacı var. tabii ki var, ama minik bir sorun da var. bu tozlu tavan arasında insana dair bir şey varmış gibi duruyor mu?

gerçi, umuttan bahsediyoruz. isminin aksine eli en kirli tanrı o belki de. temiz görünmek için elini kirletmekten çekinmiyor, çekinmedi de ve çekineceğini hiç sanmıyorum.

ihtiyacı olan insanı kendi ayağına getirecek, ve onu dünyanın en umutlu insanı yapacak. cılız bedenini sonuna kadar kullanacak, umutla dolduracak ve ondan beslenecek. onu bir kaynak olarak kullanarak tüm insanlığa yayılacak ve tekrar bir tanrı olacak.

yeni bir umut tanrısı doğmadan bunu başarabilirse tabii ki.

fakat, şans bu sefer ondan yana gibi. buna pek şaşırmadım, oradan kovulmadan önce şans tanrısıyla arası gayet iyiydi.

ben size bunları anlatırken, umut planına başlamış bile. kusura bakmayın, artık sessiz kalacağım ve siz birkaç sayfa sonra beni unutacaksınız. umarım umudun hikayesi başarısızlıkla sonuçlanmaz, bu devirde yaşamak istiyorsak umut vazgeçemeyeceğimiz tek şey çünkü. onu destekleyin, olur mu?
şimdi, gerçekten gitmem gerekiyor.

tavan arasının kapısı açıldı.

[-]

hey hey hey. fau konuşuyor.
ne yazıyorum, nasıl olacak bilmiyorum. duygular, tanrılar, biraz drama ve sonrasına bakacağız. beğenirseniz bunu bana söylemeniz tek dileğim, insanlarla konuşmaya açık birisiyim.
introya odaklanarak yargılamayın lütfen, daha bebeklerimi hikayeye sokmadım bile. ayrıca tabii ki, normal bölümler bu kadar kısa olmaz.
öyleyse, au revoir.

the mirror of hope.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin