çalan telefonla kafamı gömdüğüm soru bankasından kaldırdım. kalan son iki beyin hücremle tarih çözmeye çalışıyordum. yarın sınav vardı, sinirle ofladım. bugünü bok ettikte geçmişi kalmıştı anasını satayım.
telefonu elime aldım. ekrana bakmama gerek yoktu. artık alışmıştım, arayan Dua'ydı, boğazımı temizleyip telefonu açtım. kaç aydır tanışıyorduk hâlâ onunla konuşurken heyecanlanıyordum.
"alo."
"Viran, yanıma gelebilir misin?" sesi ruhsuz çıkıyordu. endişelenmiştim.
"Dua, neredesin? bir şey mi oldu?"
"bir şey olmadı. sadece şuan sana ihtiyacım var, lütfen gel." çiçek kızım beni çağırıyordu, nasıl gitmezdim.
telaşla ayaklandığım sırada aklıma başka bir şey takıldı. "ama baban kızmaz mı?"
"Viran, soru sorma n'olur. o adamın ne diyeceği inan ki şuan hiç umrumda değil."
"nasıl istersen güzelim, geliyorum."
-
evin kapısını zar zor çaldım. koşarak gelmiştim. boğazım kurumuştu. Dua kapıyı hemen açtı. evlerinin nerede olduğunu biliyordum ama babası yüzünden hiç içeri girmemiştim. bu ilk olacaktı.
gözlerinin feri kaçmıştı ama beni görünce yalandan da olsa gülümsedi.
"hoşgeldin Viran, geçsene."
içeri geçtim, büyük bir evdi ve soğuk. anne eli değmediği belliydi, gerçek bir yuva gibi hissettirmiyordu.
"iyisin değil mi, kötü bir şey mi oldu?" hâlâ telaşlıydım ama çok şükür görünürde bir şeyi yoktu. konuşmuyordu. ince parmaklarıyla elimden tutup beni odasına doğru çekiştirdi, ayak uydurdum.
bu odayı başka bir yerde görsem Dua'ya ait olduğunu hemen anlardım. duvarlarda sevdiği şairlerin posterleri ve küçük ışıklar asılıydı. bana bundan bahsetmişti, okuduğu bir kitaptan esinlenmişti. neydi adı? ha, 3391 Kilometre.
yatağına oturdu, ben hâlâ etrafı inceliyordum. çiçek kızın güzelliği bulaşıcıydı demek, her yerde belli ediyordu ışıltısını.
"beğendin mi?"
"çok güzel." senin gibi.
nazlı bir kız çocuğu gibi gülümsedi. "Viran, benimle uyur musun?"
"bu da nereden çıktı şimdi?"
"bu şehir boğuyor beni, boynunda soluklanmak istiyorum."
söylediği şeyle nutkum tutulmuştu, hayali bile ne kadar güzeldi. "o zaman... kay bakalım köşeye."
yana kayıp yatakta bana yer açtı, aptal aptal sırıtıyordum. kafasını göğsüme koydu, o da gülümsüyordu. saçlarını öptüm. bu an çok güzeldi, hiç bitmesin istedim. biraz hareket etti, şimdi yüzü boynuma denk geliyordu.
boynumda soluklandı, boynumdan öptü, boynumu yuva belledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
redamancy | kısa hikâye
ChickLit"bakışlar arasında o çipili çipili gözlerini kocaman açan kız esas oğlanın yanına geldi, oğlan yine sessiz, acaba bitmeyen kelime orucu mu tutuyor?" tamamlandı | 230520 instagram-twitter | @nerossable