Uzun zaman sonra yeni bölüm geldi. Yeni yıl hediyesi gibi oldu biraz. Normalde bu bölümün yarısı kadar bir bölüm atacaktım ama daha sonra beklediğinize biraz da olsa değsin istedim ve yazdım. Biliyorum çok beklediniz ama bir süre daha böyle olacak.
Ayrıca bu uzun bekleyişte bile hikayeyi unutmadığınız. Gerek yorumlarda, gerek panomda, gerek özelden yeni bölümü sordunuz. İşte burada. Umarım seversiniz..Ayrıca medyada yeni kapağımız var. Gerçekten yapmak için çok uğraştım ve içime de çok sindi. Beğendiyseniz buraya ufacık bir yorum bırakabilirsiniz.
Kapakta spoiler olduğunu atlamayalım lütfen.
Keyifli okumalar...
•
Darlene uyandığında kendisini çok garip hissediyordu. Gökyüzünün haline bakılınca uyumasının üzerinden saatler geçtiğini anlayabiliyordu. Bu kadar saat uyumasına gerçekten şaşırmıştı çünkü yıllardır bu kadar derin ve uzun uyuduğunu hatırlamıyordu. Genellikle bir iki saat içerisinde uyanmış olurdu. Bazen gördüğü kabus yüzünden bazen içini delip geçen boşluğun verdiği histen dolayı uyuyamaz ve uyanırdı.
Yavaş hareketlerle yatakta oturur pozisyona geldi. Sıkıntıyla derin bir nefes verip yüzünü ovuşturdu. Şu an için her şey kendisine çok ağır geliyordu. İçinde bulunduğu durumdan en hızlı şekilde kurtulmalıydı.
Boy aynasından kendisiyle göz göze gelince kıyafetlerine baktı, aşağıya inecek diye üstünü değiştiremezdi. Havlulu çoraplarını değiştirmeden spor ayakkabısını ayağına geçirdi. Artık aşağı inmeye hazırdı.
Acele etmeden aşağıya indi. Tüm takım geniş salonda bulunan koltuklara yerleşmişlerdi ve güzel bir akşam keyfi yapıyorlardı. Darlene'i ilk gören Steve'di.
"Hey! Uyuyormuşsun, uyandırmak istemedik o yüzden biz bir şeyler yedik. Karnın açsa yemekler buzdolabında, ısıtıp yiyebilirsin."
"Teşekkür ederim, şu an aç değilim. Belki sonra yerim."
"Tamam, sen bilirsin. Gelsene,"
Darlene o zaman hala ayakta beklediğini fark etti. Yine aynı küçük adımlarla boş olan bir tekli koltuğa yerleşti. Varlığı salonda fark edildiğinden beri gergin bir sessizlik içinde olan takıma baktı. Ne düşüneceğini bilmiyordu. Kendini ilk defa bir şeyin bu kadar dışında hissetmişti.
Tony başta olmak üzere takımın onu çok sevdiğini düşünmüyordu. Asla böyle bir salaklık yapmazdı.
Tony ve Natasha'nın kendisinden şüphelendiğini biliyordu. Bruce yorumsuzdu. Steve takımın kaptanı olduğu ve sorumluluklar onun üzerinde olduğu için ona karşı kibar davranıyordu. Yoksa elbetteki Natasha ona kendisi hakkında olan olumsuz düşüncelerini ve yorumlarını aktarmıştı, Tony zaten herkese söyleniyordu. Clint antrenman olana kadar onu sevmiş gibiydi, şu an karşısında çatık kaşlarla kendisine bakmasıyla düşüncelerinin kesinlikle değiştiğini görüyordu.
Darlene tüm hayatı boyunca kendini bu kadar yalnız hissettiğini hatırlamıyordu. İçten içe kendini bu takıma ispatlamak istiyordu; doğrusunu söylemek gerekirse kendini varolmuş, varolan ve varolacak herkese ispatlamak istiyordu. İçerisinde yatan küçük kız derinlerde bir yerlerde sevilmeyi ve kabul görmeyi bekliyordu.
Red Room'dayken bile diğer kızlar tarafından daha akıllı, daha güzel ve daha yetenekli olduğu için sevilmezdi. Hatta o küçük yaşında uykusunda diğer kızlar tarafında öldürülmeye bile çalışılmıştı. Bu yüzden Darlene her zaman tehlikelere karşı hazır olmalıydı çünkü tehlike uyurken bile bizi bulabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARLENE ~Daughter Stark
FanfictionDarlene karşısındaki, birkaç saat içerisinde çökmüş adama bakıyordu. Gözleri ağladığını belli edercesine kıpkırmızıydı. Her zaman düzenli olan saçları bugün dağınıktı. Tony Stark bugün kendi değil gibiydi. Ne olduğunu anlayamadan adam kendisine sarı...