"Söz veriyorum Güven yemin ediyorum bana izin ver yanında kalayım" yalvarıyordum ayaklarına kapanmış beni kendinden uzaklaştırmasına izin vermiyordum. Gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu sızlıyordu derin nefes alıyordum hızlıca ölecekmiş gibi neden bilmiyorum ama yapıyordum. Başımı dizlerinin üstüne koymuştum çekmecenin üstünde durun fotoğraflarımıza bakıyordum naif ve beyaz çerçeve deki resimlerimize belki bir daha asla o anları yapamayacağımız geçmişimize bakıyordum.
"Sen mı seveceksin beni bu halimle gençliğini öldüre öldüre" haykırmaya başladı hiç bir genç bu durumu hak etmiyordu. Öylece izledim onu mahkum olduğu şeylere bacaklarına vuruyordu hiç hissetmediği bacaklarına.
Her bağırışında yerinden kalmak istiyorum ama çabası nafile olmuyordu ve daha çok göz yaşı daha çok haykırıyordu her şeyin daha çoğunu yaşıyordu.
Yüzünü ellerimin arasına aldım şimdi sadece ağlıyordu sessizce belki kendi bile anlamıyordu bu sessizlikle ağladığını ve tükendiğini... Tırnakları ile tekerleklik sandalyenin derilerini sokmaya çalışıyordu acısını böyle çıkarıyordu.
"Aylin git nolursun git ömür boyu böyle olamayız" sakinleşmeye başlamıştı ağlaması biraz durmuş ama sesi hala tam anlaşılır değildi. "Lütfen sakın ol ve öyle konuş Güven" diyip yüzüne düşen bi kaç saç telini geriye attım. Önce derin bi nefes aldı ve kendini düzeltip dik oturmaya çalıştı
"Git diyorum Aylin git" diyip yüzüme baktı "Belki sana göre çok gurur yaptım ama seni kendimle imtihan edemem Aylin"
Tekrar gözümden bir kaç damla yaş geldi ellerimi sıkmaya başlamıştım. "Güven yeter artık biliyorum yaşadığın durum zor ben yaşasam belki daha çok tepki vereceğim ama insalar neler neler yaşıyor"
Öylece yüzüme baktı belki daha çok şey vardı diline dolanan ama oda artık yorulmuştu.
Yüzüne baktım yutkundum çünkü o anlar aklıma geldikçe kalbim sızlıyordu"Keşke gelmeseydin benim yanıma gelmeseydin bu durumda olmazdın" dedim. Ağlamam biraz daha artmıştı o gün yaşamayacaklarım her kadının yaşadığı şeyler olacaktı.
"Ama gelmeseydim o sana" sözünü kestim sesim biraz yükselmişti "Evet o gün gelmeseydin belki kendimi iğrenç bi insan olarak görecektim utanacaktım kendimden senden herkesten belki ben seni kendimden uzaklaştıracaktim. Kirlenmiş görecektim kendim sen bana her dokunduğun başka şeyler aklıma gelecekti kriz geçirecektim"
Yutkundu sadece başını one eğdi yüreğine bir öküz oturduğunu biliyordum her nefes alışının ona haram olduğunu biliyordum ama onun durumdan daha kötü şeyler yaşayanlar da var.
"Kendimi bu olaylarda senden üstün görmüyorum ama keşke gelmeseydin Güven keşke" diyip ayağa kalktım. Arkamda ki koltukta ki cantamla montumu alıp dış kapıya doğru yöneldim. Güven. Onu tam salonun ortasından acısına acı katarak bıraktım belki dediklerim şuan çok gereksizdi yada başta "Gitmem" dememe ragman şimdi onu bırakıp gitmem akılsızcaydı ama ben de içimde ki acıyı kusmak istedim.
Dışarı çıkıp kapıyı sertçe çektim hava soğuktu sert rüzgar yüzümü kas katı etmeye başlamıştı bile ceketimi giyinip bahçeden yola doğru yürüdüm. Bahçe kapısına bakan büyük camdan solana baktım hala baktığım yerde başını eğmiş ağlıyordu.
"Başta o kadar inat edip kalmaya çalışan sen şimdi niye gidiyorum ki" duyduğum sesle irkildim arkamı döndüğüm de evin çalışanı ve Güven'e babasının yapmadığı babalığı yapan Haluk Amca'yi gördüm. "Korkutum mu kızım özür dilerim" diyip yavaşça yanıma geldi. Oldukça yaşlıydı ve hastaydı eşini kaybettikten sonra daha çok çökmüştü zavallı adam.
"Güven kendinden utandığı için seni kovmuyor" diyip salon'a doğru baktı benim de gözlerime ona doğru kaydı. " Eğer bir gün onu tekrar sırtına çıkmak ıstediğin de bunu yapamayıp seni eğlendiremeyeceğinden yada dışarıda el ele yürüyen bir çift gördüğünde nevesini kursağında kalacağından korkuyor eskisi gibi olamacağinizdan korkuyor" dedi ve gülümseyerek tekrar bana baktı "Kızlar öyle birini istemeyebilir hele ki genç bir kız gezmek eglenemek sevdiği adamla el ele gezip dolaşmak ister ama biz buna "Kendini beğenmiş" kız deriz. Erkekler ise sevdiği kadını eğlendiremeyecek sevindiremeyecek ve bi gün terk edilme korkusu yüzünden bırakır"
"Ama ben onu çok seviyorum onu hiç bir zaman bırakmam söz verdim yanında olacağım diye" Haluk Amca tatlı bir tebessümle etrafı gösterek "Peki şimdi nerdesin"
Lâl olmuştum haklıydı sözümü tutmamıştım gidiyordum onu acılarla bırakıp gidiyordum aptal kafam. Hızlı adımlarla tekrar kapının önüne geldim ve hızla zile bastım biraz bekledikten sonra güven kapıyı açtı. "Özür dilerim Güven çok özür dilerim"
Hemen içeri geçtim ve salon'a doğru ilerledik "Asıl ben özür dilerim Aylin'im"
Tekerleklik sandalyeyi koltuğun kenarına bıraktım. "Gene göğüsün de yatayım?"
Gözleri parlamıştı küçük çocuk gibi gülümsedi. Kalkmak için benden destek alıp kendini koltuğa baktı. Sırtına yastık koydum ve şöminenin önünde ki pike'yi alıp yavaşsa yanına uzandım başımı göğüsüne yaslayım.Elimle yanağını okşuyordum sırtım de bir şeyler hissetmeye başladım. "Napıyorsun acaba?" Gülmüştü uzun süre sonra gülmüştü yanaklarında ki gamzeler ortaya bile çıkmıştı. "Gamze! Çok seviyorum bunları" parmağımı gamzesinin içine gömüştüm
"Gamzelerim de olmasa zaten ben kimim"Trip atmaya başlamıştı. "Trip mı attın ama ne yapabilirim ki çok tatlı yapıyor seni hele ki kıvılcık saçların aşırı sevimli" gülümsedim.
"Senin de gamzen ve uzun kirpiklerin beni benden alıyor" diyip saçlarımla da oynamaya başlamıştı. Öylece birbirimize bakıyorduk sanki büyülenmişsiz gibi belki de birbirimize büyülenmişsizdir.
"Aylin iyi ki varsın" sıkıca sarıldı bana sanki biri elim alacak da veda ediyormuş gibi sarıldı ama çok güzeldi ve ben herşeyi betimlemeyi severim hoşuma gidiyor.
Tekrardan yüzünü okşuyordum sakalları yeni çıkıyordu o pamuk yanaklarını severken bir yan acı veriyordu. Güven'e sanki fazla kapılmış gibiydim ergen aşık gibi çabucak kapılıyor ve olmayacak dua'ya amin diyordum. Onun bu hali beni üzüyordu evet eskisi gibi olmicaktik bazı şeyleri yapamacaktik ama nefes alıyor hala ve ne olursa olsun onun gözlerinin içine hâlâ bakabiliyordum.
Garsonluk yaptığım yerde özel olarak çalışıyordum yani sadece patron'a veya patron'un odasıyla ilgileniyordum içki götürüyordum, masasını temizliyordum. Bir gün gene içki görürken bana saldırmaya başladı çok çırpınmıştım ama olmadı dokunmuştu bana iğrendim o günden sonra kendimden. O günün akşamı o gitmiş ben hala onun odasında yerde öylece yatıyordum.
O an aklıma nedese onu aramak ondan yardım istemek geldi birbirimizi çok tanımıyorduk aslında ben onu seviyordum ama o bunu bilmiyordu. Korkuyla aradım onu açmıştı ve sesimden korkmuştu "Gel yalvararim kurtar beni burdan" ama acıyla korkuyla adresi nasıl verdim bilmiyorum ama bir süre sonra yüreğimi inleten silah sesleri anladım geldiğini.
Belki silahı vardı belki vurmuşlardı. Korkumdan kendimi kaybetmiştim ağlaya ağlaya kendimi düzeltip üstümü giyindim ve odadan çıktım merdivenlerden aşağa baktım kanlar içinde yerde yatırdı belki beni gördü o an hızlıca aşağa indim.
Vurulmuştu benim yüzümden ölecekti benim yüzümden.
"Aylin iyi mısın? Daldın gittin" diyip güldü sesiyle kendime gelmiştim. "Ha yok iyiyim" diyip ekledim "Yoruldum uykum var" Yalan söylüyordum her şeyim yalandı her şeyim
"Tamam uyu güzelim uyu bugün fazla yorduk kendimizi" saçlarımı okşamaya başlamıştı.
Gözlerim ağlamaktan aciyordu ve kalbim Güven'e yalan söylediğim için sanki taşın altında eziliyordu.Aklım bu düşüncelerle dirense de gözlerim karanlığa bırakmıştı kendini
Güzel yazım yanlışı yaparım yapacak bir şey durumdan ibaret
Umarım beğenirseniz sizi seviyorum 🧜🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girdap Mavisi
Teen Fiction"Sen mı seveceksin beni bu halimle gençliğini öldüre öldüre" haykırmaya başladı hiç bir genç bu durumu hak etmiyordu. Yavaşta yanına gitti öylece baktı sevdiği kadının yüzüne kaç kere incelediği ezberlediği gözleri gene onun üstündeydi. Genç kadın a...