Birbirinin neredeyse aynısı olan günlerden birine uyanmıştı Sercan. Sabah kalkıyor, önce duş alıp ardından sade kahvesini içip koşuya çıkıyordu. Neredeyse bütün koşu yolunu yedi kez koşup evine dönüyor,tekrar duşunu alıp kahvaltısını ediyordu. Altı aydır hayatı monotonluğunu koruyarak ilerliyordu.Elbette ki hiçbir şey aynı değildi. Üzerinden sekiz ay geçmesine rağmen yarışmada yaşadığı her şey,kazandığı bütün deneyimler aklının en ücra köşesinde yatıyordu. Arada yoklasa da, duygularını bir şekilde bastırmayı beceriyordu. Sonuçta 30 yaşında ve kendini bilen bir adamdı.
İlk iki ay herkes, aynı adada konuşulduğu gibi neredeyse her gün partilemiş, kısa küçük tatillere çıkmışlardı.İçkiler içiliyor,yemekler yenip sohbetler ediliyordu.Birbirlerinin hayatına daha fazla dahil olmuşlardı.Ama bir zaman sonra herkesin gerçek yaşantısına dönmesi gerekmişti.Arkadaşlarını ne kadar sevse de Sercan'ın da istediği buydu.Biraz kendine zaman ayırmak istiyordu.
Duygularını bastırmak onun gibi bir için zor olmuştu.Ne hissediyorsa şimdiye kadar açığa vurmak onun karakterinin bir parçasıydı fakat bazen şans ondan yana olmuyordu.Nisa olayı da bunun bir örneğiydi.Evet büyük bir yarışmaya katılmıştı ve hayatı hiç beklemediği düzeyde değişecekti.Bunu biliyordu ama oraya giderken aşık olmak planlarının arasında yoktu.Zaten ilişkilerden yana hiç şansı olmamıştı ve üstelik şimdi duygularını 80 milyon izliyordu.
Çalan telefon Sercan'ı girdiği düşüncelerden çekip kurtardı.
"Efendim kardeşim?" Arayan Sercan'ın göz bebeği Tezcan'dı.
"Abi nasılsın?
"İyiyim,bir şey mi oldu?" Tezcan uykusuna düşkündü ve onu asla pazar pazar sabahın köründe aramazdı.Sercan cümlesine devam etti.
"Sabahın dokuzunda beni arattıran şey ne söyle bakalım?" Tezcan güldü.
"Ece ile doğum günün için plan yapıyorduk." Sercan sakallarını ovuşturdu.
"Abicim kaç kez konuştuk,kutlamayı düşünmüyorum." Tezcan sıkkın bir nefes verdi.
"Kendini hayattan soyutlaman ne zaman bitecek? Kaç ay oldu hala ruh gibi geziyorsun. İki haftada bir Bursa'ya gelen adam neredeyse üç aydır görüntülü bile aramıyor.Endişelenmeye başladım."
Tezcan haksız da sayılmazdı.Sercan'ın hayatı hep magazinsel geçerdi.Bir gün çıkmadıysa diğer üç gün mutlaka dışarı çıkar,arkadaşlarıyla bir iki kadeh bir şeyler içerdi.Hiç olmazsa müzik yaptıkları mekana gider orada oturur,insanlarla sohbet ederdi.
"Soyutlamıyorum sadece daha sakin bir hayat yaşamaya çalışıyorum.Hızlı yaşadım da elime ne geçti?" Abisi doğru söylüyordu ama yine de onu enerjisiz görmek çok üzücüydü.
"Pekala Sercan Yıldırım ısrar etmiyorum çünkü bunu sevmiyorsun.Eğer fikrini değiştirirsen uçarak İstanbul'a geliriz." Sercan güldü ve anne babasını sorup telefonu kapattı.
Hak vermek istemese de Tezcan haklıydı.Tükenmiş hissediyordu.Bütün gün yatmak ve tavanı izlemek diğer her şeyden daha cazip geliyordu ama kendine bir söz vermişti.Artık kendi için yaşayacaktı.Hayatını düzene koyabilirdi,geç kalmış olamazdı.
MERHABA! SON GÜNLERİMİZİN FAVORİ KONUSU SERNİS HAKKINDA BEN DE KURGUSAL BİR ŞEYLER YAZMAK İSTEDİM. HİKAYEMİZ SERCAN VE NİSA'NIN SURVİVOR SONRASI HAYATLARINI ELE ALACAK.UMARIM OKUR VE BEĞENİRSİNİZ.
LOVE YOU xox
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalanlar - SerNis
FanfictionHayatlarının aptal bir televizyon yarışmasıyla kesişmesinden sonra akıllarından silinmeyen tek bir soru vardı: "Başka bir zamanda karşılaşsaydık her şey farklı olur muydu?" Sercan ve Nisa birbirlerini güzel bir anı olarak zihinlerinin en kuytu köşes...