bölüm altı: kazalar

1K 91 229
                                    

anlatım bozukluklarım veya yazım hatalarım olursa lütfen belirtin, iyi okumalar 🥰

jongin çakmağı çakıp dudaklarına yaklaştırdı. ateş tenime değse ne olur diye düşündü ama merakını giderecek kadar cesaretli değildi. giysi odasında burkulmuş ayak bileğiyle oturuyor, ağzı açık bir şekilde bayık gözleriyle ateşe bakıyordu. giysi odası arabası kadar küçük değildi, o kadar büyüktü ki kişisel bir odası bile olabilirdi. ona hayatı parçalanıyor gibi geldiğinde buraya gelir ve her şeyden "saklanırdı".

karısının çift kapıyı sonuna kadar açmasıyla saklanması son bulmuştu. "hiçbir şey işe yaramıyor."

jongin, öfkeden yüzü kızarmış ve vücudu kasılmış kadına baktı. "evlat edinelim?"

"evlat edinmek istemiyorum," sesi de bunu onaylamadığını belirtiyordu. "kendi çocuğumu istiyorum. kendi kanımdan olan bir bebeği."

jongin çakmağı söndürüp tekrar çakıp duruyordu. "o zaman sana yardımcı olamam."

"ama o fahişeye yardımcı oldun."

jongin, krystal'in kyungsoo'dan bahsederken böyle sözler söylemesine alışmıştı artık. en küçük şeyde bile kyungsoo'nun konusunu açıyordu. hatta kyungsoo'nun çocuğuna piç diye hitap ediyordu. karısının kyungsoo'dan nefret etmesi jongin'in umrunda değildi ama artık can sıkıcı bir hale gelmeye başlamıştı. krystal'i sayamayacağı kadar kişiyle aldatmıştı ama karısı hiçbir metresini, kyungsoo'yu aldığı kadar hedef almamıştı.

"onu hamile bırakmak istemedim." jongin rahatsız olduğunu belirtircesine cümlesini uzatmıştı.

"ama bıraktın."

"bıraktım...elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum." jongin omzunu silkti. "yaptığım karmaşıklığı düzeltmeye çalışıyorum ama ne zaman bir şeyi geri almaya çalışsam, daha da fazlası ekleniyor."

krystal dudaklarını birbirine bastırdı. "kurbanı oynama. bu karışıklık senin yüzünden oldu."

çakmağı çakmayı bıraktı. "ne yani kurban sen misin?"

"kocam beni aldattı ve birini hamile bıraktı," yüzü ateş kadar kızgındı. "ve sen benim burada kurban olduğumu düşünmüyor musun?"

jongin tekrar omzunu silkti. "hala zenginsin." alay edercesine cevap verdi. "hala benimle evlisin ki bu da olabileceğinden daha güçlü olduğunu gösteriyor. çocuğunu birlikte yetiştirebileceğin bir babası var. neyi kaybettin? bu durumda kurban olan o çok nefret ettiğin fahişe."

krystal öfkeyle gözlerini kırptı, boğazı düğümlenmişti. "şimdi de onu mu savunuyorsun?"

jongin güldü. "savunmak mı? lütfen, sadece dediğin şeylerin farkına varmanı sağlıyorum. sana özür olarak bir çocuk vermeye söz verdim, değil mi? o zaman kyungsoo'nun konusunu açmayı bırak."

krystal kahve dolu kupasını yere fırlattı, dişlerini sıkıyordu. "görünüşe göre o şeye baya bir düşkünsün. bahse girerim ki onu hamile bırakmadan önce ona hayran kalmıştın, değil mi?" krystal, jongin'e doğru bir adım daha attı. "o şeyin ismini bu evde bir daha söylemeni istemiyorum."

jongin alayla gülmeye devam etti. "kendine bir bak! daha önce hiç görmediğin ya da tanışmadığın bir şeker bebeği kıskanıyorsun. bu kadar acınılası biri olduğunu bilmiyordum, krystal."

"ben de senin seks işçilerini hamile bırakan bir tip olduğunu bilmiyordum. öldükten sonra senin arkandan baya konuşacaklar." jongin cevap vermedi. çakmağını tekrar çaktı ve krystal sinirli bir şekilde odadan çıktı, kahvesi beyaz halıya dökülmüştü.

sugaring for pennies (türkçe çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin