anlatım bozukluklarım veya yazım hatalarım olursa lütfen belirtin, iyi okumalar 🥰
—kyungsoo dünyanın ona hiçbir şey borçlu olduğunu hissetmiyordu. ama en azından biraz nezaket borcu olduğunu hissetti. 'hayat acımasız' dönemini yaşadığını düşünüyordu ama zaten bu dönemi yaşamıştı. eşcinsel ve fakir olarak büyüdüğünden dolayı ne sefalet ve cebelleşme hissi ne de vazgeçme hissi ona yabancıydı. ve bu duygular içinde yeni yeni filizlenmesine rağmen bu kadar acı çekiyordu.
baekhyun'a jongin'in ona cevap verdiğini ve sadece artık ayda bir kere iletişime geçeceklerini, onun da paypal'a para yatırmaktan ibaret olacağını söylemişti. baekhyun'un öfkelenmesi, ondan nefret etmesi beklenildikti ama bundan daha fazla ne yapabilirdi ki? hayatlarının devam etmesi gerekiyordu ve jongin'in bunu kontrol etmesi ikisinin de onayladığı bir şey değildi. baekhyun bile pes etmişti.
kyungsoo işe döndü ve fırıncılık yeteneklerini geliştirmeye devam etti ve yine şeker babacıklarıyla konuşmaya devam ediyordu. hayatına devam etmesi gerekiyordu. her şeyin normal olmasına ihtiyaç duyuyordu. jongin'le tanışmadan önceki normallik.
ve eninde sonunda yine gülümsemeye devam etti. kendini en sevdiği filmlere kahkaha atarken buldu. kendini bir köpek almayı düşünürken buldu. artık her şeyi kabul etmişti ve mutluluk ona geri dönmüştü. hayatında hep mücadele etmişti. bununla da kabullenme ve unutmakla başa çıkmıştı, her zaman bir şeylerle başa çıkmak zorunda kalmıştı, bununla da böyle başa çıkmıştı. umursamadığı veya tanımadığı birinin eline ipleri vermeyecekti, buna karar verdiği zaman ailesine hamile olduğunu söyleyecek özgüveni kendisinde buldu.
baekhyun'u da davet etmişti tabii ki. ailesiyle tanışmış seul'de yaşayan tek arkadaşıydı. geçen yaz onları ziyaret etmeye gittiğinde baekhyun'u yanında götürmüştü ama onu onaylamamalarından korkuyordu. baekhyun gürültücüydü, pisti, ve açık sözlüydü; onların tam tersi. ama kaldıkları süre boyunca baekhyun'un oğullarını nasıl önemsediğini gördüler ve böylece baekhyun kalplerinde bir yer kazandı. o zamandan beri kyungsoo ne zaman büyüdüğü çiftliğe gitmek istese hep arkadaşını davet ederdi.
şu an seul'den iki saat uzakta, çiftlikten de dört saat uzaktalardı. baekhyun arabayı sürüyordu ve kyungsoo da beşinci cips paketini yiyordu.
"doritos'umu tereyağa bandırmak istemem iğrenç mi?" kyungsoo ağzına cips tıkıştırırken sordu.
"ıyy," baekhyun yüzünü buruşturdu. "şimdiden aşermeye mi başladın? bunun için çok erken değil mi?"
kyungsoo omuz silkti. "bir aydır hamileyim ama sanki altı aydır hamileymişim gibi hissediyorum yani bir sorun olmamalı."
baekhyun hımladı. "o zaman aşerdiğin iğrenç şeyleri dile getirme."
"kendine bir bak, bebeğimize şimdiden çok kötü babalık yapıyorsun." kyungsoo hala düz karnını ovdu. "bunu duyuyor musun summer? baban tereyağına bandırılmış doritos yemeni istemiyor."
"summer? ismini bu mu koyacaksın?"
kyungsoo başını salladı, dudaklarında bir gülümseme vardı. "erkek olsa bile ismini summer koyacağım."
tek kaşını kaldırdı. "neden ona normal bir korece isim koymuyorsun?"
"bilmiyorum?" o da bunu sorguladı. "her zaman bu ismi sevmişimdir ve hesaplamam doğruysa bebeğim yazın doğacak yani ismi onunla uyumlu."
"baekhyun daha güzel olurdu."
kyungsoo homurdandı. "lütfen, bebeğime senin ismini vermeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sugaring for pennies (türkçe çeviri)
FanficKyungsoo, şeker babacığı, namıdiğer çocuğu veya onu umursamayan bir adam, onu hamile bırakana kadar başarılı bir şeker bebekti. yazar: thotsoo çeviri için yazardan izin alınmıştır, kendisini aynı isimle archive of our own'da bulabilirsiniz.