bunu dinleyerek yazdım. siz de dinleyerek okuyun istiyorum. :3 ve de, olayları biraz daha böyle jennie'nin günlüğü tarzında yazacağım. beğenmezseniz belirtin lütfen. 💞
arabada kafeye gidiyorduk. iki eski sevgili olmamız dışında her şey normaldi diyemeyeceğim. o gün, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlasam da sadece susmuştum. kısa bir araba yolculuğundan sonra kafeye varmıştık.
yazardan.
jennie ürkek adımlarla kafenin kapısını açmaya yeltendi. taehyung, elini çekti ve anahtarla kilitli kapıyı açıp jennie'nin girmesine izin verdi. peşinden girip kimsenin girmemesi amacıyla kapıyı kapattı ve kilitledi. ikisinin kendilerine özel seçtikleri masa gözüne çarpmıştı. ikisi beraber oraya oturdular. taehyung, jennie'nin gözüne bakarken bu güzelliği özlediğini farketmişti. uzunca bakıp dolan gözlerindeki yaşları salmış ve jennie'ye sıkıca sarılmıştı. jennie, o sırada sadece duvara bakıyordu. mesafesini koruyordu aklınca. en sonunda taehyung'un ağlamasına dayanamayarak o da ona sarıldı. sarılan eski çiftin o an aklı boştu. camdan geçen ve işe giden yetişkinler o iki gence bakmadan edemezken o bakışlar, jennie ve taehyung'u etkilemiyordu.
yaklaşık yedi dakika boyunca sarıldıktan sonra gözleri kızarmış taehyung, küçük bedenden ayrıldı ve birbirine yapışmış dudaklarını zorla ayırdı.
"dayanasım gelmiyor. tek istediğim buralardan uzaklaşıp sonsuza kadar ağlamak."
"niye böyle söylüyorsun? bir şey mi oldu? yeriyle mi ayrıldınız?"
"hayır. sorunun yeriyle bir alakası yok."
"o zaman ne? söyleyecek misin artık?"
"babam hastaneye yatırılmıştı. kanser teşhisi konuldu ve fazla ilerlemişti. hiç beklemediğimiz bir anda gözlerini yummuş. en değerlimi kaybettim."
jennie'nin ağzı açık kalmıştı. taehyung'un babasının en az taehyung kadar severdi. kanser olduğunu duymasının üstüne ölüm haberini duymuştu. aynı gün, aynı saat, aynı dakika. o sırada istemese de gözleri dolmuştu. dudaklarını birbirine bastırdı sadece. çünkü kelimelerin boğazında düğümlenmesi en nefret ettiği şeydi. taehyung ve ailesine nasıl destek olacağını düşünürken o an en çok taehyung'un desteğe ihtiyacı olduğunu anlamış ve usulca ona sarılmıştı. ikili sadece sessize sarılıyorlardı.
kısaca sarılmanın ardından jennie kafenin mutfağına ilerledi ve iki bardak su aldı. bu şoku düzgünce konuşabilmek için su içmeleri gerekiyordu. kendini toparladığında konuştu jennie.
"ilk kaybın değil bu taehyung. her şeyi birlikte aşacağız diye söz vermiştik hatırladın mı? bunu da birlikte aşacağız. ben yanındayım ve yanında olacağı-"
kapı tıklatılmıştı. gelen sesle gözleri kızarık ikili yarı camdan olan kapıya döndü. kapıda yeri'nin olmasını beklemiyorlardı.
konuşanların isminin baş harfini başa yazacağım ki karışmasın.
y- "açar mısınız artık?"
jennie ayağa kalkıp kapıyı açacaktı ki taehyung onu oturtup tekrar ona sarıldı. bu şoku sadece jennie ile atladabilirdi ve yanında sadece onu istiyordu.
t- "gidelim jennie. bunu atlatana kadar dönmeyelim."
j- "b-bilmiyorum. yeri'yi ne yapacaksın?"
taehyung tek kelime etmeden omuz silkti. ayağa kalktı ve yeri'nin yanına gidip olayı açıklamaya başladı. yeri anlayınca bir iki laf sallayıp taehyung'a sarıldı ve gitti. bunun üzerine taehyung, yeri tarafından sevilmediğini anlamıştı. jennie'ye bakarak zar zor konuştu.
t- "gelecek misin?"
jennie sadece kafasını sallamıştı. ayağa kalktı ve arabaya bindi. o sırada taehyung kafeyi kilitledi.
jennie'nin evine gidiyorlardı. oradan birkaç kıyafet alıp oradan da dağ evine gideceklerdi.
on beş dakikalık bir yoldan sonda eve gelmişlerdi. jennie eve çıkıp bir çantaya birkaç kıyafet, bir poşete de kafa dağıtmak için bir iki şişe içki almıştı. arka koltuğa koyup bindi.
yol ise iki saat sürmüştü. jennie uyumuştu ve arabanın ise benzini bitmişti. bir yerde durmaları gerekiyordu. durduklarında jennie ister istemez uyanmış ve yarı açık gözleriyle etrafa bakıyordu. uyandığında ilk farkettiği gaz istasyonunda-ne desem bilemedim, yanlışsa kusuruma bakmayın- olduklarıydı. ona göre iğrenç olan gaz kokusunu almamak için açık camı kapatmıştı. kafasını geriye yaslayan taehyung'u izliyordu jennie. çok özlemişti onu. ve bu kaçamak ikisine de iyi gelecekti.
acıkmışlardı. oradaki markete inip bir şeyler almak için kapıya yeltendi jennie. inecekken taehyung onu tuttu.
t- "boşver. az kaldı yol zaten, yemek yaparız orada. abur cubur yemeni istemiyorum."
jennie kafasını sallayıp ardından taehyung'un omzuna yaslamıştı. yola devam ederken sadece yolu izlemişlerdi. yarım saatin ardından gelmelerinin sevincini yaşamaları gerekiyordu ancak, gülemiyorlardı.
