SEN KİMSİN?

16 1 0
                                    


Biz bu dünya için fazlayız.
Kimi bu söylediğime hak veriyor, kimi de destek oluyor. Peki neden böyle düşünüyorum?
Fazlalığımızın sebebi; İnsanlığımız.
Var olduğunu düşünüp her işe kalkıştığımız ama aslında bir hiç olan karakterimiz. Yaratılışı kusursuz olan canlı nasıl oluyor da sonradan kirletiyor kendini. Kusursuz sandığımız şey ne aslında? Kendi doğrularımız değil mi?
Kimine göre kocaman bir hata belki de bizim bu mükemmeliyetçi tavırlarımız. İnsan bir çok türe sahip, dünya da aynı şekilde. Bizi içine alarak büyük bir iyilik yapan bu gezegene neden bu kadar kötülük yapıyoruz?
İstismar, cinayet, hırsızlık, zorbalık ve daha bir çok dehşet.
Kimisi havladığı için bir köpeğe, kimisi ağlıyor diye bir bebeğe, kimisi gülüyor diye bir kadına ve kimisi de istediklerini gerçekleştirmiyor diye bir erkeğe zorbalık yapıyor.
Kimsiniz siz? Daha doğrusu kimdiniz?
Biz sizi en son hayvan, bitki gibi bir canlı olarak görüyorduk. Kendi içiniz de fazlasınız. Varlığınızı sorguluyor musunuz? Belki de zor olacak. Gerçekle karşılaşınca canınız acıyacak. Ama yine de yapın. Kendiniz için bunu yapın. Gözünüzü açın ve etrafınıza bakın.
Biliyor musunuz?
Birbirinizi kıskandırmak için yaptığınız saçmalıklar ve egonuz dışında dönen bir dünya var. Sırf bir üstü olsun diye tonlarca para verdiğiniz o eşyalar yerine, yetim çocuklara, yaşlı insanlara, hayvanlara, ormanlara ve ağaçlara harcama yapmayı düşündünüz mü? Hiç bir işe yaramayan insandan iyi ve yararlı bir insana dönüşmek zor değil. İnanın. Elinizden geleni değil de fazlasını yapın.
Ama yeter ki çabalayın. Çabalamayı öğrenin. Bu süreç ardında ne zaman kendinizi markalarınız arasında boğulmuş hissederseniz, etrafınıza bakın. İnsanlar ölüyor, canlıların canlarını alıp cansızlaştırıyorlar, insanların emeklerini sömürüyorlar, kullanıyorlar, kendince üstün olan altta olandan intikam için daha fazla çalıştırıyor, Haklarını bulamıyor insanlar.
Bakın bunları düşünüp içinizi yine ferah tutmak için canlıların dertlerini kullanabilirsiniz. Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman daha da iyi hissetmek için çabalamayın. İyi olmayana el uzatın. Zaten bu sizi daha mutlu bir insan yapmaz mı? Belki de ben burada bu yazımı yazarken bir kız çocuğu evlendiriliyor, belki de birileri para ve aptal iddiları uğruna hayvanları kışkırtıp yarıştıyorlar ve belki de gereksiz yere binlerce ağacları kesip ormanları yok ediyorlar. Bunlara rağmen bazen dünyayı sevmeye yeltenirken masmavi bir gökyüzüne ve kuşların cıvıltısına uyanıyorum. Tam da kendimi dünyanın güzelliğine kaptırırken havai fişekler atılıyor. Mavimin yerini griler alıyor. Cıvıltımın kaynağını öldürüyorlar.
Şimdi soruyorum nerede mutluluk?
İnsanlar elimizi uzattığımız her doğal şeyi almıyor mu elimizden?
Diyeceksiniz ki neden hep olumsuzsun, neden eksik, yanlış ve kötü olayları ele alıyorsun? Neden mi?
İnsan zaten hep iyinin peşinde değil mi?
Güzel ve eksiksiz olan olayları daha çok sevmiyor muyuz? Tamam tabi ki de sevelim. Ama sevgimiz bize gerçekleri unutturmasın. Bize gerçeklerini unutturan da herhangi bir katkı sağlamaz.
Güzel bir dünya istiyorum.
İçinde arabalar üzerinden değil de insandan, toplumdan sohbet eden, doğruları bırakıp biraz da yanlışlardan eksik olanlardan konuşulan, ünlü insanların hayatı değil de tarihi, felsefeyi, sanatı, bilimi konu alan magazin programları olan, sesi olmayan insanlara çığlık olan bir dünya.
Ama siz hiç bir şey yapmayın. Yormayın kendinizi. Aslında bu da bir nevi bizi bizden korumak olur. Zararın kaynağı bizler değil miyiz? Dönüp duran bu gezegen kendi halinde kaldığı sürece neden kirlensin, kötüleşsin?
Sevgi göstermek , saygı için de olmak, eşit ve hür olmak tam anlamıyla İNSAN olmak zor değil. Ve bizlerin elinde. Destek olalım. Birlik olalım. Ses olalım.
Evet, ses olmamız bize yeni bir gezegen vermez. Ama yanlışı doğruya çevirmeyi bilen canlılar için güzel ve yaşam kalitesi artmış bir gezegen verir. Bir kere olsun kendimiz için değil de oksijenini soluduğumuz bu güzellik için bir çaba gösterelim.
Mutlu edin, mutlu olun..

YÜZ'süz'LEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin