📍 Geçmişin İzinde Giriş Bölümü
•
Uzaktan baktığım sokak lambası bana göz kırparmış gibi yanıp söndüğünde sertçe bir rüzgar esip zihnimde sallantıda duran rafı kolayca yerle bir etti. İnce bir sızı başımda belirirken, zihnimin her köşesi tozlarla kaplandı. Her bir toz zerresi bana rahatsız bir şekilde gülerken ince bir ışık süzüldü aralarından. Kapattığım göz kapaklarım kıpırdanırken ışıkların arasında belirdi birisi, zihnimi işgal eden o kişi çıktı ortaya. Gözlerini, gözlerindeki o duygu karmaşasını hissederken elimi uzattım tutması için. Zamanında bu iki el birbirinden ayrıldığı için ruhumdaki sonsuz acı kendisini belirtirken sertçe yutkundum. Tutmak için elimden geleni yapıyordum, fakat zihnim her seferinde bana oyun oynamaktan geri kalmıyor, ona doğru attığım her bir adımda geriye itiyordu beni.
Hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu. Her seferinde.
Gözlerimi açtığım anda zihnimdeki kişi tozlara karıştı, yerini bana hala göz kırpar bir şekilde bozulmaya yüz tutmuş sokak lambasına bıraktı. Gözlerimde biriken yaşlar soğuğu hissedip geri kaçarlarken araladığım dudaklarımdan giren soğuk ruhumu titretti. Sanki bedenim daha çok ısınacakmışım gibi saatlerdir üzerimde duran şala sarıldı, adım Masal'dı.
Masal.
Düş ürünü.
Adımın bu zamana kadar bir anlam ifade ettiğini düşünmemiştim. Düş ürünü olabilecek hiçbir şey yoktu hayatımda, aksine her şey zerresine kadar gerçeklikten ibaretti. Acılar, yarım kalmış sevinçler, yarım kalmış ve asla tamamlanmayacak hayaller... Hepsi acı gerçekliğin eseriydi, uykusuz gördüğüm kabuslarım bile gerçekti. İsmim ile ruhum arasındaki benzersiz bağ tam bir ironiden ibaretti aslında. Bundan bahsetmek bile beni her zaman hayata karşı sorgulu olmaya itmişti, fakat başlarsam duracağımı asla zannetmiyordum.
Bu yüzden ayaklarımı kalorifer peteğinden yumuşak halıya indirdim. Saatlerdir kucağımda duran fakat bir türlü başlayamadığım kitabımı kapatıp geriye doğru yaslandım. Uykuyla pek aram yoktu. Seneler önce uyku ve kendim arasına kocaman bir duvar örmeye başlamış, o duvar yükselmesin diye her seferinde uyumaya çalışırken kan ter içinde uyanmıştım. Zamanla uyku kavramı benden uzaklaşırken aramda duran duvar da boyumu aşmış duruma gelmişti. Sabahlara kadar oturup kendimle geçirdiğim zamandan her ne kadar annem ve Mete şikayetçi olsalar da çözümü odamdan çıkmamakta buluyordum.
Yine o günlerden birindeydim.
Yeni taşındığımız evden dışarıdaki sokağa bakarken içimi kemiren duyguya engel olamıyordum. Sandalyemden kalkıp ellerimi pencerenin önündeki soğuk zemine koydum ve sokağın başı ile sonunda gezdirdim gözlerimi. Saat 3:39 idi. Mete Kaan'a yardım edeceğim diyerek evden çıkalı yaklaşık dört saat oluyordu ve hala ortalıkta yoktu. Kaan her ne kadar yeni tanışıp gerçekten iyi olduğumuz bir arkadaşımız olsa da içimden gelen ablalık duygusuna engel olamıyordum. Üstelik Mete'nin bu saatte eve gelmemesinin hiçbir geçerli nedeni olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzinde
ChickLitHerkes yeni bir hayata başlarken kendi kendine sözler verirdi. Her şeyin eski hayatından daha iyi olacağına, güzel dostluklar kuracağına, belki de güzel bir aşk hikayesinin olacağına dair bir takım sözler. Evet, bende böyle sözler vermiştim kendi ke...