§1

720 23 25
                                    

Yeni okul dönemi...

Lise hayatımın son senesinin ilk günü...

Merhaba ufukta görünen güzel ve güneşli üniversite yılları, ben Cemre. Bu saçma okulun sevimli yakışıklılarından biri olarak, sana kavuşmayı hevesle bekliyorum.

Aslında lise hayatımı da seviyordum, sonuçta burada eğlenceli çok fazla vakit geçirmiştim ama dediğim gibi, yeterince vakit geçirmiştim. Artık sıkmaya başlamıştı.

"Okula belalı birileri gelmiş" diyerek yanıma gelip duran Bora ile henüz okul kapısından girmiş halimle kaldım. Daha okula yeni geliyorduk, bu çocuk nasıl dedikodu öğrenmiş olabilirdi ki?

"Mafya içerikli bir dizide değiliz sonuçta, bize ne?" dedim ve ekledim. "Ayrıca günaydın canım arkadaşım, iyiyim ben de sağ ol sorduğun için"

Bıkkınca bana baktı.

"Üç kardeşlermiş, ikisi erkek ve son sınıf, biri de onuncu sınıf bir kızmış" dedi.

"Nerden öğrendin bunu sabahın köründe?" dedim merakla, eliyle arkadaki bir kızı işaret etti.

"Kız olanın bir arkadaşı bizim okuldaymış, o söyledi"

Sakince gösterdiği kıza baktım. Küçük sınıflardan sevimli bir kızdı fakat umrumda değildi, o yüzden Bora'ya geri döndüm.

"Bize ne kısmını da açıklamak ister misin, canım arkadaşım?" dediğimde genişçe gülümsedi.

"Dedikoduyu derinleştiriyorum, iyi dinle" dedikten sonra biraz daha bana yaklaştı. "Buraya gelmelerinin sebebi; erkeklerden birinin kavga çıkarıp okuldan atılmasıymış. Biri atılınca hepsi göçüyorlar gibi bir şey. Üstelik bu ilk de değilmiş, şehirdeki hemen hemen bütün liselerden atılmış"

"Hala bizi ilgilendiren kısmı anlamadım ben. Bana ne yani, atılırsa atılır. Kendi hayatına sıçıyor sonuçta" dedim, kollarını göğsünde birleştirip bir adım geri çekildi.

"Erkeklerden biri bizim sınıfa, diğeri de eşit ağırlığa gidiyor. Hangisi bize gelecek belli değil ama belli olan bir şey var" dedi ve sinsice gülümsedikten sonra ekledi: "Oturma planı"

Sınıf öğretmenimiz, düzen takıntılı bir sosyopat olduğu için, sene başlamadan yapardı bunu. Her sene yapardı, ilk değil. O yüzden biliyorduk. Gözde öğrencilerden biri olarak, benim dikkatimi dağıtmamak açısından da benim yanımı genellikle boş bırakırdı.

"Benim yanıma gürültülü birini koymaz, kendini düşün sen" dedim omuz silkerken. O ise sinsice gülümseyerek bana bakıyordu.

"Şansın varsa okuldan atılmayan bizim sınıfa geliyordur, çünkü senin yanına yazmış Bilge hoca. Adı da Güz" dedi.

Kim çocuğuna sonbahar derdi ki? Zaten tek heceli isimleri hiç sevmezdim, bağırsan bağırılmaz. Neyse, bana ne.

"Başka biriyle yer değişimi talep ederim, bana ne" dedim omuz silkerken. Kimse kusura bakmasın da tıp için deli gibi çalışırken bir de elin manyak psikopatıyla uğraşamazdım.

"O Bilge Hoca'nın bileceği iş" dediğinde, müdürün sesi ile yerimize geçtik. Konuşma da burada bitmiş oldu. Sınıfa çıktığımızda, kapıda asılan yerleştirmeye göre sıramı buldum ve oturdum. Yanım şimdilik boş olsa da yeni çocuk gelince dolacağını biliyordum. Yine de çok fazla üstüne düşmedim. Dediğim gibi uğraşmam gereken biriyse yer değişimi talep ederdim, çok büyük sıkıntı çıkaracaklarını sanmıyordum.

İlk ders, Bilge Hoca ile fizikti. Zaten herkes birbirini tanıdığı için derse başladı ve ben de not alarak onu dinlemeye başladm fakat kısa bir süre sonra kapı tıklatıldı ve müdür ile iri yarı bir herif içeriye girdi. Üzerinde fazlasıyla düzgün giyilmiş forması ve sert yüz ifadesiyle sınıfa hızlıca bakıp hocaya döndü.

"Dersinizi böldüm hocam, kusura bakmayın. Yeni öğrenciyi getirdim" dedi ve herifin omzunu pat patladıktan sonra iyi dersler, dedi ve sınıftan çıktı.

"Okulumuza hoş geldin. Arkadaşlarına kendini tanıtıp yerine geçebilirsin" dediğinde, onun sırasına bıraktığım çantamı alarak sandalyeme astım.

"Güz Yağmur" dedi en az yüzü kadar sert ve keskin sesiyle. Başka bir şeyler daha söylemesini bekledim çantamı asıp önüme dönerken, fakat yanıma gelmiş ve oturuyordu. Bilge hoca derhal konusuna geri dönerken, ne düşüneceğini çok da umursamadan, dersi dinleyerek not almaya geri döndüm. Yanımda oturan heriften daha önemli işlerim vardı.

Dersin bitmesiyle, sınıftaki herkes merakla bizim masaya bakmaya başladı fakat kimse yerinden kalkıp buraya gelmeye cesaret edememişti. Açıkçası bu beni bir miktar gülümsetti ve kendimi gülerken buldum. Güz, çatık kaşlarıyla bana döndü.

"Pardon kardeş, böyle sana gülüyor gibi oldum da sınıftakilerin hali çok komik lan. Baksana hepsi senle  konuşmak istiyor ama hiç birinin götü yok" dedim. Bu dediğimle birlikte sınıfta bir haraketlilik oldu ve birazı dışarı çıkarken büyük bir çoğunluğu kendi arasında muhabbet etmeye başladı.

"Senin götün var galiba benle konuşmaya" dedi. Ses tonu cidden etkileyiciydi.

"Beni ilgilendiren bir şey yok, o yüzden korkacağım bir şey de yok" dedim ve omuz silktim. Bu dediğime karşılık sakince başını sallasa da sert ifadesinde herhangi bir değişim olmamıştı.

"Güz ben" dedi ve elini uzattı. Uzattığı eline karşılık gülümseyerek elimi uzatıp sıktım.

"Cemre"

"Kız ismi değil mi o?" dedi dikkatle bana bakarak, güldüm ve bana doğru gelen Bora'ya bakarken cevapladım.

"Unisex"

"Selam" diyerek önümüzdeki sıraya oturan Bora'ya bakıyordum. Güz sakin ve sert ifadesiyle ona bakmaya devam ediyordu. Bora, ona cevap vermemiş olmasını önemsemeden elini uzattı. "Bora ben, Cemre'nin arkadaşıyım"

Güz, çatık kaşlarıyla elini uzatıp tokalaştı ve ismini söyledi. Daha sonra da bana döndü.

"Beni eşit ağırlık, B sınıfına götürebilir misin?"

Başımla onu onaylandıktan sonra, yerimizden kalktık ve yan yana alt kata inmeye başladık. Bu arada, genel şeylerden bahsediyordum, o da dikkatle beni dinliyordu. İşte, yemekhane nerede, kantin nerede gibi şeyleri söyleyerek, zaten bir alt katta olan sınıfa geldik. Sınıfa girdi ve yüzü daha da sertleşti.

Ben de peşine sınıfa girdim. Sınıfın masalarından birine oturmuş bir çocuk, neşeyle bir şeyler anlatıyor ve etrafındaki kızlarla muhabbet ediyordu. Güz'ün ruhsal anlamda tam tersi gibi duruyordu.

"Yaz" dedi sertçe, öyle hazırlıksız yakalandım ki yerimde sıçradım. İlgi odağı çocuk da sıçradı ve arkasını dönüp bize baktı. Genişçe gülümsedi. Ardından da yerinden kalkıp yanımıza geldi.

"Selam" dedi ve dikkatle bana baktı. "Yaz ben, tanışmadık sanırım" dedi ve elini uzattı. Gülümsedim ve onunla tokalaştım, ismimi söylerken.

"İkizim bu da, Güz" dedi. Dikkatle bir ona, bir de Güz'e baktım. Güz, elleri cebinde, yüzünü buruşturmuş bir şekilde ona bakıyordu.

"Biliyorum, sıra arkadaşım aynı anda da" dedim dikkatle bir bana bir Güz'e baktığında devam ettim. "Ayrıca onu buraya ben getirdim"

"Oha!" dedi şaşkınca fakat Güz araya girdi.

"Zevzekliği bırak da Bahar'a baktın mı?" dedi. Bunun, son kardeş olduğunu tahmin ediyordum, küçük olan. Yaz, başını iki yana salladı.

"Hadi gidip bakalım. Sınıfım da üst katta, hemen bunun üstünde" dedi ve ikisi yanımdan ayırılıp ilerlemeye başladılar. Ben öylece ortada kalmış gibi hissettim bir an. Gerçi bir anda beni aralarına almalarını falan beklemiyordum da yine de böyle dımdızlak kalmak da ilginçti yani.

Bu durumu geri plana atarak sınıftan çıktım ve merdivenlere doğru ilerledim fakat, ismimi seslenen Yaz ile merdivenlerin başında kaldım.

"Hadi oğlum, nerde kaldın, seni bekliyoruz?"

elleri ellerime °yağmur serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin