§7

124 12 0
                                    

Hayatımda yediğim en zor yemeklerinden birindeydim. Güz karşımda, Hande ile yan yana oturuyordu, Cemre benim yanımdaydı. Güz ve benim aramda Bahar; Hande ve Cemre arasında Yaz oturuyordu. Hande'nin sürekli olarak Güz ile temas halinde olduğu, ve bu durumu ben ve Güz dışında hiç kimsenin fark etmediği bir yemekti. Üstelik içimde, çok içerilerde kalmış ufak bir şeytan beni fikirleriyle kırbaçlıyordu:

Güz, bu buluşmayı bana inat yapmış olmalıydı.

Açıkçası bu fikre tutunup gitmek istesem de cesaretim yoktu ayrıca bu fikre dair herhangi bir kanıtım da yoktu. Sadece Güz karşımda oturuyor, Hande'nin ellemelerini sessizce bekliyor gibi duruyordu.

"Cemre, iyi misin? Yemeğine dokunmadın" diyen Cemre, benle temas ettiğinde, Güz'e bakmaya son verip zoraki bir tebessümle Cemre'ye döndüm.

"Çok aç değilim sadece" dedim, başını anlayışla salladı.

"Söyleseydin ben de evde yerdim" dedi. Sonra da diğer elindeki bardağı da bırakıp, onu da elimin üstüne koydu. Elimi çekmek istiyordum, hatta buradan da çıkmak ve tek başıma kalmak istiyordum.

"Olsun, böyle daha fazla vakit geçirmiş olduk" dedim. Düşünmeden kuruyordum cümlelerimi. İçimden gelerek söylemiyordum ama iyi hisettiriyordu, normal hissettiriyordu. Olması gerektiği gibi...

"Hangi filme gireceksiniz?" diye gelen soruya döndüm fakat bunu benim yerime Cemre cevaplamaya başladığında, yan yana geldiğimiz andan itibaren ilk defa Güz ile iletişime geçmiş oldu. İkisinin konuşmasını dikkatle dinliyor gibi görünsem de sadece Güz'ün ağız ve dudak hareketlerini izliyordum, o yüzden konuyu dinlemeye çok uzaktım.

Güz'ün yüzü bana döndüğünde ve genişçe güldüğünde, Bahar ayağıyla bacağıma vurdu ve dünyaya geri döndüm.

"Ne diyorsun?"

Bu soru aynı anda hem Güz hem de Cemre'den geliyordu. Ne derim bilemiyordum fakat bunu da nasıl diyeceğimi bilemiyordum. Bahar'a baktım, başıyla aşağı yukarı yaptı.

"Peki" dedim buna karşılık olarak. Cemre sevinçle, Güz ile muhabbetine geri döndü. Keşke ikisinin konuşmasının, bana, neden bu kadar yasa ya da ahlak dışı geldiğini biri söyleseydi. Sanki ikisinin aynı ortamda olması bile çirkin duruyor gibiydi, fakat bunu benden başka hisseden kimse yoktu.

"Hadi bakalım, kalkalım o zaman" diyerek kalkma anına, şükür olsun yetiştim. Kalkmaya ben de eşlik ettiğimde, yan yana kasaya, oradan da en üst katta olan sinema salonuna ilerledik. Hande ve Cemre'nin yan yana ilerlediği yürüyen merdivenlerde, en sona Güz'le birlikte kalmıştım.

"İyi anlaştılar gibi duruyor, arada yapalım böyle çift buluşması gibi" dedi. Ona bakmadım, sinirimi bozuyordu.

"Senin için de bir sakıncası yoksa tabi. Sanki sen bu durumdan pek hoşlanmamış gibisin"

"Ne alakası var? Buluşuruz tabi" dedim, en az benim kadar bu dediğim şeyden iğrenmiş gibi duruyordu. Şeytan diyor, kafasına vur.

Cemre'lerin önderliğinde sıraya girip biletlerimizi aldığımız aralıkta mecburi olarak yan yana bulunuyorduk. Salona girdiğimizde, nasıl bir oturma düzeninde olduğumu fark ettim.

Cemre ve Hande, Güz ile ikimiz ortaya gelecek şekilde iki yana ayrılmıştı. Yaz ve Bahar ise Hande'nin de sağına oturmuştu. Bu oturma düzenine göre, Güz, benim sağımda kalmıştı ve umuyorum ki kollarımızın çarpışmasına sebep olacak bir durumda kalmazdık.

Ama kaldık.

Güz, sürekli olarak su içmek için kolunu kaldırdı. Her seferinde de dirseği, kolum boyunca gezindi. Su şişesini, aramızdaki kola koyuyordu. Filmi izleyemiyordum ama bunu, onun bilmesine gerek yoktu. Ayrıca filmi izlemeye çalışsam da sayesinde dikkatim dağılıyordu.

Sonunda, su içmek için elini şişeye uzattığında, elimi elinin üstüne koydum. Başı direkt bana döndü, sinirli değil, sadece şaşırmıştı. Ona doğru yaklaşıp, kulağına fısıldadım.

"Yeter artık, dikkatimin ağzına sıçtın. Hiçbir şey anlamadım"

Buna karşılık, o da benim kulağıma fısıldadı.

"Boğazım kuruyor, ne yapayım?"

Dediğine karşılık bir şey demek istemediğim için, eliöi elinin üstünden çekmek istedim. Anında, elimi avcunun içine aldı. Resmen el ele tutuşuyorduk ve benim kalbim ağzımdan çıkmak üzereydi.

"Elimi çekeyim, iç sen de suyunu kana kana" dedim. Elimden geldiğince sert söylenmeye çalışıyordum fakat pek de başarılı sayılmazdım. Onun da bunu fark ettiğini, kulağımın yanında kıkırdadığında fark ettim.

"Bahse varım, filmin sonuna kadar böyle kalamazsın" dedi. Yaklaşık iki haftadır tanışıyorduk ve şimdiden istediği bir şey bana nasıl yaptıracağını öğrenmişti.

Elimi, avcunun içinde çevirerek parmaklarımı parmaklarının arasından geçirdim. Avcunun sıcaklığını, avcunun sıcaklığında hissediyordum. Elleri, benimkine göre daha sertti. Parmaklarımın, elini sevmek istiyor oluşuna zor dayanıyor olsam da filme odaklanmaya çalıştım. Olayları o kadar çok kaçırmıştım ki alamayacağımı fark ettim. Cemre'ye ya da Güz'e sormak da istemiyordum, o yüzden bir anlam çıkarmaya çalışmadan izlemek için kendimi zorladım. Kısa bir süre sonra da film araya girdi. Avucumun içinden elinin kayıp gittiğini fark ettim, çünkü elim üşümeye başladı.

O an fark ettim.

Güz olmadan, her zaman böyle üşüyecektim, fakat bununla başa çıkmasını da öğrenecektim.

Arada tuvalete gitmem gerektiğini söyleyerek hızlı adımlarla tuvalete girdim. Kabinlerden birine girip, sakinleşmek için kısa bir an bekledim. Adam, benim elimi tuttuğu eliyle sevgilisinin saçını okuyordu ya!

Ben burada neyle uğraşıyorum, adam ne yapıyor!

Filmin başlayacağını haber veren anons ile yüzüme bir su çarpıp salona geri döndüm. Yerime oturdum ve ikinci yanının başlamasını bekledim.

Güz, elini aramızdaki kolçağın üstüne koyup avucunu açtı ve beklemeye başladı. Bunun açık bir davet olduğunu fark ettim fakat elimi uzatmadım. Güz, yaklaşık on dakika kadar bekledikten sonra elini uzatarak elimi çekiştirdi ve el ele tutuşmamızı sağladı. Elimi, elinin içinden çekmeye çalışsam da o kadar sıkı tutuyordu ki bırakmama imkan vermedi.

Uzanıp kulağına fısıldadım:

"Sen kazandın. Bırak elimi!"

"Ne oluyor? Niye sinirlendin?" dedi. Ellerimizi kaldırıp gösterdiğimde, hızla yerine geri koydu.

"Az önce bir sıkıntın yoktu. Işıklar açıkken el ele tutuşamazdık" dedi. Tek nefeslik, alaylı bir gülüşle yüzüne baktım.

"Elimi tuttun elle kız arkadaşının saçını okşaman tam olarak nasıl bir şey oluyor? Ben anlayamıyorum da anlatsana biraz" dediğimde, gözlerini devirdi.

"Metresim gibi konuşma, Cemre" dedi. Haklıydı, öyle konuşuyordum. "Üstelik senin de sevgilin var, buradaki bokta, ben kadar sen de suçlusun"

Dönüp Cemre'ye baktım. Ona karşı bir şey hissetmiyordum, onun da bana alışkın olduğunu biliyordum. Biz zorunda kalmadıkça temas Bi etmemeye özen gösterirdik. Yine de işler, onu ve kendimi kandıramayacağım boyuta gelmişti.

Kendimle olan problemimi çözmem, durumu kabul etmem ve ondan ayrılmam gereken yere gelmiştim. Bunu öncelikle kendim için yapmam gerekiyordu. Daha sonra da Cemre için yapmalıydım.

Yine de onla arkadaş kalmak için her şeyi yapmam ve ikimize karşı saygımız varken bu işi halletmem gerekiyordu. Güz'le veya herhangi bir erkekle birlikte olmaya hazır değildim ama kabullenmem gerekiyordu. Yüzleşip her şeyi çözmeliydim.

Güz'e döndüm.

"Haklısın, tek suçlu sen değilsin" dedim ve elimi elinin arasından çekip Cemre'ye doğru meyil alıp omzuna yattım. Cemre, gülümseyerek filmi izlemeye devam etti. Bugün bu işi bitirecektim.

elleri ellerime °yağmur serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin