Kâzım Karabekir Paşa'yı Bir An Önce Meclis'e Sokmakta Acele Edenler Yaptığımız İşlemi Bozmaya Çalışıyorlardı
Efendiler, Kâzım Karabekir Paşa'yı bir an önce Meclis'e sokmakta acele edenler, yaptığımız işlemi bozmaya çalışmakta kusur etmediler. Feridun Fikri Bey (Tunceli Milletvekili), ilk olarak ortaya atıldı. Vehbi Bey (Balıkesir Milletvekili): "Meclis'e katılan bir arkadaşı, bir üyeyi görüşmelere katılmaktan herhangi bir kuvvet alıkoyabilir mi? Böyle şey olur mu?" şeklinde konuşmaya ve suçlamaya başladı.
Sayın milletvekili, fikir arkadaşını Meclis'te bir an önce faaliyete geçirebilmek için, kanun kuvvetini, onun kahredici gücünü, o kuvvet ve gücü kullanabilmek için Yüce Meclis'in ve milletin güven ve itimadını kazanmış olan kimselerin azim ve kararlarında ne derece kesin olduklarını unutmuş gibi görünüyordu.
İsmet Paşa'nın konuşması, bu yaygaraları susturdu. Bu konudaki görüşmeler kapandı. Paşalara verilen emirler olduğu gibi uygulatıldı.
Hükûmet Açıktan Açığa ve Karşı Karşıya Çarpışmayı Kabûl Etti
Meclis, genel görüşmeye geçti. Görüşülecek konu, "Mübadele, İmar ve İskân Bakanlığı"' ile ilgili gensoruydu.
Başbakan İsmet Paşa, kürsüye çıkarak, şu teklifte bulundu: "Birçok konuşmacının imar ve iskân işleri üzerinde değil, çeşitli vesilelerle diğer bakanlıklarla ilgili işler üzerinde durduklarını gördüm. Hattâ, bazı konuşmacılar, Başbakan'ın, devletin iç ve dış siyaseti üzerinde uzun uzadıya geniş bilgi vermesini istemişlerdir. Bu isteklerin hepsini de memnuniyetle benimsiyorum. Mübadele Bakanı, Yüce Meclis'in uygun görüp oy vermesiyle Başkanvekilliğine seçilmiştir. Ancak, bundan dolayı, gensorunun önem ve kapsamının hiçbir şekilde hafife alınmamasını teklif ederim. Ben, yerinde ve uygun "taktiği" severim.
Böylece Hükûmet, sahnenin perdesini kaldırdı ve oyun hazırlığı yapanların oyunlarını sahneye koymalarını çabuklaştırdı. Hükûmet, açıktan açığa ve karşı karşıya çarpışmayı kabul etmiş bulunuyordu.
Efendiler, lehte ve aleyhte olmak üzere otuz kadar konuşmacı söz aldı. Adalet ve Millî Eğitim Bakanları da konuştular, Tartışma, beş saat hiçbir sonuç alınmadan devam etti. Gensoru görüşmeleri ertesi güne bırakıldı.
Ertesi gün, 14.30'da görüşmelere başlandı. İlk söz alan İçişleri Bakanı ve Mübadele, İmar ve İskan Bakanı Vekili Recep Bey oldu. Uzun açıklamalar yaparak konuştu. Muhalifler, oturdukları yerlerden Recep Bey'e kısa sataşmalar yapıyorlardı.
Recep Bey, bir noktada dedi ki: "Bazı gazeteler ve bazı kimseler diyorlar ki, Ankara'da bir Hükûmet varmış. Meclis'in bütün tatil zamanlarında, memleketi ne kadar usulsüzlükler varsa hep bunlarla idare etmiş... Söylentilere göre, bazı arkadaşların birtakım gizli defterleri de varmış; orada Bakanların yaptıkları kanunsuz işler yazılıymış... Bir gün gelecekmiş Meclis toplanacak ve orada Hükûmet'i hesaba çekeceklermiş.. O zaman o gizli defterlerin içindekiler, milletin huzurunda Hükûmet'ten sorulacakmış... İşte, o gün gelmiştir! O defterlere yazılmış olanları milletin gözü önüne döksünler!
Feridun Fikri Bey, arkadaşları adına çoğul şekli kullanarak cevap verdi: "Sırasında dökeceğiz" dedi.
Recep Bey, karşılık verdi: "Dökünüz efendim, bekliyoruz. Hükûmet, Milletin huzurunda bağrını sorumluluğa açmış olarak daima karşınızdadır" dedi ve şu sözleri ekledi: "Memleketin gizliliğe, kapalılığa, belirsizliğe ve kararsızlığa sabrı yoktur. Açıktan açığa eleştiri yapılmadan, her gün ufukta birtakım tehlike ve bulutların dolaştığını fısıldayarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin, bu körpe varlığın, yapısında zararlı karışıklıklar varmış gibi göstermek bu memlekete karşı hainliktir." "Herkesin köşede bucakta, koridorlarda, şurada burada, gerçek dışı asılsız birtakım kuruntularla kamuoyunu bulandırmaktansa, bu herkese eşitlikle açık olan Millet Kürsüsüne çıkıp gerçeği oradan söylemesi lâzımdır. Gerçekler söylenmez ve yine bu asılsız, kuruntuya dayanan telkinlerde bulunulmaya devam edilirse, bunu yapanların, bu memleketin kaderi ile içten ve sağlam bir bağlantıları bulunmadığına hükmedeceğim. Ben kendim bunu böyle kabul edeceğim. Sanırım ki, Millet de böyle kabul edecektir. Bu kürsüye davet ediyorum... Ta ki millet bilsin: Gerçek ne taraftadır, zan, kuruntu, lekeleme, suçlama ne taraftadır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nutuk
General FictionMustafa Kemal Atatürk tarafından kaleme alınan Nutuk (Söylev) yeni Türkiye devletinin yazılan ilk tarihidir. Mustafa Kemal Atatürk yaptığı tarihi, gelecekteki Türk insanına tanıtabilmek amacıyla bu kitabı kaleme almıştır. Atatürk tarafından kurulan...