MERVE GELİYOR

87 8 23
                                    

   Burçak'ın dilinden: 

       "Sen ha? Ne işin var senin burada?"

        "Benim olanı almaya geldim." dedi ateş topu. "O artık benim anladın mı? Sen onu kaybettin. Acısıyla vurdun anladın mı?" 

        O sırada Baran geldi. "Neden geldin Merve?" 

         "A Baran! İnsan sevgilisiyle bir kaç dakika konuşamaz mı?" dedi Merve. 

           Akın, Balın'ı yalnız bırakmış olmalı ki yanımıza gelmişti. "Akın neyden bahsediyor bu kız?" dedim. Baran "Görmüyor musun Burçak? Körkütük sarhoş o."

        Merve ayakta zor durarak işaret parmağını Baran'a doğrulttu. "İnan bana bebeğim senden daha ayığım." Bir kahkaha attı. "Akın herhalde bugün senin iş yerine geldiğim zamanki olanları unutuyorsun?" 

      "Ne diyor bu Akın?" dedim  Akın'a dönerek. Ama Akın inadına susuyordu. "Akın cevap versene!" 

     Akın halen daha susuyordu. "Ben gidiyorum." Bu da Akın'ı konuşturamamıştı. Böylece çantamı aldım ve kendimi dışarı attım. Dışarıda yaz yağmurları başlamıştı. Ama umurumda değildi. Bir sokağın köşesinde oturdum. Sırtımı duvara yasladım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. O sırada omzuma bir  el dokundu. Başımı kaldırdığımda tanıdık bir yüz gördüm. Ama nereden tanıdığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. "Merhaba Burçak! Üzgün gözüküyorsun. Ne oldu?" diye soran naif bir sesti bu. Anlatmak istemememe karşın bu gizemli kişi beni kendine çekiyordu. Herhalde soğuktan ateşim çıkmış ben de yüksek ateşten dolayı hayal görüyordum. Ama adam çok tanıdıktı. 

     "Beni tanımadın değil mi Burçak?" dedi yakışıklı adam. Sessizce başımı salladım. Elini başıma koydu. "Ateşin çıkmış Burçak. Zaten ince de giyinmişsin. Hadi benimle gel." 

      Ona güvenemezdim. Ya kötü bir adamsa... Ama Akın'a inat uzattığı elini tuttum ve ayağa kalktım. Bana şemsiyesini verdi. Yol boyunca hiç konuşmadık. Adam aslında konuşmak istedi ama ben o kadar yorgundum ki cevap dahi veremeyince adam sustu. 

     Sonunda bir villaya geldik. Tam da bir kötünün yaşayacağı türden bir villaydı. Yani çok zenginlerin. Neyse adam beni içeri sokunca hiç itiraz etmeden içeri girdim. Bir kaç kıyafet verdi. "Rahmetli annemin gençlik kıyafetleri. Sana olacağını düşünüyorum." 

     Belli belirsiz başımı salladım. Ama hala üşüyordum. "Girebilirsin duşa! Merak etme ben mutfakta sana çorba yapacağım. Yani ayak altında olmayacağım Burçak."

      Başımı salladım. Nedense bu adama karşı koyamıyordum. Duşa girdim. Ama adam belki içeri girer diye kapıyı kilitleyerek.  Aklıma en son yaşadığım anılar geldi. Sessizce akan gözyaşlarım sesli bir hıçkırıkla boğazımda sese dönüştü. Artık haykırarak ağlıyordum. Yıllarımı verdiğim sevdiğim adam şimdi ne yapmıştı? Beni eski manitasıyla aldatmıştı. Hele o cevap vermeyişlerine ne demeli? Ya, hayır falan deseydi neyse? Ona inanırdım. O ne yaptı? Beni aldattığını... Çabuk fark ettim. Ya çocuk varken fark etseydim. Boşanma evrakını doldurur önüne atar doğruca evime geri dönerdim. 

     Kapımın tıklatılmasıyla hemen işimi hallettim. Ve üstümü giyinip bu yeni adamın karşısına geçtim. Bana çorbayı yedirmek istese de tanımadığım bir adama güvenemezdim. Adam en sonunda konuştu. "Ben Ayhan Tazeoğlu." 

     Bu isim beynimde bir dalgalanma yaratsa da birini anımsatamamıştı belleğimde.  "Annenizin bana yani anneme çok yardımı dokundu. Annem Selma Yavuz. Belki bu kişi size bir şey hatırlatmıştır."

     Evet hemşire... Bizi annemle tanıştıran hemşire... Ama nasıl bir yardım olabilirdi ki bu? " Babam annemi vuruyordu. Annem de kaçarken sizin evi bulmuştu. O zamanlar Rukiye Teyze de size ve Baran Bey'e hamileydi. Babanız onun da ısrarlarına dayanamadı ve ona bir ev buldu. Tabii babam bizi orada da buldu  ama rahmetli babanız ve Rukiye Teyze sayesinde babam hapse girdi ve orada öldü." 

    "Ah ben sizi nereden tanıdığımı hala bilmiyorum." 

    "Çocukken üçümüz oyunlar oynardık. Baran beni daha iyi hatırlar Burçak."  ve devam etti. "İnanın anneniz ve babanızın borcunu hiç bir zaman ödeyemem." 

       "Teşekkür ederim bu yaptıklarınız için Ayhan Bey." 

        "Bana Ayhan de. Nasıl olsa bacım sayılırsın." Ellerini birleştirdi. Ve asıl soruya geldi. "Bu yağmurda ne işin vardı sokakta?"

       "Kocam... Beni aldatıyor... Yani sanırım..." 

        "Nasıl sanırım Burçak? Bir insan ya aldatır ya aldatmaz! Sen bana olayı bir baştan anlatsana!"

       "Ya işte bugün o kız geldi ikizimin evine. Tesadüfen ben de oradaydım. Aman ne tesadüf. Ne tesadüf." Ayhan kıkırdadı. "Gelmiş bana bugün iş yerinde Akın'ın yanına gittiğini söylüyor. Bi de Merve alkollü gelmiş ya!" 

     "Merve?" 

      "Kızın adı."  devam ettim. "Sonra işte ben de Akın'a "Öyle bir şey var mı?" dedim. Sustu. Ya ben "Ben gidiyorum." dedim yine sustu. Anlayabiliyor musun sustu." Hıçkırarak ağlamaya başladım. Hemen bir su getirdi Ayhan. Yavaş yavaş içmeye başladım. Biraz olsun sakinleşmiştim. O sırada telefonum çaldı. 

YENİ OKUL 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin