8.Bölüm-Nimile=elimin kelimesinin tersi

291 165 183
                                    


"Baba?!"

"Kızım!?"

"Babaaa!?"

"Sanguuu!? Bu kim!?" Emre araya girecekken, ben bodoslama olarak, konuya daldım. Mal, konu zaten seninle ilgili, ne bodoslama dalması!? Sen sus Kezbo!

"Birincisi, bu dediğin kişi, benim sevgilim: Emre. Ve ikinciside, bundan sanane ki ?! Ben o evden çıktığım anda, sizinle olan tüm bağlantımı kestim! Bu yüzden sen. bana. karışamazsın!" Dedikten sonra, Emre yi kolundan tutup, caddeye çektim. Sangulara mesaj attıktan sonra, karşıdaki park, gözüme ilişti. Oraya doğru yürürken, kendi ismimi, birinin ağzından duydum:

" Sangu?" Ha Emre'ymiş bu tağam.

"Hıı?" derken aynı zamanda da parktaki banka oturup, yanına gelmesini işaret ettim. Oturunca, tekrar konuşmaya başladı:

" Şimdi, sen bana, Sevgilim mı dedin??!" Ayy, yerim ya yavrum nasıl da heyecanlanmış, ama benim gururum, tabiiki de bunu -hemencecik öyle her ota boka evet diyen mal kızlar gibi olmadığım için- kabul etmeyecektim:

" Yoo, ne alaka?"

"Anladım ben anladıııım." E mal mısın yavrum, anla bi zahmet.

" Eh, doğru anlamışsın yani, ne diyim ki?" yüzünde oluşan gülümsemesi genişlerken, Kezban araya girdi " sanki başka bi yerinde oluşuyo da gülümseme kıs kıs kıs kıs... senin yerin değil mi orası Kezban ya? He NAH!" Emre'yi iyiki sevdiğimi düşündüm. Çocuk her açıdan tatlı lan!!!

" Sangu, seni öpebilir miyim"

"Çüşş lan yavaş gel ebesini öptüğüm!" Laaann, sıçtım ağzına sürtük! Siktir git kezban ya, piç!
Emre nin heyecan dolu bakışlarının yerine, bir anda,^ niye aq^ bakışı geldi. Ben de şey ettim:

" Yani, denemeden bilemezsin sonuçta, değil mi?" Aha, tekrar pırıltılı gözler!

" Bunu evet olarak kabul ediyorum?" Olumlu anlamda başımı salladıktan sonra, Emre yüzünü yüzüme yaklaştırmaya başladı. Oovv, öptü! Şuan öpüşüyoruz, hala öpüşüyoruz! Ohaa, olum o ne kadar yumuşak dudağı var yuhhh! Ay acaba ilk öpücüğünü bana mı verdi, eğer öyle değilse-

" Hiii, anane baak, bu çocuklar birbirlerinin dudağını yiyoo!"

"Boşver evlâdım sen! Şimdi ki nesilde hiç arlanma, utanma, edep kalmadı!" Ahanda eski toprahtan azar yedik, bi o kaldıydı zaten...

***
Yurtta

"Laaaan! Kafasının içinde beyin yerine bok taşıyan Simge!"
Kezban karıştı: Sen ne taşıyon? Seni taşıyorum Kezban, seni! Neden bu kadar zeki olduğun anlaşıldı o zaman. Kezban bi dur, şu mal Simge yi azarladıktan sonra, sana dönüş yapacağım! İyi, bok ye !

"Simgeeeeeğeģeeeeeğeee!" Ahanda geliyor götünü sallaya sallaya!

"Efendim canım benim?" Sürtüğe baki lan, e tabi biliyo azar yiyeceğini, nası hemen göte kaçıyo!

"Senin ağzına şekilli şüküllü sıçmamı ister misin!?"

"Peki sana o benden hep istediğin ^ tamamen kendi karışımım olan, biber gazımı vermemi ister misin?" Zayıf noktamı biliyo bu tescilli mal. Tabii ki de kabul edeceğim be, o kadar yalvarttırdı beni!

"İyi! Ama bu hangi amaçla ^ benim en bi sevdiğim olan o güzel çizmelerimi giydikten sonra, onlarla köpek bokuna basmanın^ açıklaması değil, de mı benim canımm!

Numara Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin