|•1. Bölüm İki farklı hayat•|

738 33 5
                                    

Nare'den (04:05)

İşim gereği Türkiye'ye gitmem gerekiyordu babamın bu durum pek umrunda olmasa da Akın'ı kızdırmıştı sonuçta ondan uzakta bir yere gidecektim. Bu benim her ne kadar umrumda değilse onun o kadar içini yiyordu. Saate baktım 23.15'di uçağıma sadece 5 saat vardı. Bileti erkene almıştım çünkü bir an önce Akın'ın iğrenç bakışlarından ve varlığından kurtulmak istiyordum. Valizimin son kontrolünü yapmak için odama giderken bileğimi kavrayan bir el beni hızla duvara itmişti.
“Küçüğüm... Ne zaman gidiyorsun beni bırakıp,saat tam kaçta ona göre vedalaşırız.” parmaklarını yanaklarımda gezdirdi. Kafamı hızla çevirip
“bırak beni ruh hastası yetmedi mi yıllardır”
“daha yeni başlıyoruz güzelim hele bir sen benimle evlenmeyi kabul et işte o zaman...”
elini yavaşça bacağımda gezdirmeye başlayınca devam etmesine izin vermeden karnına dizimle tekme atıp biraz kendimden uzaklaştırdım daha sonra da tüm gücümü toplayıp omuzlarından ittim odama koşup kapıyı kilitledim. Kendimi kapıya yaslayıp yere bırakmamla yanaklarımın ıslandığını fark ettim. Göz yaşlarımı silip hızla ayağa kalktım ve aynanın karşısına geçip
“Sen Nare'sin,annenin kızı Nare, Güçsün sen, ismine layık davran. Annene layık davran...”
bavulumu son kez kontrol ettikten sonra alarmı mı kurup uykuya daldım. Yaklaşık 3 saatlik uyku sonucunda yeterince uykumu alamamış bir şekilde üstümü giyindim bavulumu ses çıkarmamak adına elime aldım yavaşça kapı kilidini açtım ilk etrafa bakındım herkes odasındaydı ev ise fazlasıyla sessizdi kimsenin uyanık olmadığını anlayınca hızlı ama olabildiğince sessiz adımlarla evden çıktım. Buradan sonrası artık çok daha kolaydı hemen ana caddeye çıkıp bir taksi çevirdim.

“to the airport please.”
(Havaalanına lütfen)

Şoför tamam anlamında kafasını salladı ve yaklaşık yarım saat sonra havaalanına gelmiştim. Parasını ödeyip taksiden indim ve bu şehirden hatta bu ülkeden kurtulmak istercesine koşar adımlarla içeri girdim. Saat oldukça erken olduğu için fazla kalabalık yoktu hızla genel havaalanı kontrollerini hallettikten sonra biletimi göstermek için sıraya girdim. Son on dakikaydı bu şehirde geçirdiğim son on dakika. Biletimi gösterip uçağa bindim ve kalkışı beklemeye başladım.

Gediz'den (11:15)

Odamın içini dolduran güneş ışığı gözlerimin aralanmasına sebep olmuştu. Yavaşça perdenin yanında ki Bade'ye baktım yüzünde beni uyandırabilmiş olmanın verdiği gurur vardı. Onu sinir etmek için yorganı kafama çekip uyumaya devam edecektim ki Bade üzerime atlamıştı daha sonra da yüzümde ki yorgan açıldı.

“saat 11 oldu uyan artık bıraksak akşama kadar uyuyacaksın”
“of Bade bu gün pazar Allah aşkına sal beni”
“ Halise teyzelere kahvaltıya gidecekmişiz hızlı olacakmışsın oyalanmadan giyinip gelecekmişsin. çok yakışıklı olmayacakmışsın yoksa sana bakan kızların ben gözünü oyarmışım.”
“son kelimeyi kesin annem söylemiştir yani asla sen değil”

Üstümden yuvarlanarak yanıma yattı.

“tabi ki annem söyledi yani a-aa
üstüme iyilik sağlık”

Onun bu hareketlerine gülüp
“tamam hadi çıkta Refika sultan sinirlenmeden giyineyim ha tabi çok yakışıklı olmadan”
“tamam tamam hızlı ol çok yakışıklı olmadan”

dedikten sonra gülerek odadan çıktı. Bende hemen duşa girip çıktım ve büyük dolabımın karşısına geçip kumaş siyah bir pantolon ve bol beyaz bir tişört seçtim. Tişörtün eteklerini pantolonun içine kattıktan sonra beyaz çoraplarım ve beyaz ayakkabılarımla yarım saat içinde hazırlanmıştım. Aşağıya indiğim de merdivenlerin orda beni bekleyen Bade'yi gördüm.
“ oo...Gediz beyimiz ağaç olduk burda ya mandalinalarımı verecektim az daha bekleseydim senin yüzünden. Kazma!”
“kız sen abine kazma mı diyorsun sen”

Son Aşk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin