3. BÖLÜM

94 23 2
                                    

Keyifli okumalar :))


Hayatta öyle anlar yaşıyorum ki ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı bilmiyorum. Tam da şu an o anlardan birinin içindeyim. Beni nereden tanıdığını sorması üzerine verecek bir tepkim yoktu çünkü asıl ben ona sormalıydım bu soruyu. Omuzlarımı silkip,

"Bilmem" dedim.

"Yüzüm çok tanıdık fakat seni nerede gördüğümü anımsayamıyorum. Gördüğüm bir yüzü kolay unutabilen biri değilim." Diye açıklama yapınca hafifçe gülümseyip,

"İnsan insana benzer derler belki de birisiyle karıştırıyor olabilirsin." Dedim.

Bir süre orman yeşili gözleri gözlerimde oyalandı. Bakışlarını benden ayırmadan,

"Belki de" dedi.

İnsanların gözlerinin içine uzun süre bakan biri olamadım hiçbir zaman iki saniyenin sonunda ister istemez gözlerimi kaçırırdım fakat şimdi o bana bakıyor ben ise gözlerimi kaçıramıyordum.

"Kıvanç!" diye heyecanla bağıran Denizin sesiyle bir rüyadan uyanır gibi gözlerimizin teması kesildi.

"Efendim Deniz"

"Üşüdük biz kalkalım diyoruz. Şoförümüz olmadan gidemeyiz gelmeye niyetin var mı yoksa bakışmaya devam mı?"

Denizin açık sözlülüğü yüzünden utanarak önüme döndüm. Bu çocuk iyi hoştu da fazla patavatsızdı.

"Deniz!" diyerek dişleri arasından konuşan Kıvanç yandan bana bakınca tepki veremeden ayağa kalktım. Bizimkilerin yanına geldiğimde herkes toparlanmıştı. Boş bira şişelerini toplayıp poşeti daha sonra çöpe atmak için yanıma aldım. Ne olursa olsun böyle bir güzelliğin çöplerle kirletilmesi hiç hoş değildi. Arabalara doluşmadan önce birbirimize 'iyi geceler' deyip bir sonraki buluşmamızı ayarlamak için Melek ve Hande numaralarını birbirine verdiler. Yola çıktığımızda bir süre bizi takip ettiler daha sonra yol ayrımında onlar sağdan devam ederken bizde soldan benim evimin caddesine doğru yola koyulduk. Çantamı açıp anahtarı alıp almadığımı kontrol ettiğimde aldığımı görünce rahatladım. Gecenin geç saatinde kapıda kalmak istemiyordum. Gündüz rüya görmeden uyusam da sanki hiç uyumamış gibi uykum vardı. Evin önünde araba durunca arkadaşlarımı öpüp indim. Ben içeri girene kadar doruğun gitmeyeceğini bildiğimden aceleyle kapıyı açıp son kez onlara el salladım. Ufak adımlarla ses yapmadan yukarı doğru çıktığımda göz ucuyla abimin odasına baktım. Kapısı kapalı olduğuna göre evde olmalıydı. Ses çıkartmadan kendi odama girip odamın kapısını aynı sessizlikle kapattım. Üstümü değiştirirken hızlı hareket ediyordum çünkü bedenim öyle yorgundu ki serin hava beni çarpmış olmalıydı. Pijamalarımı giyip kendimi gelişi güzel yatağın üstüne attım. O kadar yorgunum ki çalışma masamın üzerinde duran çantamın içindeki telefonumu almak için yeltenemedim. Ağırlaşan göz kapaklarımı açık tutmakta zorlanırken uykunun derinliklerine doğru kendimi bıraktım.

**************************

"Sızım sızım sızlayan ayaklarımla yürürken yemyeşil bir ormanda olduğumu fark ettim. Toprak yolda çıplak ayaklarla neden yürüdüğüme bir anlam veremesem de etrafıma bakmaya devam ettim. Beyaz uzun elbiseyle karanlık yolda yavaş adımlarla yürüyordum. Benim burada ne işim var ve nereye gidiyorum? Hiçbir fikrim yok. Gidiyorum ama nereye? Yürüdüğüm yol ikiye ayrıldığında hangisine gideceğimi bilmeden öylece olduğum yerde durdum.

"Kızım!"

Bir kadın sesi duydum fakat tanıdığım bir ses değil.

"Kim var orada?" diyerek seslendim.

DÜŞ KAPANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin