thirty two

84.1K 6.4K 11.5K
                                    

bu bolum fuuul düz😦😦😦

medyadaki sarkı ficte bi yerde geciyo  ondan koydum zaten cogunuz biliyodur

neyse kankslar iyi okumalar☺️




****



Jeon Jungkook



"Jeongguk?"

Taehyung'un sesini duyunca başımı kaldırmış ve oturduğum banktan hızlıca kalkmıştım. Evden yarım saat önce çıkmış ve onunla beraber okula gidebilmek için burada beklemiştim. Sonunda gelebilmişti, hiç gelmeyecek sanmıştım. Bu sefer yakalanmamakta kararlıydık bu yüzden dikkatlice hareket etmeliydik.

Yolda yürümeye başlayınca ikimiz de konuşmuyorduk. Zaten sabahları pek konuşmayı sevmezdim çünkü uykum olurdu. Ayrıca sinirli de olurdum, çekilmezdim yani. İkimiz de sessiz bir şekilde ilerlerken Taehyung'un elinin elime değmesi ve sıkıca kavramasıyla başımı çevirip ona bakmıştım. Elimi sımsıkı tutmuştu ve hala uykuluydu. "İlk ders sadece uyumak istiyorum." demişti halsiz bir şekilde.

"Okuldan sonra eve geç gidelim. Seninla baş başa kalmak istiyorum." diye devam ettiğinde kaşlarımı kaldırıp ona bakmıştım. "Annen anlamaz mı?"

"Ben arkadaşlarımla olduğumu söylerim, sen arkadaşlarınla olduğunu söylersin. Eve de aynı anda gelmeyiz zaten." dedi ve bakışlarını bana çevirdi. "Anlayacağını sanmıyorum."

"Ne yapacağız ki çıkışta?" diye sordum heyecanla. Beni nereye götüreceğini merak ediyordum. Daha önce hiç Taehyung ile çıkışta bir şey yapmamıştık ve heyecanlanmıştım.

Omzunu silkti. "Deniz kenarına gideriz." dedi. "Seninle güzel bir sohbet ederiz, iyi olmaz mı?"

"Harika olur!"

Nedense çok heyecanlanmıştım. Taehyung ile anı biriktirmeyi seviyordum. Genelde anılarımız birbirimizden nefret ettiğimiz zamanlardan oluştuğu için arada güzel bir şey bulmanız nadirdi. Neyse, kavga ettiğimiz zamanlar bile güzel geliyordu gözüme artık. Sonu iyiye bağlanmıştı ne de olsa.

Okula yaklaştığımızda arkamızdan koşturma sesleri duymuştum. Kafamı hızlıca çevirip baktığımda elinde telefonuyla bize doğru gelen Jimin'i görmüştüm. Gerçekten deliydi bu çocuk. "Taehyung, kaç." diyip hızlıca yürümeye başladım. Taehyung da peşimden geliyordu. Jimin ise...
Evet hala koşturuyordu. Cidden korkuyordum.

"Jeongguk benden kaçıyor olabilirsin ama fotoğrafınızı çektim bile çok geç!" diye arkamdan bağırışları duyuluyordu. "Bunları çıkarttırıp odama asacağım!"

Taehyung anlamayarak bana bakmış ve neden Jimin'den son sürat kaçtığımızı açıklamam için kafasını sallamıştı.
"Bizim için deliriyor, çok önemli bir şey değil. Boşver." diyip elini tutmayı bıraktım. Şu an okuldaydık ve muhtemelen Taehyung ikimizin el ele görülmesini istemezdi.

Elimi onun elinden ayırınca gözlerini devirmiş ve tekrar elimi sıkıca kavrayıp tutmuştu. Sorun etmiyor mu yani?

"Evde birbirimizden yeterince uzak duruyoruz zaten. Okulda mümkün olduğu kadar yakın olmak istiyorum." demişti.

Taehyung gerçekten kalbime iyi gelmiyordu. Her hareketinde daha fazla heyecanlanıyordum. Her cümlesinde vücudum yanıyordu.

love&war | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin