Multi Medya : Kiraz'ın on sekiz yaşı :)
18li yaşlarında, 160 boylarında, kahvaltı etmeyi sevmeyen, giyimine özen göstermeyen, bulduğu her boşlukta şarkı söyleyen neredeyse sıradan sayılabilecek bir lise son sınıf öğrencisiydi Kiraz.
Sadece hikayelerine biraz fazla önem verirdi. Hatta bir hayali bile vardı. " Yetişkin ve genç kesime içeriğinde tensel temas bulunmasa da kaliteli kitapların yazılabileceğini ispatlamak."
10 yaşından beri türlü denemeleri oldu ya annesi beğenmedi ya öğretmeni ya da komşusu. Komşusu onun için önemli bir jüriydi küçüklüğü onun bahçesinde, sofrasında geçmişti ve engin dizi kültürüne saygısı sonsuzdu.
Kiraz'ın annesi özel bir lisede edebiyat öğretmeni ; babası ise pazarlama ve strateji departmanında müdürdü. Küçükken ki şarkıcı olma aşkı 10 yaşında ki " Son Mektup " hikayesiyle farklı bir alana kaymıştı. Öğretmeni çok beğenmiş ve onun bu yeteneğini takdir etmişti. Bu konu üzerinde çalışırsa iyi yerlere geleceğini söylemiş ve onu yüreklendirmişti.
Kiraz bundan sonra ilk deneme yazarak başlamıştı bu serüvene. Bir tane yazıp okuttu olmadı başka bir tane yazdı olmadı. Yedinci deneme yazısında istediği başarıyı yakalayabildi. Sonra başka hikayeler yazmaya başladı ama hiçbiri Son Mektup un yerini tutmadı. Çünkü onun ilk göz ağrısıydı.
Bu ön izlemeden sonra geçelim asıl hikayemize.
Kiraz aslında 4 yaşında evlatlık edinilmişti ama bunu bilmiyordu. Öz babası herkesin mutlu olduğu güzel vakit geçirdiği bir kafe işletmek istiyordu ama bunun için ne kadar uğraşsa da bir birikimi olamamıştı. Bu fikir o kadar yerleşmişti ki tefeciden borç almaya karar verdi.
Etrafı ne kadar " bu işe bulaşma, şimdi sana kolay geliyor ama bu insanlar bankalardan da kötü " desede kendi bildiğini okumuştu.
Kafeyi açmıştı müşterisi de çok şükür istediği gibi boldu. Borcunu ödemesine iki ay kala eşine kanser teşhisi kondu. Bütün birikimi tedaviye gitse de eşini geri kazanamadı. Eşinin ölümünün yasını tutarken bir yandanda borcunu nasıl ödeyeceğini düşünüyordu.
Bankadan kredi çekmek istedi ama o dönemde kafe sinek avlıyordu. Neye güvenerek çekecekti. Bir de 4 yaşında kızı vardı. Onu nasıl büyütecekti.
Borç günü gelip çattı sağdan soldan toparlayabildiğini verip biraz daha süre istemeyi düşünerek tefecinin yanına gitti. Elindeki parayı verdikten sonra tam konuşmaya başlayacakken adamın gülmesiyle tüm cümleleri geri yuttu. Anlam vermeye çalıştı ama geçerli bir neden bulamadı.
Adam gülmesini bitirdikten sonra ciddi bir yüz ifadesiyle " biz sana ne kadar vermiştik kardeşim ? " diye sordu.Kiraz'ın babası Ertan Bey tutarı söyledi. Konuşmaya devam edecekken adamın elini masaya sertçe vuruşuyla kelimeleri teker teker yuttu. " Peki bu ne ? Burada ki para anca dörtte biri. Devamı nerede ? " diye çıkıştı. Söz sırası Ertan Beydeydi " efendim haklısınız eşim hastalanınca... " Tekrar elini masaya sert bir şekilde vurdu. " Hayır kurumuna mı benziyoruz biz " deyip biraz duraksadıktan sonra " senin küçük bir kızın vardı di mi ? Onu buraya getir " diye devam etti.
Ertan Bey şaşırmıştı. " Kızımın olayla bir ilgisi yok ki. Neden onu istiyorsunuz ? " sorusunun üstüne üstü başı yırtılmış bir çocuk girdi içeri. Avucundaki bozuk paraları dikkatlice masaya koyduktan sonra başı eğik çıktı. O zaman anlamıştı. Çocuğunu dilendirecekti.
Hiç düşünmeden " benim kızım öldü " deyiverdi.
" Saçmalama adamlarım seni evinden bir çocukla çıkarken görmüş " demesi üzerine " o komşunun çocuğu bana emanet etmişlerdi " diyerek konudan sıyrılmıştı. " O zaman canınla ödeyeceksin "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşin Rengi Değişti
Teen FictionMerhaba arkadaşlar bugün size hayalleri peşinden koşan üç kızın hikayesini anlatacağım. Çevrelerinden ne kadar; "Vazgeç, böyle 'boş' işlerle uğraşma" benzeri cümleler duysalar bile fikirlerine sıkı sıkıya bağlanmış tam anlamıyla hayallerine ulaşmada...