Plan 1

381 28 14
                                    

"Osman,sen kal.Lazımsın."

Sinan'ın dedikleri ile birlikte adımlarımı yavaşlattım ve cebimdeki fındıklardan bir kaç tane alıp sırayla ağzıma attım.

Ekipte olduğu gibi,kimse kimseyi sorgulamıyor ya,bunu da takan da kimse olmamıştı.

Bir adımda Sinan'ın yanına ulaşıp ellerimi tekrar cebime attım.

SİNAN

Osman'ın elleri tekrar cebini bulduğunda istemsizce derin bir nefes aldım.

Garip olucak ki grupta kendime en yakın gördüğüm kişi Osman'dı.Gerçi yakın bile değildik ama en azından vıcık vıcık ilişkilerden uzak bir biz vardık.

Şimdilik.

"Sinan,biraz daha fındıklarıma bakmaya devam edersen biyotenazi yapıp çürüteceksin,al."

Avucuma doldurduğu fındıklarla dudaklarımı ıslatıp ağzıma rastgele attım.

"Plan bir,böyle bırakırsak bunları kardeşten öteye geçemezler.Ortamı biz yapacağız."

Kafamda ki planı eksiksiz şekilde anlatıp Osman'ın onay vermesini bekledim.O ikisinin yanına gidip bazı zorbaların telefonumu elimden alıp klozete attıklarını,gidip almalarını isteyecektim.Bu sırada Osman tuvaleti boşaltıp onlara kuracağımız tuzağı kolaylaştıracaktı.Osmanʼın onayı ile birlikte Burcu ve Kemal'in olduğu yere gittim.

Hiç bir şey konuşmadan,boş boş oturuyorlardı.İçimden pezevenkliğin kaçıncı seviyesi bu acaba? diye geçirip Burcu'nun yanına eğildim ve aralarında ki gergin sessizliği bozdum.

"Çişimi yapmak için tuvalete gitmiştim,bir kaç cüsseli zorba sataştılar.Yani sonuç olarak telefonum klozette,alabilir misiniz? Dedeme ulaşmanın tek yolu telefonum.Acil bir şey olursa arayacaktı."

Kemal her zaman ki gibi çıkıştı.

"Kendin gidip alamıyor musun?"

"Korkuyorum."

Hislerimi belli etmemekte ustalaştığım için,duygularımı istesemde belli edemiyordum.Yani bu korkuyorum lafının bahane olduğunu saf olmayan her insan anlardı.

Melek Hoca'mız hariç.

"Sen kal burda Sinan,bir koşu alıp gelirim ben."

Burcu'nun dedikleriyle birlikte sahte bir gülüş yerleştirdim dudağıma.

Gözlerim diğerini bulurken dikkatle bana bakıyordu,bu sırada Burcu çoktan ayaklanmış yavaş adımlarla plan yerine gidiyordu.Kemal ona yetişmek için ayağı kalktı,gitmeden önce tekrar bana döndü.

"Gerizekalı değilim."

Kaşlarımı çatıp arkasından baktım,sonra nasıl olsa plan işliyor diye boşverip omuz silktim ve daha tam bitirmedikleri iki bira şişesini alıp Osman'ın yanına gittim.

Tuvaletin arkasına geldiğimizde Osman'ın tuvaletin önüne "bozuk" yazısını yapıştırıp etrafa bakındığını gördüm.Beni aradığını tahmin edip yanına yaklaştım.

"Girmişlerdir içeri çoktan. "

Elimde ki biranın birini Osman'a uzattım,fazla olmadığı için bir dikişte yetmişti bize.Koluna dokunup şimdi gidebiliriz anlamında bir işaret yaptım.

Osman bir süre bana bakıp her zaman ki hareketi ile başını yana doğru salladı.

Tuvalete sessiz adımlarla girip başımı uzattım ve görünmeden kabinin içinde telefonu arayan Kemal ve Burcu'ya baktım.

Bakışlarımı Osman'a çevirdim.
Onlara "Özür dilerim ancak götümü kurtarmam gerek" numaralı bakışlarını fırlatıyordu.

Kabinin kapısını hızlıca kapattığında, arkasına tahta çubuğu şert sekilde geçirip geri bir kaç adım attı.Burcu'nun kapıya vurup klasik "Kimse yok mu?" sorularını dikkate almayıp zafer dolu gülümsedi.
Burda işimiz bitmişti,tuvaletin önüne geçip birbirimize baktık.

"Bizimkilerin yanına gidelim hadi."

Tam o anda Osman'ın telefonu çaldı.Telefonu açıp kulağına götürdüğünde konuşmasının rahatlığından onlarla konuştuğunu anladım.

Bir süre konuşup planı anlatmaya başladığında şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.

"Lan neden onların yanına gitmiyoruz?Burda değiller mi?"

Osman sinirlenip telefonu kapattı ve cebine koyup eline aldığı fındıklardan örüntülü şekilde ağzına dizdi.

"Sinan."

"Ne?"

"Sıçtık."

Anlamsız ve boş bakışlarımı Osman'ın yeşilin en güzel tonlarından olan gözlerinde gezdirdim.Sonra dediğim şeyin daha da anlamsız olduğunu düşünüp bu karşamadan çıkmak için konuştum.

"Ne oldu lan?"

"Bizi bırakıp gitmişler,bu plan çok tutmaz onları daha uzun süre içeride tutacak bir şey yapın öyle gelin diyorlar."

"Napalım özel kuvvet desteği çağırıp karantinaya falan mı alalım?"

Osman ne alaka der gibi bakıp saçmaladığımı belli etmiş olacak ki susup başımı eğdim.

Bir kere saçmalayınca susamıyordum işte.

"Bakalım geri kabine,ne durumdalar."

Bir şey demeden başımla onaylayıp adımlarımı hızlandırarak geri kabinin önüne gitmek için yeltendim,konuşup saçmalamak istemediğimden her cümlemi önceden beş defa düşünüyordum.

Başım eğik gittiğimden çoktan gelmiş olduğumuzu farketmemiştim.Vücudumda hissettiğim çarpma etkisiyle kafamı kaldırıp önüme geçmiş,ona çarpmamı sağlamış Osman'a baktım.

"Ne yapıyorsun?"

"Duvara çarpmaktansa bana çarpman daha iyi olur ."

"Görmedim ben onu."

Konuşmadan da saçmalayabiliyormuşum diye geçirdim içimden.Aramızda ki boy farkı yüzünden Osman'ın omuzuna geliyordum.Bir nevi boyun girintisine.
İç sesim ile kavga edip kendimi dövecek durumda olmadığımı hatırlayıp geri Osman'a döndüm.
Çarpmanın etkisiyle aklıma gelen ilk şey planın aslında istediğim gibi değil,Kemal'in anlayıp devam ettirmesiyle gerçekleştiğiydi.İşte asıl şimdi sıçmıştık.

"Osman,her şey iyi hoş güzel ama Kemal her şeyin far-"

Cümlemi tamamlayamadan kırılan kapı sesi ile Osman'ın beni diğer kabine itmesi bir oldu.Kemal kapıyı kırmış,kabinden dışarı fırlamıştı.Osman'da bizi görmemeleri için beni kabine itip ardından kendiside girmiş ve kapıyı kilitlemişti.Düşüncelerden sıyrılma sebebim Osman'ın beni iterken birleştiğim duvardı.Acıyla inleyip yere çöktüm.

Her şey bir anda oldu,Osman'ın şaşkın bakışları beni bulurken bunları Kemal'in kapıya vuruşu ve bize seslenişi takip etti.

"Kusura bakmayın,rahatsız ettik.Siz devam edin."

🌰                            🌰                            🌰

Bitişi çok içime sinmedi ama iyi oldu bence ya.
Görüşlerinizi ve diğer bölümlerde neler görmek istediğinizi yorumlarda bekliyorum,tekrar hepinizi çok seviyor ve çok çok öpüyorum.
Umarım rüyanızda #SinMan'ı görürsünüz!

hand in hand|SİNMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin