bu benim ilk hikayem o yüzden biraz heyecanlıyım ama istediğim gibi giderse çok güzel şeyler çıkacağından şüphem yok babakolar.
okuyan herkese teşekkürler :*kafam fazlasıyla karışıktı ve tek yapabildiğim kadehin dibindeki şarapla oyalanmaktı. hislerimi şu an kimseye belli edemiyordum ve bu beni fazlasıyla yoruyordu. ortamdaki yüksek ses bile sinirlerimi biraz daha geriyordu. bekletilmeyi sevmiyordum ve her an her şeye sinir olabilirdim. yandan gelen sesle beraber düşüncelerimden birkaç dakikalığına sıyrıldığımda derin bir nefes aldım ve sesin geldiği tarafa döndüm.
"neden bu kadar mutsuzsun? bu kadar düşünürsen daha çok üzülürsün bence."
duymamazlıktan gelip önüme bakmaya çalışsam da hissettiğim bakışlar beni rahatsız ediyordu. derin bir nefes alarak adama doğru yöneldiğimde onun hâlâ gülümseyerek bana bakmasına anlam verememiştim. dikkat çekici biri olduğu kesindi ama şu an bu düşünceler için ne hâlim vardı ne de hevesim.
"sen her zaman bu kadar sessiz misin?"
"belki öyleyimdir belki de değilimdir. niye merak ediyorsun ki?"
"sadece bu kadar tatlı insanları susarken görmeyi sevmiyorum."
sözleriyle beraber elini çeneme götürdüğünde bir an duraksamıştım ve tepki verememiştim. çok sarhoş olduğu buradan bile belliydi. dokunuşu her ne kadar hissettiğim kötü duyguları bir anlığına unutmamı sağlasa da sarhoş olması önemli bir detaydı. büyük ihtimalle hetero olan birinin büyüsüne bu kadar kapılmak istemiyordum. sadece sarhoşluğun etkisiyle yaptığı hareketler olup olmadığı kesin değildi ne de olsa.
"derin düşünceler... niye bu kadar düşünüyorsun ki şu an? mesela benim de düşünmem gereken çok şey var ama sadece seni düşünebiliyorum."
söyledikleriyle beraber güldüğümde o da benimle beraber gülmeye başlamıştı.
"eve nasıl dönmeyi planlıyorsun bu kafayla? evin yakın mı bari?"
kafasını olumsuz anlamda sallayarak arkasına yaslandığında gözlerimi bir an olsun ondan alamamıştım.
"bu kalabalıkta nasıl dışarı çıkacağımı da bilmiyorum? bana yardım eder misin?"
ayağa kalkarak yalpaladığında çok fazla seçeneğim kalmamıştı. çıkışa kadar en az on kişiye çarpacağı kesindi. ayağa kalkarak koluna girdiğimde şu an iki metrelik bir adamın yürümesine yardım etmek komik gelmişti. zor da olsa yürümesine yardım ettikten sonra dışarıya onunla beraber çıktım. sokak lambasının altında yüzüne vuran ışık onu bir sanat eserine çevirmeye yeter de artardı bile.
"gerçekten buraya yalnız mı geldin? seni eve kadar bırakmamı ister misin yoksa taksi mi çağırmalıyım?"
"şu an eve bu şekilde gitmek istemiyorum. senin evine gitsek sorun olur mu senin için?"
çocuğun seri katil olmadığı da belliydi ama nasıl güvenebilirdim ki daha iki dakika önce barda tanıştığım birine.
"aslında benim eve gitmek gibi bir planım yoktu. bir arkadaşımla buluşacaktım ama istersen seni bir otele bırakabilirim."
bu teklifimi pek sevdiğini düşünmüyordum ama yüzünün düşmesini de istemiyordum. gülerek konuştuğumda onu kontrol ediyordum.
"sadece arabama kusma tamam mı?"
belli belirsiz bir şekilde kafasını salladığında en azından bir tepki alabildiğim için mutlu oldum ve yolcu kapısını açtım. kendi tarafıma geçerek koltuğa yerleştim ve arabayı çalıştırdım.
...
sessiz geçen on dakikalık bir yolculuğun ardından otele gelmiştik bile. oda işini hallettikten sonra onunla beraber odasına ilerledim ve kapının önüne geldiğimde kartı ona uzatarak gülümsedim.
"bu arada ben cemal. kısa da olsa seninle tanıştığıma memnun oldum."
"ben de memnun oldum. ismim barış bu arada."
elini sıktıktan sonra yanından ayrılarak merdivenlere yöneldim ama arkamdan seslendiğinde ona doğru döndüm.
"ben içeri giremedim Cemal."
"düzgün okutamıyor musun kartı? küçük bir çocuk bile yapar ya nasıl giremedin?"
"bilmiyorum baksana okumuyor."
asla kartı okutamıyordu ve bu şekilde içeri girememesi gayet normaldi. yanına giderek kartı okuttuğumda gülümsedim.
"bu kadar basit. başka istediğin bir şey var mı?"
"bence arkadaşını ekmen o kadar büyük bir problem değil. ne güzel oda da tuttuk işte."
gülümsemesi kesinlikle imâlıydı ama bu mükemmel olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. odasına girdikten sonra arkasından benim de girmem için bileğimi kavrayarak odaya doğru çekiştirdi ve daha fazla dayanamayarak içeri girdim. kapıyı ardımdan kapattıktan sonra beklemediğim bir anda beni kendine çekmişti. ellerini belime yerleştirerek dudağımla yanağımın birleştiği yere bir öpücük kondurduğunda dişlerimi hafifçe sıktım ve geri çekilerek derin bir nefes aldım.
"sen erkeklerden mi hoşlanıyorsun?"
"sanırım sana bu denli yanaşmamın sebebi düz olmam."
cevabının ardından yüzümde aptal bir gülümse oluşmuştu. dudaklarımızı birleştirmesine izin verdiğimde parmakları tişörtümden içeri sıyrılarak belimde gezinmeye başlamıştı. yatağa yöneldiğinde ben de onunla beraber yatağa yönelmiştim.
...
BABAKOLAR DEVAMI ÇOK YAKINDAAAAAAA. BEKLEMEDE KALINNNNNN. ISIRIN BU ARADA CEMBAR MOMENTLARINI

ŞİMDİ OKUDUĞUN
everlasting || cembar
FanfictionSilly little boy who tried to live forever, to live forever. Gave away her soul to buy a bit of pleasure.