Merhabalar...
Kendimi, kendi hikayemi size tanıtmak isterim.
Ceren Sarı
19 yaşındayım, dediğim dedik, asabi ve duygusal bir yapım var.
Lise mezunuyum, grafik tasarım okudum ve resim yapmayı hobi edindim .
Bu hikayeyi kendimi neden niye yazıyorum bilmiyorum ama içimde tutmakta istemiyorum, aslında bir açıdan yaşadığım birkaç şeyin akışını değiştirerek hayal ve kurgu tarzında kitap yazmak ,insanlara kendimi anlatmak içimi paylaşmak istiyorum.
Bu hikayede yazdıklarımın bir çoğu gerçek hayattan esinlenilmiş birer kurgu olacaktır.
Yani benim hayatımdan.
.
.
.
.
.
. Okumaya başladığınız tarih :)
.Iyi okumalar
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Ruhu çocuk olan öyle kalamaz mı?
En azından ben Gülce SARA öyle olabileceğini düşünürdüm hep.
Çocukken herşeyin mükemmel masalsı olduğunu düşünüp dururdum. Ama sekiz on yaşlarında bir kız çocuğuyken sürekli itilip kakılmak ağrıma giderdi, çocuktum sonuçta aklım kötü şeylere ermezdi bol bol koşardım, sonra terleyip dizim dirseğim yara bere içinde dönerdim hep eve, net hatırlayamasam da annem bir şeklilde o yarayı acıtmadan, yavaş yavaş yüzünü buruştura buruştura temizler sarardı. Sonra sıkılır çıkarırdım o sargıları. Tabi birkaç güne kabuk tutardı hemen, acıdığını acıyacağını bile bile o kabuğu oynama hevesim hiç gitmezdi. Kabuk tutan yarayı kanatır üzülürdüm kanadı diye. O yaşlarda bile kabuk tutan bir yarayı hep kanatmışım. Sonra o yaranın üstüne yeni yaralar açılırdı eskisinin izi bile kalmazdı. Tabi bu eskisinin izi kalmaması olayı çocukluk yaralarımıza özel birşey.
Sokaklarda koştura koştura oynayana kadar hep böyle vücudum yara bere içindeydi, çocuktum neticede, düşer ve kalkardım tekrar oyun oynamaya.
Gerçek hayatta öyle olmuyormuş. Yara alınca kolay kolay ayağa kalkılmıyormuş, tekrardan oyunlara dönülmüyormuş. Çocukken birkaç haftayla silinen izi bile kalmayan o yaraların, ilerde gerçek ruhani bir yaraya dönüşeceğini bilemezdim.
Nerden bilirdim o yara berenin büyüyünce içimde açacağını, onu her bir hatırladığım anıda kan ağlayacağımı, yaşamla ölüm arasında arafta kalacağımı.. Bilemedim.
Ruhu çocuk gibi kalan kalır tabi ama hayatta gayet mutluyken kimseye zararın dokunmazken birileri seni sebepsiz yaralarsa ruhunu bırak, insanın dışı bile çocuk kalamaz. Insanlara güvenir ve onlardan beklentiler umarız,tabi bunun sonucunda kendimiz daha çok yaralanırız.
Ruhun yara alması kurşun yarasından ağırdır derler. Hatta çok zor kapandığı söylenir.Bazen yıllar geçse dahi her anımsamanız onu yeniden kanatır. Bir şarkı mırıldanması, bir kitap, cadde, şehir... bize çok şey anımsatır.
Ciddiye alınması gerekir. İlacı zaman olduğu kadar yeniliktir de. Herşey insanın içinde başlar. Kendini korumaya, artık eskisi gibi güçsüz olmayacağına karar verip bir inançla bu ruhsal durumdan çıkar.
Yaşama katılacak şeyler ufak bile olsalar iyileşmeyi hızlandırır.İnançlı bir insan için çokça dua etmek de manevi olarak rahatlatır. Geçmiş değişmez, size atılan kazıklar, yalanlar, iftiralar... bunları değiştiremezsiniz ama GELECEK o bizim elimizde.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.........Merhabaalaaaaarrrr ....
Ilk bölüm girişim için düşüncelerinizi aktarmayi unutmayınız canım boyozlarım....♡
Şuradaki yıldızdan da oy verebilirsiniz :*
Görüşmek Üzere ❣
Instagram: cerenn_sari
Twitter: cerenn_sarii
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DILE GELMEZ
Non-FictionGüven. Hayattaki herşeyden daha samimi daha içten olan duygu. Peki kaybedince nasıl olur? Kime? Niye? Ve neye guvenebiliriz ki artık? Hiç kimseye.