2

884 35 10
                                    

"Bell hadi amk çıkalım artık." Hazırlanmıştım ve festivale gitmek için Bell'i bekliyordum. Sonunda o da geldiğinde evden çıkıp arabaya gittik. "Özgür çok yakışıklı değil mi ya?" Cidden öyle he. Valla yakışıklı çocuk. Tütütü maşallah. "Kank ne yalan söyliyim öyle ama ne alaka şimdi?" "Ne biliyim aklıma geldi." He yapraam aklına geldi he. Hiç kafa da yormadın bu konuda he. Şarkılarla ve sohbetle geçen uzun bir yolculuğun sonunda festival alanına vardık. Arabayı park ettikten sonra bizimkileri bulmaya gittik. Evren'in kafasını gördüğümde Bell'i tutup o tarafa doğru yönlendirdim. Evren bana gülümserken adımlarımı hızlandırıp ona sarıldım. Ellerini belime sararken Kadir parmak ucunda olmamla dalga geçiyordu. Aybük'e havadan bir öpücük gönderdim ve Kadir'e orta parmağımı kaldırdım. Sonra armut koltuklarda oturan tayfaya dönüp hepsine selam verdim. Yere oturup sohbet etmeye başladık. Daha sadece bir iki dakika geçmişti ki Berkcan ve Efe ortama giriş yaptı. Hepimize selam verip oturdular. Kadir, Berkcan ve bana bakıp "E siz aynı tişörtü giyiyorsunuz." dedi. Bunun neresi garip ki? Bu çocuk niye sorgulanmaması gereken şeyleri sorguluyor sürekli. Berkcan kafasını benim tişörtüme çevirdi ve elini yumruk yapıp bana uzattı. Ben de aynı şekilde karşılık verdiğimde "Sever misin Metallica?" dedi. Hayır hayır ben hiçbir zaman dinlemediği grupların tişörtlerini falan giyip havalı olduğunu düşünen kızlardan olmayacağım. "Tabii ki. Öyle olmasa niye tişörtünü giyeyim ki?" "Ya ne biliyim. Var öyle insanlar, neyse ki sen onlardan biri değilmişsin." diyerek tebessüm etti. Konuşmayı devam ettirmek için en sevdiği şarkıyı sordum. Bir süre düşündükten sonra cevapladı. "Fade to Black" "Hardwired to Self-Destruct albümünden, güzel albüm." Benim en sevdiğim şarkıyı sorduğunda hiç düşünmeden cevap verdim. "Atlas, Rise" "O da güzel şarkı ya" Kafamı salladım, konuyu devam ettirip ettirmemem gerektiği konusunda bir karar vermeye çalışıyordum. Bu sırada kanatsız meleğim Evren bana seslendi "Bir şeyler içer misin?" İçecek bir şeyler almaya gidiyordu. Bakışlarından anladığım kadarıyla onunla gitmem gerekiyor. Hımm. Otururken iyiydim ya aslında. E ısrarcı bakışlar bunlar. Hı gitmem lazım yani. Peki madem. "Dur ben de geleyim." deyip ayağa kalktım. O sırada Kadir bana dönüp suratındaki muzip gülüşle "Ee dinler misin Metallica falan?" dedi. Kafamı iki yana sallayarak güldüm "Herkese var sana yok Kadoşum" deyip Evren'in yanına gittim. Aybük Kadir'e sal şu kızı konulu bir konuşma yaparken onlardan uzaklaştık. İçecek standlarına bakarken içime Evren'in yanaklarını sıkma isteği doğdu. Yanaklarına uzandığımda asla garipsemiyordu, hep böyleydik ve değişmek de istemezdim. Gülerek "Kısmetimi kapatıyorsun zalımın kızı" dediğinde ben de bu dediğine güldüm. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Çalan şarkıların ritimleri de biraz biraz artmaya başlamış ve dans eden insanlar çoğalmıştı. Elimize bir kaç bira alıp yanlarına dönmeye koyulduk. "Canımın içi ben sana bir şey söyliycektim." Neden gerildim ki? "Söyle kuzucum" Ufak bir nefes aldı. "Hani şey ya... şey işte aq. Bizimkiler şey düşünüyor." Ya hassiktir ben bunu niye daha önce anlamadım. "Aybük ve Bell beni kiminle yakıştırdı bu sefer?" "Oha lan sen bunu nasıl anladın?" Cidden nasıl anladım. "Ne biliyim amk. Neyse soruma cevap ver." "Yav tam öyle değil aslında. Hani sana birini bulacaklar. Öyle çabalar içindeler. Akıllarında biri de var gibi ama söylemiyorlar bana sana söylerim diye. Yani dikkat et diye söyledim ben de böyle şeyleri sevmiyorsun ya." Ya şapşiiik beni mi düşünüyorsun sen. Oy düşünceli çocuğum benim. "Sağol yavrum. Onları da siet ya çok umrumda değil açıkçası. Şu ana kadar beni evermeye çalıştıkları kimse düzgün çıkmamıştı nasıl olsa." Elimizdekileri etrafına oturduğumuz alçak sehpaya bırakmıştık. Ortam şaşırtıcı bir şekilde samimiydi ve koyu bir sohbet dönüyordu. Evren'le ben de oturup sohbete katıldık.

><><><><><><><><><><><><

Bell ile benim şarkım çalıyordu. Koskoca 2 saatin sonunda dans etmek istediğim bir şarkı vardı. İkimiz de ayakta durmuş şarkının sevdiğimiz kısmının gelmesini bekliyorduk. Bu sırada kimse bizi umursamadan konuşmaya devam ediyordu. Sonunda ezbere bildiğimiz kısım gelince Bell ile birbirimize bakarak şarkıya eşlik etmeye başladık.
"Ayo, I'mma explain why you probably never see me
I push a Lamborghini, chocha magic like Houdini
My body shaped like Jeannie, booty dreamy, waist is teeny" İkimiz de şarkıya aşırı yükselmiştik, her zaman olduğu gibi. Aybük bize seslendi "E birbirinize bakıp mı söyleyeceksiniz bütün şarkıyı? Klasik dansınızı izlemek istiyorum." Daha önce hepsi bize mi bakıyordu bilmiyorum ama şu anda çoğunun dikkatini çektiğimiz kesindi. Bell ile birbirimize baktık. Amaaan festivaldeyiz ya. Eğlenmeye geldik sonuçta. Dans edelim ayol oturmaya mı geldik. Nakarat kısmı geldiğinde senkronize bir şekilde Bell ile dans ediyor ve şarkıyı söylüyorduk.
"Ride with Minaj, mmh Mashallah
Check in with me, then do your job
Queen is the name, Rafaello did the chain
This is Monse, patty Plain Jane
Ride with Minaj, mmh Mashallah
Check in with me, then do your job
Queen is the name, Rafaello did the chain
This is Monse, patty Plain Jane" Şarkı ve dans bittiğinde salak salak gülüyorduk. Bunda içtiğimiz biraların etkisi olduğuna eminim. Geçip tekrar yerimize oturduk. Saat baya geç olmuş ve bununla beraber hava baya soğumuştu. "Götüm dondu amk." demem üzerine Aybük "E mal öyle çıkarsan üşürsün tabii." dedi. E herkes üstüne hırka falan almış. E bir ben mi malım.

Madem | Berkcan GüvenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin