12

488 20 7
                                    

Yukarıda gördüğünüz beyefendi, Ceyhun'un aklımdaki görüntüsüne en yakın olan görüntüye sahip kişi. Ve gülüşü çok şirin *_*

28 Kasım

Bilge
Kadir ve Aybüke herkesi benim evime çağırdığında sonunda evlilik teklifinin edildiğini anlamıştım. Yaklaşık bir haftadır bunu bekliyordum merakla. En sonunda Evren de geldiğinde oturup merakla yapacakları konuşmayı bekledik. Birbirlerine bakıp 'Sen söyle.' 'Hayır sen söyle.' konuşması yapıyorlardı. 5 dakikanın sonunda kusacak gibi hissettim. Bell "Ne söyleyecekseniz söyleyin artık. Beynimizi siktiniz god damn it." diye sitemde bulununca Aybüke gülümseyerek sağ elini bize uzattı. Kadir de "Evleniyoruz!" diyerek haberi tamamladı. Bell "Sonunda lan." diyip Aybüke'nin yüzüğünü daha yakından incelemek için kalkıp yanlarına gitti. Ben daha önceden bildiğim için fazla bir tepki vermeden gülümsüyordum. Evren ise bizim aksimize çok suskundu. Bell çiçeği burnunda çiftimizi tebrik etmeyi bitirdiğinde hepimiz Evren'e döndük. Hafifçe kolunu dürttüm. "Evren?" Hâlâ tepki yoktu. Evren normalde asla susmaz, hele böyle bir konuda en çok sevinen kişi olacağını düşünmüştüm. Gözlerini yerden çekip hepimize teker teker baktı. "Yanlış anlamayın, çok mutluyum sizin adınıza. Evlilik ciddi bir olay ve... bunu düşünmek büyüdüğümüzün göstergesi. Bunu istemiyordum, olacağının farkındaydım. Büyüdüğümüzün farkındaydım ama kabullenmek zor geliyor. Bilmiyorum sanırım hep beraber kalacağımızı, 40 yaşına gelince bile su savaşı yaparız diye düşünüyordum." Evren'in söyledikleriyle gerçekler hepimizin yüzüne tokat gibi çarpmıştı. Bir süre sessizce oturduk. Bu sessizliği bozan Bell oldu. "Eh, bunun bir gün yaşanacağını biliyorduk. Bu kadar hızlı olacağını bilmiyorduk sadece. Lisede okuldan kaçıp gittiğimiz parklar ve altını üstüne getirdiğimiz spor salonu bizi özlüyordur eminim ki, biz de o zamanları özlüyoruz. Birkaç yıl sonra da üniversite kampüslerimizi ve gittiğimiz clubları özleyeceğiz. Bu kırabileceğimiz bir döngü değil. Ama hayat bizi nereye sürüklerse sürüklesin, isterse dünyanın dört bir yanına dağıtsın biz birbirimiz buluruz. Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer yine kürkçü dükkanıdır. Şunu unutmayın ki, bize hiçbir şey olmaz." Hepimiz bir duygusallıkla birbirimize baktık. Aybüke ortamın kasvetini dağıtmak için "Altta kalanın canı çıksın!" diye bağırdı. Canı çıkan olmamak için Evren'in üstüne atladım. Kadir de hayvanca benim üstüme zıpladı. Evren bağırırken evde kahkahalarımız yankılanıyordu. Bell ve Aybüke de üstümüze çıkarken Evren "Nefes alamıyorum puştlar kalkın!" diye bağırdı. Bell sonuna kadar haklıydı, biz hep birbirimizi bulurduk. Biz birbirimizin kürkçü dükkanıydık.

><><><><><><><><><><><><

Mutfak masasında oturmuş kahve içiyorduk. "Kadir'in nikah şahidi benim, bu tamam. Aybüke seninki kim olacak?" Kadir nikah şahidi olması için Evren'i seçmişti, beklemediğimiz bir şeydi açıkçası. Ben hep Kadir ve Evren evlenir biz de düğünlerinde ağlarız diye düşünmüştüm. Aybüke ve Bell birbirlerinin nikah şahidi olacaktı. Ceyhun'la birbirimize verdiğimiz sözlerden biri nikah şahidimiz olması için başka kimseyi seçmeyecektik. Tabii eğer bir diğer sözümüz devreye girmezse, kimseyi bulamazsak evleneceğiz. "Bell olur herhalde, Bilge zaten bir kere olacak. Bell olması daha mantıklı." Aybüke bu kararını onaylatmak için bana baktı. Kafamı aşağı yukarı salladım. "Nikah mı düğün mü?" Bell'in heyecanla sorduğu soruya aldığı cevap onu pek tatmin etmemişti. "Sade bir nikah düşünüyoruz." Bell suratını asmış ve kollarını önünde kavuşturmuştu. "Abiye giymek istiyordum. Sade nikahta da derin yırtmaçlı kırmızı abiyeyi nasıl giyeyim?" Düşününce Bell öyle bir elbise içinde baya taş gözükürdü. "Ee gençler, düğün ne zaman?" Bir anneanne edasıyla sorduğum sorunun cevabını şu ana kadar düğün hakkında hiç konuşmamış olan Kadir verdi. "Mezuniyetten sonra düşünüyoruz. Ben Ağustos diye düşündüm açıkçası. Hem mezuniyetten sonra daha rahat olur hem de o tarihte balayına çıkmak daha iyi. Ağustos sonunda her yer çok güzel olur." Bu sene tatile çıkıp çıkamayacağım düşüncesi beni yiyip bitiriyordu. Yaz biteli çok olmamıştı ama tatil yapamadığım için dinlenecek vaktim de olmamıştı. Sadece Bolu'ya ve Rize'ye ziyarete gitmiştim. Bolu hep eğlenceli olurdu ama Rize tam bir işkenceydi. Düğün için detayları biraz daha konuştuk. Önümüzde bu detayları düşünmek için çok uzun bir zaman vardı. Aybüke şimdiden gelinliğe bakmak istiyordu ki sonradan stres olmasın. Tabii ki Bell ve ben ona yardım edecektik. Evren kolundaki saate bakıp ayaklandı. "Saat 2 olmuş gençler. Gidelim bence." Hepsi kapıya doğru yürümeye başlayınca kalkıp onları yolcu ettim.

Madem | Berkcan GüvenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin