17

361 23 3
                                    

Katy Perry- Birthday
Taylor Swift- 22
Feridun Düzağaç- FD
Ufuk Beydemir- Ay Tenli Kadın

11 Ocak
Bilge

Annem "Neden doğum gününde siyah giyiyorsun? Salak mısın?" dediğinden beri dolabımın karşısında mal mal oturuyordum. Anneannem ve annem bütün gün yemek yapmakla uğraşmışlar. Keşke hemen gelseler de yemek yesek çok açım. Kırmızı elbisemle bir süre bakışıp oflayarak dolabın kapağını kapadım. Pijamalarımı giysem? Kapı aniden açıldı. "Kızım daha hazır değil misin sen? Gelecekler birazdan. Kendi doğum gününe geç kalmak mı istiyorsun?" Oflayarak yatağıma oturdum. "Anne, siyah giyme dedin. Dolabımda siyah olmayan çok az şey var." Annem dolabın önüne geçip içine bakınmaya başlayınca ben de üstümdeki elbiseyi çıkarıp bir kenara attım. "Al bunu giy işte." Elindeki tuluma baktım. Bebek mavisi düz kısa tulum işte. İyi bari bunu giyiyim. Anneme kafa sallayıp tulumu giydim. Makyaj namına sürdüğüm tek şey rimeldi ve böyle kalacaktı. Doğum günüm olabilir ama bu mutlu olmam gerektiği anlamına gelmiyor. Saçımı tepeden at kuyruğu yapıp ayakkabılarımın olduğu dolaba yürüdüm. Ben bugün niye böyleyim ya? Baya mutsuz, keyifsiz. Hevesim yok. Ben bitmişim bitmişim. Ölmüşüm gömenim yok. Ayakkabım yok püü. Bebek mavisiyle hangi renk uyar ki? Beyaz olur sanki ama topuklu ayakkabı giymek istemiyorum. Amaan bana ne ayakkabı da giymiyim ev değil mi burası amk? Kapının çalmasıyla kapıya koşan anneme baktım. Niye koşuyon ki? "Kızım niye mal mal bakıyorsun gelsene!" Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip annemin yanına yürüdüm. Tabii ki ilk gelenler Evren ve Bell'di. Bu ikisi her yere erken geliyor, hep böyleler. Salaklar galiba. "Doğum günün kutlu olsun güzel götlüm!" Bell'in asansörden inerken söylediği şey bütün apartmanda yankılanmıştı. Sabır ya Rab, sabır. Evren elindeki poşeti bana uzatıp içeri girdi ve anneme sarıldı. Lan benim doğum günüm bana sarılman gerek. Bell de benden önce anneme sarılırken Evren bana dönüp "Dgko kanka." dedi ve içeri gitti. Evet, dümdüz degekeo dedi. Benim arkadaşlarım mal mı? Bell bana da sarıldıktan sonra hepimiz salona gittik. "Ooo baya güzel kokuyor. Menüde ne var?" Midesinden başka bir şey düşünemeyen Evren'den beklendik sorular. Aysel'im salona girip "Mercimek çorbası var. Sonra kırmızı et yaptım, şarap içeriz diye. Makarna salatamız var. Sarma da sardım." Ee pasta? "Oh, eline sağlık Aysel anneannem." Bell'in anneanneme öpücükler atarak söylediği cümleden sonra kapı bir kez daha çaldı. Annem kapıya bakmaya kalkarken Bell de beni hediyeyi açmam için zorluyordu. "Aç şu hediyeyi. Bak ölümü gör." Bir iki dakika önce sorduğum soruya kendim cevap vericem. Evet, benim arkadaşlarım mal. "Bell, yavrum ben açmıycam demedim sen niye ölümü gör diyorsun?" Bell omuz silkerken ben de poşetin içindeki ayakkabı kutusunu çıkardım. Hmm, bu da ne acaba? Bir ayakkabı kutusu var ama ne almışlardır tahmin edemiyorum. Kutuyu da açıp beyaz spor ayakkabılarla bakıştım. Oha çok iyi. "Lan ben de bu tulumla giyecek ayakkabı bulamamıştım. Efsane oldu şu an." Hemen ayakkabıları giydim. "Biliyoruz kankam. Biz de o yüzden aldık zaten. Güle güle giy." Evren'e öpücük atıp kapıdan giren kişiye baktım. Berkcan. Diğerleri "Kanka annenler Berkcan'la bir tanışsın, konuşsun. Bizimle sonra tanışırlar. Çok kalabalık etmeyelim, gerek yok." deyip gelmemişti. Bu beni biraz üzmüştü, eğlenirdik sonuçta. Salondaki herkesin arasında "Hoşgeldin." "Hoşbuldum." ve "Nasılsınız?" muhabbeti döndükten sonra yemek için beklememiz gereken 2 kişi kalmıştı. Aybüke ve Kadir. Bunlar da normalde geç kalmazdı niye geç kaldılar ki? Ay kesin sevişiyor bunlar. Yoksa geç kalmazlar ki. "Evrencim Kadir'i ara bakalım. Neredelermiş?" Evren anneanneme kafasını sallayıp cebinden telefonunu çıkardı. Yanımda oturan Berkcan kolunu omzuma atıp kulağıma eğildi. "İyi misin sen?" Ona bakıp kafamı aşağı yukarı salladım. "Yorgunum biraz. İşler yoğun bu sıralar." deyip başımı omzuna yasladım. Saçlarımın arasına bir öpücük kondurup çenesini başıma yasladı. Evren telefonu kapatıp arkasına yaslandı. "Tekele uğramışlar, geliyorlarmış." Anneannem yerinden kalkarken "Heh güzel, şarap almalarını söylemiştim. Gideyim son hazırlıkları bitireyim ben şimdi." dedi. Mutfağa giderken annem de onu takip etti. Anneannem ve annem niye bu kadar rahat alkol konusunda acaba? Hangi aile böyle ki? Gerçi 22 yaşındayım bu saatten sonra nasıl tutsunlar, kabullenmek en iyisi. "Bilge kanka, Aybük sana ne hediye aldığını söylemedi bana. Baya merak ettim sence ne almıştır?" Bunu ben nasıl bilebilirim? "Kanka valla bilmiyorum." Yani gerçekten nasıl bilebilirim ki? Acıktım ben ya gelsinler artık. "Ceyhun gelmeyecek mi kanka?" Evren'in sorusuna kafamı iki yana sallayarak cevap verdim. Beyefendi işi olduğu için gelemeyecekti. Sevgilisinin hamile olması onu fazlasıyla meşgul ediyordu. Neyse zaten Berkcan'la tanışmalarına hazır olduğumu zannetmiyorum. İlk aşkımı ve sevgilimi tanıştırmak kolay değil. Annem içeri gelip yanımıza oturdu. Berkcan kolunu benim omzumdan çekip koltukta doğruldu. Annem geldi diye toparlanması beni güldürüyordu. Normal bir aile değiliz, annemler böyle şeyleri umursamazlar. Hele anneannem, onun yaşındaki insanların terbiyesizlik olarak baktığı ama aslında olmayan şeylere beni teşvik etmişliği bile vardır. Üniversiteye gitmeden önce beni, Bell'i ve Aybük'ü karşısına alıp "Sevin, sevişin ama hamile kalırsanız kafanızı kırarım. Çok erken doğurmaya gerek yok." konulu bir konuşma yapmıştı. Şimdi hatırlayınca kahkaha atmama sebep olan bir konuşma. Cidden, ailem niye böyle? Kapı çalınca Bell de ben de ayağa kalktık. Ben kapıyı açmaya giderken Bell de "Çok açııııım." diye bağırarak masaya yürüdü.

Madem | Berkcan GüvenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin