Medya: Kadebostany - Castle In The Snow
Okula, yani liseye başlayalı dört hafta olmuştu. Bu bir ayın nasıl geçtiği gözlerimin önünden film şeridi gibi aktı gitti. Daha 9.Sınıftık ve biz daha başlamadan çok şeyler yaşamıştık. Kafamı yerden kaldırdığımda sınıfıma geldiğimi gördüm.
Kapıyı bütün bitkin gücümle açarken bir yandan da gece geç yattığım için kendime sövüyordum. Sınıfa girdim ve sınıfta oturan tek tük kişilere baktım. Çoğunlukla ilk erkekler geliyordu sabahları, şimdi de olduğu gibi, ortanın en son sırasına oturmuş telefon oynuyorlardı. Kendi yerime geçerken hayıflandım ve onlara 'günaydın' dedim. Hepsi beni yanıtlarken en son sıra cam kenarına kendimi attım.
Havalar soğuduğu için annemin zoru ile montumu giymiştim. Ne kadar soğuğu sevsem de beni üşüttüğü kesin bir bilgiydi. Çantamdaki telefonumun titremesiyle doğruldum ve çantamı önüme alıp telefonu koyduğum gözden aldım. Deniz mesaj atmıştı.
Gölet Suyu: Ben biraz geç kalacağım idare et beni Obama'm lüttfeeen!
Ona görüldü atıp eski pozisyonuma geri döndüm. Ne kadar ilk oturduğum huzuru hissedemesem de rahattım. Kapının açılmasıyla yarım açık gözlerimi oraya çevirdim. Tuğba elinde telefonuyla oynayarak içeriye geldi ve kafasını hiç kaldırmadan önümdeki sıraya oturdu.
"Sana da günaydın!" dedim beni takması için biraz bağırarak. Anında kafasını kaldırıp bana baktı ve güldü.
"Günaydın, günaydın.." Neşeli ses tonuyla konuştuğunda dudağım kıvrıldı ve kafamı eski yerine tekrar koydum.
Bu aralar çok fazla yoruluyordum. Malum hedefim birincilik gibi bir şeydi. O yüzden çok çalışmam lazımdı. E bende haliyle gece geç saatlere kadar ders çalışıyordum.
Kapının tekrar açılması ile yine yarım açık gözlerimi oraya diktim ve gelen Sude'yi izledim. O da Tuğba gibi telefonu ile oynuyordu. Bir an ikisinin de telefonlarını alıp kırmak istedim. Ama aklıma fakir oldukları geldi ve bu düşünceme güldüm. Kıkırdadığımı gören Tuğba bana anlamsız bakışlar atarken Sude yanıma geldi ve oturduğumuz sıraya koyduğum ayaklarımı yere itip koca kıçını koydu. Sarsılarak ona bakarken güldü ve telefonuna geri döndü.
Hayıflanarak yerimde ayağa kalktım ve montumu çıkardım. Sıranın üstüne çıkıp yere inerken kimse umursamamıştı çünkü hepsi sıraların üstüne basıyordu. Montumu askılığa asıp sıranın üzerindeki telefonumu aldım ve kapıya doğru yürüdüm.
"Nereye gidiyorsun lan?" diye soran Sude'ye orta parmağı gösterip sınıftan çıktım.
Kantin üç kat altımızdaydı. İnmesi kolaydı da çıkması zordu. 'Neyse' diyerek inmeye başladım. Yavaş adımlarla kantine ulaştığımda kantinci ablaya selam verip su istedim. Parasını verip suyu aldım ve bahçeye çıktım. Soğuk beni kucaklarken gülümsedim ve saçlarımı yüzümün önünden çektim. Karşımdaki banka yürürken suyun kapağını açıp içtim. Kısa bir sürede alışmıştım okula; insanlarına, hocalarına ve derslerine...
Banka ulaştığımda oturdum ve yerimde yayıldım. Rahat bir şekilde oturmak en sevdiğim şeydi. Çünkü kendimi huzurlu hissediyordum. Kafamı okula giriş yapan öğrencilere diktim ve onları izledim.
Servislerden inenler kalabalık bir şekilde okula giriş yapıyorlardı. Hepsi donduklarından üstlerindeki montlarına sıkıca sarılmışlardı. Fakat nedense ben üşümüyor aksine yanıyordum.
En sondan iki erkek okulun bahçesine giriş yaptıklarında dikkatlerimi çektikleri için onlara baktım. Gözlüklü çocuk tatlı bir şekilde yanındaki çocuğun anlattığı şeye gülerken gözleri gözlerime değdi. Yeşil-mavi arası gözleri vardı. Dudaklarımda oluşan gülümseme o bana baktığında yüzümden silinmişti ve yerimde dikleşmiştim.
Çocuk umursamadan yanındakiyle konuşarak okula girdi. Az önce ne olmuştu öyle? 'Neyse' diyerek kafamı iki yana salladım ve oturduğum yerden kalktım. Birazdan zil çalacaktı ve ilk ders Edebiyattı. Edebiyat hocası ondan sonra girenleri yok yazdığı için geç kalmamalıydım.
♣♠♣
"Lütfen artık zil çalsııın lütfeeen!" Deniz yanımda kıvranarak homurdanırken Tarih hocasının son cümlelerini dinledim. Çünkü son bir dakikanın içine girmiştik.
Zilin çalması ile Deniz hızla ayaklanmış ve kolumdan çekiştirmeye başlamıştı. Öğle arasına girmiştik ve Deniz sıra beklememek için hızlı hareket ediyordu. Bende yerimden kalktım ve Deniz peşinden beni de sürükleyerek insan havuzuna dönmüş kalabalığın içine soktu. Düşmemek için yere bakarak yürürken Deniz sadece karnının açlığını düşünerek ilerliyordu. En sonunda kantine geldiğimizde sıraya girdi ve paramı vermem için elini bana uzattı. Cebimden çıkardığım parayı ona verirken kaloriferin oraya geçtim ve başka sınıftan olan arkadaşlarımla konuşmaya başladım.
Elinde iki İzmir sandviçle önümde durdu. Elinden birini alıp kızlara 'görüşürüz' dedim ve bahçeye çıkan kapıya ilerledim. Deniz de beni takip etti. Karşıdaki banklara doğru yürüyeceğim sırada Deniz beni kolumdan çekip okulun yanındaki parka doğru götürdü. Hiçbir şey demeden beni götürmesine izin verdim.
"Ay ben bugün neler öğrendim!" Hararetli bir şekilde konuştuğunda anlat dercesine elimi salladım. Yine aynı şeylerden bahsediyordu. Bir yandan sandviçimi yerken bir yandan da Deniz'i dinlerken arada gülüyordum.
Öğle arasının bitmesine on dakika kala okulun bahçesinden içeriye girdik ve yavaş yürüyerek okulun içine girdik.
"Sen yukarı çıkakoy bende hemen bir çikolata alıp geliyorum." Deniz'in sözüyle yere bakarak merdivenlerden çıkmaya başladım. Aklımda sabahki olay vardı. Tabii ona olay da denirse..
Yerdeki merdiven taşlarını ezberleyecek raddeye geldiğimde kafamı kaldırdım. Kaldırmaz olaydım çünkü sınıflarının kapısında durmuş bana bakıyordu. Kan yanaklarıma hücum ederken gözlerimi kaçırıp sınıfa girdim.
Kalbim çok hızlı atıyordu ve neden böyle attığını anlayamıyordum. Şimdiye kadar bana öyle bakan çok kişi olmuştu ama hiçbirinde böyle olmamıştı. Sırama geçip oturdum ve suyu içip Deniz'i bekledim. Hala kalbim yavaşlamamış aksine daha çok hızlanmıştı. Pencereyi açıp nefes almaya çalıştım. O sırada sınıf kapısı açıldı ve içeri Deniz girdi. Hiçbir şeyden habersiz yanıma oturdu ve konuşmaya başladı biraz olsun sakinleşmek adına onunla konuştum.
♣♠♣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
:Aleyna.. ||Yarı Texting||
Teen FictionVerdammt kitabının yan karakterleridir.! Liseye geçtikten sonra okula uyum sağlamaya çalılan bir kız okulların açılmasından bir ay sonra birini görür. O kişi onun aradığı insana aşırı benziyordur. Ve onu Wattpad kitaplarında okuduğu gibi anonim olma...