Bölüm I

490 5 3
                                    

Yorulmuştu. Eve döndüğünde kendisini yumuşak küçük küçük yastıkları olan geniş mavi renkli koltuğuna bırakmıştı bile. Televizyonu açtı. Sıkıcı haber programlarını izlemek dahi istemiyordu. İstediği tek şey rahatlatıcı şarkıları olan bir müzik kanaliydi. Kısa bir süre sonra da buldu zaten. Kendini de müziğin ritmine çoktan kaptırmıştı. Hafif yumuşak piano, çello ve keman seslerinden olusan hafif bir müzik. Tam da istediği gibi.  Bir süre sonra da kendini uykunun kollarında bulmuştu.

Uyandığında hava iyice kararmisti. Biraz üşümüş olsa gerek üzerine ince bir ceket aldı. Televizyondan hala hafif parçaların sesleri süzülüyordu odaya.

Etrafa baktı. Tüm odaları dolaştı anlamsizca. En son da aynada kendisine baktı. Yaslanmisti. Eski enerjisi yoktu artık. Biraz daha baktı kendine yalancı bir tebessümle konuştu aynadaki kendisine benzetemediği kişiyle "Sen ben değilsin".

Eşi öldüğünde otuz beş yaşındaydı. İşlerden sıkılıp kocasıyla sadece bir haftalığına tatile çıkmak istemişlerdi. Kocasının öleceğini bilse sıkılır mıydı yaptığı işten ? Gitmek ister miydi o tatile ? Ama gitmişlerdi ışte.  şen şakrak çıkmışlardi yola.

Izmir'e gideceklerdi. Karşıyaka'dan Alsancaga geçerken vapurdan martılara atacağı gevrekleri düşünüyordu. Alsancak'ta Kordon boyunca yürüyüp çekilecekleri yüzlerce fotografi da.

Çıkmışlardı çoktan yola hava da ılık ılık esen rüzgar ve onları sevgiyle kucaklayan güneşin hafif sıcaklığı vardı. Altlarında kendilerine yetecek buyukluklte bir otomobil vardı. Leyla'nın isteği üzerine bordo renkliydi. Kerem de seviyordu bu rengi ama tabi o koyu mavi bir otomobili tercih ederdi. Kerem kullanıyordu aracı, yorulunca Leyla devam edecekti yolculuğa. Camı acti. Radyoda buldukları bir müzik kanalında yabancı bi şarkı çalıyordu yeterince enerjikti şarkı. Birlikte hem şarkıyı söylüyorlar hemde gulusuyorlardi, biraz sonra başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde. 

Hala direksiyonda Kerem vardı. Hızlarını biraz daha arttırmış ve müziğin sesini biraz daha açmışlardı.  Ve beklenen olmuştu ışte , Kerem direksiyonun hakimiyetini kaybetti ve başka bir otomobil ile çarpışmışlardı. Leyla ne olduğunu anlamamıştı bile.

Gözlerini açtığında hastanedeydiler. Annesinin başında beklediğini gördüğünde göz yaşlarına hakim olamadı ve anlamsizca olayı anlatmaya başladı. Bir şeyler geveliyordu ağzında. Birden duraksadi 'Kerem neredeydi? ' Annesine sordu hemen Zehra hanımın gözleri dolmuş kızını sakinleştirmeye çalışıyordu. Bi müddet söyleyemedi Kereme ne olduğunu. Kerem aldığı darbenin etkisiyle beyninde hasar oluşmuştu acil ameliyata alındı çok kan kaybetmişti. Bilinci de zaten yerinde değildi ameliyata alınırken Leyla Leyla diye sayikliyordu sadece. Ameliyata alındı. beynindeki hasar büyüktü doktorlarında ümidi yoktu zaten. Çok ugrasmalarina rağmen kurtaramadilar Keremi. Zehra hanım bi umut bekliyordu ışte ameliyatane kapısında. Kendi oğlu gibi severdi Keremi. Ameliyatanenin kapısı açıldı ve Zehra hanım gözünde yaşlarla doktorun yanına gitti.

- Ne oldu kurtarabildiniz mi oğlumu ? Lütfen kurtardım deyin lütfen. Ben kızıma ne derim he doktor söyler misin ne derim ben kızıma ?

- Doktor içi acı ile dolu olmasına rağmen soguk bir sesle "Hastayı kaybettik , başınız sağolsun."demişti.   Zehra hanım oracıkta yığılıp kaldı sayikliyordu " Oglum , gencecik, korpecik oğlum benim. Neden böyle yaptın annecim neden bıraktın bizi ? Ben şimdi leylaya ne derim oğlum ne derim çocuğum ?

Biraz durdu ve kendine gelmesi lazımdı kızı içerde yatıyordu. Güçlü olmalıydı. Güçlü davranmazsa nasıl duracakti kızının yanında, nasil  teselli verecekti ona ? Leylanin yanına gittiğinde hala gözleri doluydu zaten kızının Keremi sormasını bekliyor gibiydi. Sormuştu da zaten. Zehra hanım doktorların çok uğraştığını ama onu kurtaramadiklarini söylediginde yıkılmışti Leyla. Agliyordu. Hiç durmadan hiç yorulmadan. Kırıklarının acısını bile unutmuştu.  O kırıklar neydi ki kalp kırıklarının yanında.

Leyla hafif kiriklarla atlatmisti kazayı. Ama keremle birlikte o da ölmek isterdi. Can yoldasini hayat arkadaşını kaybetmişti. Uzun bi süre kendine gelemedi. Bir anonce keremi görmek istiyordu. Doktorundan rica edip tek aşkının bi tanecik kocasının yanına gitti. Bembeyazdi surati keremin elleri de buz gibi. Dokundu onu son kez hissetmenin tadını çıkarıyor gibiydi adeta. Yanaklarından sıcak sıcak yaşlar dökülüyordu. Ama o farkında değildi. Bir süre daha sessiz kaldı izledi onu son kez. Simsiyah yumuşacık saçları, bembeyaz teni, suratına yakışan ufacık burnu ve dudakları. Açık olsa gorcekti o masmavi gözlerini ama değildi ışte kapalıydı ebediyete dek. Hıçkırıklarını tutamadı leyla. Hem hıçkırıklara boğuluyor hemde bir şeyler mırıldanıyordu. "Hani bırakıp gitmeyecektin beni, onca kurduğumuz hayalleri neden bu kadar kolay çöpe attın neden ? Çok güçlü bi insansın sen neden dayanmadin ? Çok uzdun beni Kerem kırdın beni. Ne yaparım ben sensiz bu koca dünyada tek başıma ne yaparım soylesene be soylesene. Zehra hanım bu haline daha fazla dayanamadı be kızını oradan uzaklaştırdı

Sakinleştirici vurulmuştu Leylaya güzel bi uyku çekmişti. Uyandığında doktor başında duruyordu. İrkildi ve kalktı. Doktorun suratında tuhaf bi tebessüm. Kızmıştı Leyla kocasını kaybetmişti. Peki bu adam neden sırıtıyordu. Doktor konuşmaya başladı :

     Tahlillerinizden gelen sonuçlar mükemmel denecek kadar iyi sağ kolunuzda kırık var sol bileginizde çatlamış. Suratinizda da hafif sıyrıklarla var ama bunu sorun bile etmeyin. Ve en önemlisi sağlığınıza bundan sonra çok dikkat edin.      Leyla doktorun son dediğini anlayamamisti neden böyle demişti. doktor Konuşmaya devam etti "Artık iki canlisiniz "

Ruhun ölümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin