Herkesin yaşamak istediği bir hayatı vardır aslında. Özendiği,imrendiği ... Aslında kimse istediği hayatı yaşamıyor. İstediğin kadar zengin ol, hayatının aşkını bul, onlarca ülke,şehir gez elinden gelen imkanlar ne olursa olsun daha fazlasını ister insan.
Doyumsuzdur.
Oysa bir gün gelir ve asıl o zaman kaybedersin her şeyini. Bir bakmışsın seni mutlu eden,kendini diğer insanlardan üstün hissettiren paran yok. Günler sonra bir bakıyorsun hayatının aşkı dediğin insan kaybolup gidiyor. Aylar sonra bakıyorsun gezdiğin onca yere gidecek gücün yok, eski sağlığın yerinde değil. Yıllar sonra ise bir bakıyorsun artık kendini bulamıyorsun. Yoksun ...
Sonun, hayatının aşkı dediğin insanın kalbinin derinlikleri değil beş metre kazılmış çukurda son buluyor. Tek hissettiğin şey ise üzerini örten o soğuk toprağın hissizliği...
3 yıl. Bugün hayatımın değişmesinin üstünden geçen zaman bu ve yavaş yavaş sona yaklaştığımın habercisi.
Karşımda duran doktorun yılardır bana söylediklerini tekrar edişini dinliyordum... İyileşeceksin, ağrıların son bulacak tekrardan hayatına döneceksin, her şey istediğin gibi olacak falan falan. Daha önce defalarca duyduğum saçmalıklardan ibaretti. Ama artık sıkılmıştım, karşılarında eski kayra yoktu. Hasta olduğu için korkan, saçları döküldüğü için günlerce ağlayan bu yüzden de çevresinde arkadaş bırakmayan ve kimse ile yakınlaşmayan o genç kız yoktu artık.
Gerçekleri istiyordum. Yüzleşmeyi ve peşimi bırakmayan bu hastalığı tekrardan yenmeyi...
"Rıza amca hala karşında 17 yaşında ki o kızı görüyorsan onu unut" bakışlarımı doktordan çekip karşımda oturan aileme döndüm. "Unutun."
Bakışlarımı Rıza amcaya çevirdim. "Bana gerçeği olmayanı vadetme artık. Büyüdüm liseye giden o korkak kız yok artık. Gerçekleri istiyorum, tahminlere yönelik konuşmayın. En saf hali ile cevaplayın sorularımı
Annemin sesli nefes alış verişini duydum o an. Rıza amca kafasını öne eğmiş tamam anlamında sallamıştı kafasını. Gözlerime bakamıyordu ve bence bir doktorun hastasına uyguladığı bir davranış değildi bu.
"Beni yıllardır tanıdığın iki insanın kızı olarak değil hastan olarak konuşsak daha iyi olabilir rıza amca." dediğimde yavaşça kafasını kaldırdı ve elinde ki raporları masasının üzerine bıraktı.
"Kayra kızım bildiğin gibi yaşadıkların kolay olmadı. Günlerdir başının dönmesi, mide bulantılarının tek bir açıklaması var. Üzgünüm kayra beyninde bulunan tümör tekrardan büyümeye başlamış."
Annemin hıçkırık sesi odanın içinde çınladı. Peki ya ben neden hissetmiyordum? Üzülmem gerekmez miydi?
"Rıza daha önce bu lanet şeyin gelişimini durdurdunuz. Şimdi de yapın ne gerekiyorsa her bir zorluğa razıyım yeter ki kurtar kızımı." Babamın kurduğu cümlelerin ardından kalbimde hissetmiştim acıyı.
"ilaçlar artık işe yaramıyor. Aslında bir seçenek daha var hatırlarsanız o zaman size söylediğimde karşı gelmiştiniz fakat kayra artık yirmi yaşında ve kendi kararlarını kendi vere bilir" rıza amcanın söylediklerin tek kelime anlamamıştım. Diğer seçenekte neyin nesiydi?
"Siz neyden bahse diyorsunuz ?" önce aileme sonra rıza amcaya baktım, ağızlarını bıçak açmıyordu. " Cevap versenize neyden bahsediyor rıza amca?"
"ilaç tedavisi ilk başlarda sonuç vermemişti hatırlıyor musun? Elimizde ki tek seçenek ilaçlar değildi bir seçenek daha vardı. Ameliyat." Yıllardır kendi sağlığımı ilgilendiren bu önemli bilgiyi benden saklamışlar mıydı? Sinirle aileme döndüm.
"Siz bunu nasıl yaparsınız? Benim yerime nasıl karar verirsiniz? üç yıldır nasıl benden bunu saklarsınız?" Ya ilaçlar işe yaramasaydı? Ya ben şu an karşınızda oturuyor olamasaydım hiç mi düşünmediniz bunu?"
Cevap vermiyorlardı. Üç senedir çektiğim ağrıların, yaşadığım acıları en yakından onlar biliyordu. Bu tümör denen lanetten kurtulma şansım olduğunu bilmelerine rağmen susmuşlardı.
Ben öfke ile aileme bakarken rıza amca söze girdi.
"Kızım onlara kızma. Ameliyat kesin çözüm fakat çok ağır sonuçlarda doğurabilirdi. Bağışıklığın kaldırmaya bilirdi. Masada kalman büyük olasılıktı."
Ne diyeceğimi bilmeden rıza amcayı dinledim.
"Peki şimdi, ölüyor muyum? " Beni yakıp küle çevirip parçalayan soruyu sormuştum. Hastalığı öğrendiğim ilk andan beri ölmeyi düşünmemiştim hiç. Sahi şimdi ölüyor muydum?
"Daha detaylı testler yapılmasi lazım fakat yalan söylemeyeceğim sana eğer ameliyat olmazsan yapabileceğim kesin sonuç alabileceğimiz bir tedavi yok."
"Ameliyat olursam da öleceğim rıza amca sonuç hep aynı yere çıkıyor." Diyerek gözlerimi boş beyaz duvara sabitledim.
"Evet, Tümör bulunduğu yer dolayısı ile çok riskli. Beyincik ve omurilik arasında her iki organa da çok yakın ameliyat esnasında oluşan herhangi bir komplikasyon sonucu felç kalabilirsin. Tümörden kurtulursun ama bu sefer bacaklarını kaybedersin. Sağlıklı çıkman ise tamamen mucize olur. Komplikasyon gerçekleşmez ise %10 şansın var."
Kendi hissettiklerin bir yana karşına geçen insanların sana öleceğini hissettirmesi daha gerçekmiş. Onların hissettiklerini hissedince gerçekler acı bir şekilde pat pat vurulmuştu yüzüme.
Ben Kayra yılmaz yirmi yıllık hayatımın son üç senesi acı ve feryatlar ile geçiren kız.
Beyni tarafından değil kafasının içerisinde bulunun tümör ile yönetilen kız.
Dünyada hayatı cehenneme dönen kız.
Yakında ölecek veya o ameliyatı olup mucizelere inanacak olan kız.
Hastalığı uğruna ya ayaklarını teslim edecek ya da ruhunu teslim edecek kız.
Ve hayatı iki seçenek arasında hapsolmuş kız.
Bu bendim.
Kayra yılmaz...
Kayra'nın güzelliği 🖤
Şu an ne desem diye düşünüyorum ama pek söylenecek kelime bulamıyorum.
İkinci kitabım ile karşınızdayım.
Eğer Tesadüf adlı diğer kitabımdan geliyorsanız umarım bu hikayemi de beğenerek okursunuz
Eğer bu kitap ile ilk defa karşılaştık ise hikayeme hoş geldiniz.
Sol aşağı da bulunan küçük yıldıza basıp bölüm için oy vermeyi unutmayın.
sizi seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
ChickLitKayra...Kafasının içinde yaşayan katili ile savaşan o kız. Hayatına kaldığı yerden devam ederken katilinin onu bir defa daha ölüme yaklaştırdığını öğrenen o kız. Savaşıp eski hayatına geri döneceği günü bekleyip hayallerini gerçekleştirmeye devam e...