four

179 24 4
                                    


rubyjane: içimde savaş veriyorum. içimde bir şeyler beni eziyor, beni yeniyor, beni öldürüyor. ne olduğunu bilmiyorum bile.

anlatıp, ağlayabileceğim bir sen yoksun artık yanımda. birilerine bir şey anlatmak istemedim asla. anlatsam ne diyeceklerdi? sen güçlüsün mü? yoksa bunlar herkesin başına geliyor mu? yoksa senin için ben buradayım mı?

gerçekten benim için oradalar mı?

sen de benim için oradaydın değil mi?

neredesin Jongin? göremiyorum, neredesin?

hiçbir şey beni bunların sonu olmayan birer yalan olmadığına inandıramaz. orada değiller. hiçbir zaman olmadılar.

elimi uzattığımda elim boşluğa düştü çünkü.

sen beni tutmadın.

gün sonunda yine geçiyorum yatağa. gözlerimi yumduğumda gömüldüğüm o karanlık biraz huzur veriyor ama onu bile fazla görüyorsun bana. acımasızca beliriyorsun karşımda.

onuncu seferde sarfettiğin acımasız cümlelerinle boğuyorsun beni.

artık ağlamıyorum bile, biliyor musun? ağlamak çözüm değil çünkü. hiçbir zaman olmadı. farkındalık oluşturmaktan, acizliğimi yüzüme vurmaktan başka hiçbir ile yaramadı çoğu zaman.

bu farkındalık beni delirtecek raddeye getiriyor. hiçbir şey yapamama farkındalığı. bir şeyler yapmak istiyorum. sorunu çözmek, içinde bulunduğum durumdan sıyrılmak, sorunlarımızı çözmek istiyorum ama gelmiyor elimden hiçbir şey. en çok da bu acıtıyor ya.

söylemiştim ya, akan gözyaşları beraberinde duyguları da alıp götürüyor diye. hissizleşiyorsun. ağlaya ağlaya ağlamamayı öğreniyorsun. öyle olmuyormuş.

ben gün geçtikçe kesilen nefeslerimi hissettim sadece. göz yaşlarımdan geriye tek anım onlar kaldı.

uyuyacağım sanırım, düşünürüm biraz. belki gelir, bir kez daha öldürürsün kabuslarımda beni.

jongkai:
Anna, bu eğer sensen beni kandırdığın yeter.
yalanlarına daha fazla ihtiyacım yok.
artık onun yerine geçmeye çalışmandan sıkıldım.
bu oyunun peşini bırak.
çünkü istediğin şeyi asla elde edemeyeceksin.

nine letters || jenkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin