Genç kız kalemini yavaşça bıraktı ve arkasına yaslandı. Saatlerdir çalışıyordu ve artık yorulmuştu. Yavaşça oturudgu yerden kalktı ve pencerenin önüne geçti. Sakin ve yavaşça bir hareketle perdeyi açtı ve gökyüzüne bakmaya çalıştı. Yüksek binalar yüzünden gökyüzü pek görülmese bile ona görebildiğin kadarı yeter olmuştu. Zaten hep yetinmek zorunda kalmamış mıydı? Onun için daha fazlası yoktu zaten hep elinde olanlar ile yetinmek zorunda kaldı daha fazlasını isteme ve arzulama hakkı yoktu genç kadının. Kollarını kavuşturdu ve başını pencere yasladı ve ayın büyüleyici halinin büyüsüne kapıldı.
Böyle zamanlarda kendine engel olmaz içini bir burukluk kaplar bir matem havası olurdu onda. Belki de buna neden olan şey ismimden dolayıdır belki de sadece duygularının karmaşasıdır. Evet, bu olabilir. Geç kızın bu zamanlarda duyguları öyle çok değişiyor ve kalbinde hissetmediği şeyleri hissetmeye başlıyordu ve bu hisler onun düzenini bozuyordu. Belki de ona yeni bir düzen oluşturmaya çalışıyordu.
Genç kadın ağrıyan başını iki yana salladı. Düşünmekten başı ağrımaya başlanmıştı. Tekrardan ayın o büyüleyici görüntüsüne kendini odakladı ama bu seferde geçmişinden kaçamadı.
Derin bir nefes aldı genç kadın. Sanırım artık kaçış yolları kalmamıştı artık yolun sonuydu genç kadın için ama olmayan bir yolun nasıl sonu olurdu ki ya da neden bir insan sonu olan bir yolda yürürdü kendi sonuna doğru?