Gece Yolculuğu
...
" Bak ver şunu bana" dedi genç adam sinirli bir şekilde.
Hakan elinde tuttuğu lacivert ciltli defteri biraz daha kendine çekti ve alaycı bir tavırla konuşmaya başladı.
"Sen iyice aşık oldun ya bu ne sen şiir mi yazıyorsun?" dedi ve büyük bir kahkaha patlattı Hakan.
Genç adam ve Hakan her ne kadar yakın arkadaş olsalar bile Hakan'ın bu tavrı hiç hoşuna gitmiyordu. Daha fazla dayanamadı ve sadece ikisinin olduğu sınıftan çekip gitti. Arkadaşını gitmesi üzerine biraz ileri gittiğini anlayan Hakan elindeki defteri en yakın sıraya koydu ve arkadaşının peşinden koşmaya başladı.
Genç adam ve arkadaşı sınıftan çıktıktan sonra yavaşça genç kız sınıfa girdi ve kendi sırasına oturdu. Bu yeni okulundaki ikinci günüydü ve alışmaya çalışıyordu daha doğrusu alışmak zorundaydı. Sırasına oturduğu zaman sırasına konulmuş lacivert ciltli defteri gördü. Yazmayı ve okumayı seven bir kızdı genç kız ayrıca meraklı birisiydi. Defteri aldı ve açtı. Çok sevdiği bir şairin sevdiği bir şiir not edilmişti ilk sayfaya. Yavaşça daha önceden defalarca okuduğu mısralarda gezdirdi gözlerini ve küçük bir tebessüm oluştu dudaklarında. Özenle not alınmış ve yazılan şiirlere baktı genç kız tebessümle. Aslında bunu yapması yanlıştı ama kendisine engel olamamıştı ve okumuştu bu tanımadığı insana ait olan defteri. Defterin sonuna yaklaşırken sınıfın kapısı sesli bir şekilde açıldı ve genç adam girdi.
Genç adam sınıfa girdiği an kendine ait olan defteri yeni gelen ve tanımadığı bu kızın elinde görünce içinde garip bir şekilde öfken oluştu. Ayrıca okurken güldüğünü gördüğü için onunla alay ettiğini düşündü ve kızın elinden defteri hızlı bir şekilde aldı. Genç kız neye uğradığını anlamadan genç adam bağırmaya başladı.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen? Herkesin eşyalarını izinsiz mi alırsın ?"
Genç kız ne olduğunu anlayamadan ve cevap dahi veremeden genç adam tekrardan öfkeden delirmiş bir şekilde bağırmaya ve kızın üzerine yürümeye başladı.
"Sen kim oluyorsun da benim defterimi okuma cüretini kendinde buluyorsun?" dedi kınar bir şekilde.
Üzerine doğru yürüyen genç adamı hafif bir şekilde itti genç kız ve bu sefer o kendinden emin ve ağır bir şekilde genç adamın üzerine yürümeye başladı.
"Defterin sıramın üzerinde duruyordu ve kimin olduğunu merak ettim. Bundan daha doğal bir şey olduğunu sanmıyorum ve ayrıca benim kim olduğuma gelecek olursak Asra Yalçınoğlu. Sınıfa daha iki gün önce yeni geldim ama anlaşılan siz sınıfa yeni gelen insanlara sıcak davranmıyorsunuz." Dedi sert bir şekilde.
Genç adam ağzını açtı ama Asra cevap vermesine izin vermeden tekrardan konuşmaya başladı.
"Ve ayrıca not aldığınız son şiir Nazım Hikmet'in değil Özdemir Asaf'ın şiiridir." Dedi ve yavaş ama kendinden emin adımlarla Genç adamın bir şey demesine izin vermeden sınıftan çıktı.
Genç adam Asra'nın ardından baka kalmışdı ve ne yapacağını bilemedi. İlk bir kaç dakika olduğu gibi kaldı hareket dahi etmedi. Sonra yavaşça elinde tuttuğu annesinin defterini açtı ve Asra'nın bahsettiği sayfayı buldu. Kızın haklı olduğunu anladı. Evet, şiir Nazım Hikmet'e ait değil Özdemir Asaf'a aitti.