01

656 62 8
                                    

Elimdeki broşüre baktığımda tiksinerek yüzümü buruşturdum. Bir barda direk dansçısı olacak kadar düşmemiştim. Hayır Song Heeri. Sen daha iyilerini yapabilirsin!

Tanrım saat başına on beş bin won diyor. Çılgınlık bu! Şu devirde saat başına on beş bin won kazanmak nerdeyse imkansızdı.

"Nasıl yardımcı olabilirim." 

Sesin geldiği yöne telaşla döndüm ve elimdeki broşürü buruşturup sıkmaya başladım.

"Ah," diye mırıldandım. "Vitrindeki eleman aranıyor yazısı için gelmiştim."

Burası ister inanın ister inanmayın bir erkek iç çamaşır mağazasıydı ve şu an benimle iletişim kurmaya çalışan personel de bir erkekti. Yüksek ihtimal şu an kafasında benim delirdiğimi ya da çok azgın bir sapık olduğumu düşünüyor.

Ama yanılıyor. Doğru cevap, mecburiyettendi...

"Ahahaha, şey." dedi karşımdaki personel şaşkınca. "Yalnızca erkek eleman alıyoruz."

"Neden?" diye sordum patavatsızca. "Hayır, kozmetik mağazasında erkekler çalışabiliyor, ya da bir kadının saçını erkek bir kuaför yapabiliyor. Neden bir kadın bir erkeğe iç çamaşırı satamasın?"

"Ah, haklısınız fakat. Yürütmeliğimiz böyle." diyerek bana adeta devolgit muamelesi yapmıştı.

"Birincisi, yürütmeliğinize ve zihniyetinize sıçayım , aşağılık herifler. İkincisi hepiniz o ilk defa kadın görmüşçesine olan bakışlarınızı indirin. Ben sapık falan değilim, iş armaya çalışan sıradan bir insanım! Cidden... Beyin yoksunları, kuduz köpekler." diye mırıldandım ve mağazadan çıktım.

Sanki çok meraklıyım erkeklere süpermenli boxer satmaya!

Sıradaki durağıma doğru ilerlemeye başladım. Bu seferki bir petshoptu, kedi tüylerine alerjim vardı ama sağ olsun ailem parayı kesince insan mecburiyetten her şeyi yapıyordu.

İçeriye girmemle, kuşların, köpeklerin , kedilerin hatta akvaryumda masum masum yüzen nemoların bile ilgi odağı olmuştum.

"Buyrun, nasıl yardımcı olabilirim?" diyen orta yaşlı kadına doğru yürüdüm ve saygıyla başımı eğdim.

"İnternetten araştırdım ve genç bir eleman arıyormuşsunuz." dedim.

"Ah evet. Şöyle geç , konuşalım." 

Gösterdiği koltuğa oturdum ve onun konuşmasını bekledim.

"Öncelikle adın , yaşın ve eğitim durumuna öğrenebilir miyim?"

"Tabii..." dedim gergince. Galiba bu sefer başaracaktım. "Song Heeri. Yirmi üç yaşındayım ve üniversite öğrencisiyim. Ama üniversiteyi dondurdum."

"Harika..." diye mırıldandı kadın.

Evet, başarıyordum!

"Şunu bilmeni isterim Heeri. Ben temizlik hastasıyım ve dükkandaki tüm bu hayvanların işemelerinden tut, temizlemesine kadar her şeyinden sen sorumlu olacaksın."

Gözlerimi dükkanda gezdirdiğimde bir sürü hayvan olduğunu gördüm. Yutkunarak, "Tüm hepsi mi?" dedim.

"Evet, tüm hepsi."

Kediler de dahil oluyordu... Hayır, gerekirse hapşıra hapşıra bir hal olursun ama bu işi yaparsın Heeri!

"Yani demem şu ki Heeri, umarım burada çalışmak isteme sebebin köpek, kedi veyahutta kuş satmak değildir."

Bakışlarımı kadına sabitledim ve, "Hayvanların satılmasına karşıyım. Sahiplendirmek daha doğru geliyor." dedim sinirle. Temizlik hastası bir insan neden petshop açardı ki?

"O zaman neden bir petshop'ta çalışmak istiyorsun?" demişti şaşkınca kadın.

"Ajumma! Çalışmak istemiyorum, mecburum piyasada iş yok, iş... Ayrıca ben size soruyor muyum, temizlik hastası bir insan neden petshop açar diye?"

"Ne haddine!" dedi kadın hiddetle yerinden kalkarken. Ona karşılık ben de aynı hiddetle yerimden kalktım..

"Sizin de ne haddinize benim burada neden çalışıp, çalışmamayışımı sorgulamak? Ayrıca kedilere alerjim olmasına rağmen bunu göz önüne aldım!"

"O zaman iş bulmamayı da göze alarak çık git dükkanımdan."

Başımla onu onayladım ve, "Gidiyorum. Siz de yeni eleman bulana kadar hayvancağızların kafesini temizlemeyin, pislik içinde yaşasın hayvanlar. Vicdansızsınız. Kimse bir kafesin içinde satılmayı beklememeli!" dedim.

Çantamı kavradığım gibi dükkandan çıktım.

Bu dik başlılıkla iş miş bulamayacaktım. Yine başaramamıştım...

my character ⇝ cha eunwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin