6. ***İtiraf***

60 7 0
                                    

Merhaba multimedyada Deniz :)

Umarım bölümü beğenirsiniz. Lütfen vote ve yorum yapmayi unutmayın :) İyi okumalar :)

   Gördüğüm manzara karşısında hala kendime gelemiyordum. Daha dün kucağında olduğum, bana beni daha yakından tanımak istediğini belirten adam şimdi odasında şirketin personel müdüresiyle öpüşüyordu. Zaten bu konularda, yani erkeklere güvenmeme konusunda hep haklı olmuşumdur. Bire-bir benim başıma gelmese de, yakınlarımın, arkadaşlarımın hep karşılaştığı bu olay bende güven sorunu oluşturmuştu. Bana göre hayatımdaki tek güvendiğim kişi, bizi aldatmayacağına inandığım tek kişi Babamdı. 

     Çok öfkelenmiştim. Sandalyemde bir ileri, bir geri sallanıyordum ve kendi-kendime düşünüyordum "Ayıptır ya! Ya ben değil de Mr. Niel girmiş olsaydı odaya, o zaman ne yapacaklardı acaba? Ya da dur bir dakika demek ki, bu olasılığı düşünmüşler ve ya başlarına gelmiş. Her kes alışmış ki, korkmadan ofiste öpüşüyorladı." Özür dilememe rağmen Raul beni farketmemişti. Galiba Aidan da. Saati kontrol ettiğimde otelle randevu saatinin yaklaştığını gördüm. Raule haber vermem lazımdı. Fakat o odaya bir daha dönmek istemiyordum. Bir daha o manzarayla karşılaşmayı kaldıramazdım. Ben kendimle çelişki yaşarken odamın kapısının kulpu aşağıya indi. Fakat kapıyı kilitlediğim için kapıyı açamadı her kimse. Sonunda kapıdakinin Raul olduğunu anladım. 

  Raul "Deniz, kapıyı neden kilitledin? İyimisin sen?" diye sordu. Bense cevap vermek istemiyordum. Kızgınlığımın sesime de yansımasından korkuyordum. Öfkelenmemin nedenini bilmemeliydi. Yoksa farklı yorumlaya bilirdi. Kendime bile itiraf etmekten korktuğum duyguyu anlarsa bu şirkette duramazdım. Çünki duygularımın karşılıksız olmasını gururuma yediremezdim. Böyle de gururlu kızdım işte. Platonik aşklar hiç benlik değildi. Hep orta okulda, lisede bana kendini beğenmiş derlerdi. Fakat ben böyle hisslerimin, duygularımın bir kauçuka dönüşmesini istemiyordum. En güzel duygularımı, anlarımı o özel kişiye saklıyordum. Ve yanıma emin olmadığım hiç kimseyi yaklaştırmıyordum. Fakat ilk defa birine güvenmek istemiştim. İyi ki kendimi kaptırmadan Raulu da tanımış oldum.

   Bu arada Raul hala benden cevap bekliyordu ve "Deniz, endişeleniyorum. Kapıyı açmazsan kapıyı kırmak zorunda kalıcam ve şirkete gelecek zararı sen karşılamak zorunda kalacaksın" dedi ve kapıyı sarsmaya başladı. Kapının sarsılmasından dolayı kendime geldim ve kapıyı açtım. Raul endişelenmiş gibi duruyordu. Ben de yüzümü ifadesiz tutmaya çalışarak öylece kapıda duruyordum. Dikkatle yüzümü inceledikten sonra odaya göz gezdirmeye başladı. Ve derin bir ohh çekip konuşmaya başladı. "Deniz, delimisin sen? Nasıl endişelendim bir bilsen? Neden ses vermiyorsun? Kapıyı neden kilitledin?". Her zamanki gibi Raulun endişeli sorularına maruz kalmıştım. Aslında yüzüne öfke kusmamak için kendimi zor tutuyordum. Ve sorduğu soruları duymazlıktan gelip "Raul, hadi çıkalımmı? Otele geç kalıcaz."deyip odadan çıkmaya çalıştım. Sanki bu sözlerimle Raulun ailesine küfür etmiştim. Öyle bir öfke bürüdü ki, o yeşil gözlerini, korkmama neden oldu. Hemen kolumu kavrayıp beni kendisiyle birlikte odama soktu ve kapıyı kilitledi. Kolumu öyle sıkıyordu ki, çok acıtmıştı. Kesin moraracaktı. Tenim çok hassas olduğu için hemen reaksiyon veriyordu. Kolumu çekmeye çalıştım, bu sefer de iki kolumu tutup beni sarsmaya başladı. "Deniz, benimle dalgamı geçiyorsun? Sorularıma cevap vermiyorsun. Hiç bir şey olmamış gibi otele geç kaldık diyorsun. Ne oldu? En son dün görüştük ve bence ben seni kırmadan bitti gece. Şimdi ne bu halin?" adeta öfke kusuyordu. Onu kıskandığımı dilime getiremezdim. Gururuma yediremezdim. Fakat hem suçlu, hem güçlü olması beni sinir etmişti. Ve sonunda onun ellerinden kolumu kurtarıp en az onunki kadar, hatta daha fazla öfkeyle cevap verdim "Raul, ne bu öfke, yoksa Aidanla öpüşmenizi Mr. Niel-demi gördü?" ve yüzüme alaylı gülümsememi takındım. Raul duyduklarıyla adeta şok oldu. "Nn- ne? Deniz, hiç bir şey anladığın gibi değil. Lütfen beni dinlemeden beni yargılama!" Hiç Raulu dinleyecek halim yoktu. Zaten artık umrumda da değildi. Neyi yanlış anlamış ola bilirim ki? Aidanın öpmesine Raul de cevap veriyordu. Umursamaz ses tonu ile "Bak gerçekten Raul önemli değil. Zaten senin hayatın, istediğini yapmakta özgürsün. Ben sadece bana öfkelendiğin için kızdım sana. Şimdi lütfen çıkalım otelle görüşmeye geç kalıyoruz." Ona cevap vermeye fırsat bırakmayarak odamdan çıktım ve çıkışa doğru yöneldim. Galiba tartışmamızı duymuşlardı. Fakat hiç kimse bir şey sormadı. Ben de şirkettekilere aldırmayarak ofisten çıktım. Kendimi tuvalete attım. Soğuk suyla elimi-yüzümü yıkayıp, makyajımı tazeledim. Yolboyu Raula nasıl sabredecektim bilmiyordum. Fakat her ne olursa olsun, sakinliğimi korumam lazımdı. Hızla asansöre binip plazadan çıktım. Raul arabasında beni bekliyordu. Arabanın arka koltuğuna bindim. Hiç bir şey söylemeden arabayı çalıştırdı. Yolboyu hiç konuşmadık. Ara-sıra dikiz aynasından baktığını fark ediyordum. Fakat hiç oralı olmadım. Telefonumu çıkartıp Leylaya mesaj attım:

İstanbul'la Evliyim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin